İLAÇ GİBİ



Yine kafama üşüşen hayaller, silik düşünceler, öz güven eksikliği haller beni sarmalamışken şu karantina tedbiri ilaç gibi geldi!

Öyle ki, artık deneme sınavlarının ortasında dahi yukarıdaki psikoloji ile savaş vermek zorunda kalıyordum. Hangimizin yaşamadığı şeyler ki bunlar? En son denemedeki halet-i ruhiyemi anlatacağım size...

Neredeyse iyi ki geldin Corona diyesim var! Ama uzak olsun heri. Tek tesellim her şerden bir hayır doğar inancımızın beni çepeçevre sarmasıdır.

-Neydi?

-Hah! x kare eşittir 4 isee y eşittir kaç eder?

-8. Soru neydi?

-Evet parabolün kestiği nokta. Nereye gitti bu?

Hayaller peşimi bırakmaz bir türlü!

-Hava da ne kadar güzel bugün!..

-Hayır, hayır odaklan! Odaklannn...
-Kaç dakika var?

-20 dakika! Peki parabolün kestiği nokta nerede?
-İşşte burada.

Bir dakika burada olan ne?

Ben söyleyeyim, ben hariç her şey...

Giderek paslanan, makineleşmeye başlayan beynim, beyinlerimiz...

-19. Soru iseee doğru denkleminden...

-İyi de  bunlar ne işime yarayacak?

Niye mantıklı bir cevap bulamıyorum?

Sadece köprüyü geçene kadar eşeğe dayı demem gerektiği sözünün meçhûlü, atalarıma rahmet okumak düşüyor benim payıma...

Neee, 2 dakika mı kaldı?

Bursa olmalı cevap...

Her neyse işaretleyelim en azından!

"Süreniz doldu, kitapçıklarınız sizde kalabilir, optikler buraya!"

Ben optiğimi de çantama koyup yavaştan süblimleşmek istiyorum salondan!

Ve o sur sesi!
"Hayır optik çantaya değil buraya!..."

-Yine istediğim gibi geçmedi yaaa sınavım! Her sınav sonrası aklıma düşen o cız sesini dinliyorum yine.

-Bu gidişle mezuna kalıcam her halde!..

Offf beynim kesecek misin artık!..

Neee, karşıma çıkan Edebiyat öğretmeni mi? Sırası mıydı şimdi, gözükmeden geçebilir miyim yanından?

Şimdi evdekiler de soracak! Onlara ne diyeceğim acaba? Ben kendime ne dediğimi biliyorum da kimseye neden söyleyemiyorum?

Neden çalışayım ki? Zaten seneye bıraktım ya...

İşte kurtuldum, bak!
1.level is completed.

Karnım da acıktı, en iyisi gidip bir şeyler yemek olacak... Daha fazla yemek daha fazla, daha fazla doyana kadar...

Ne doyması? Belli ki bu açlık yine fiziksel değil zihinsel... Ah kafamın içinden gelen guruldamalar, ne olur midemden gelseydiniz! En iyisi okuldan dışarı atmak kendimi!
Evet böylesi daha iyi. Ah ne de yorulmuşum öyle...

Beynimin ağırlığını taşıyamaz olmuş artık omuzlarım! Ya da sırt çantamı mı demeliyim, her neyse?.. Ne diyorum bennn?


Nasıl tanıdık geldi değil mi?

Neden çalıştığını bilmeyen, belki bir hayali bile olmayan veya hayalinin peşinden gitmeye cesareti olmayan sürekli sistemden, gündemden, siyasetten yakınan; lakin bu konuşmalardan hiçbir şey anlamayan sırf biz büyüdük, bakın artık biz de bir şeyleri biliyoruz diyerek ego tatmininde bulunan biz öğrenciler...


Öğrenciler işte, o ilginç varlıklar...

Hem sistemden yakınıyor, hem sistemi değiştirebilecek gücü varken bunu kullanmamayı tercih ediyor...

Evet haydi hiç bir şey geç değildir! Hayal âleminden çıkıp yeniden bu dünyaya avdet edelim. Bu zorunlu ara tatili fırsat bilelim. Fırsatı ganimete dönüştürelim ne olur!

Biraz önce kelimelerimle çizdiğim tablo, bunun haklı delili!
Ne büyük tezat, ne soluk manzara...

Sanırım bir şeyleri unutmuş olmaktan geliyor bu hal...

Neyi unutmuşuz biz, diye soracak mecali kalmamış kadar unuttuk hem de...

Neyi unuttuğumuzu ben söyleyeyim:

-Alışveriş listesini ya da sosyal medya hesaplarımızın şifresini değil; yazılımını yapacağımız geleceğin kodlarını, alış-verişin kanla yapıldığı tarihimizi unuttuk biz!..

-Çanakkale'de tek koluyla savaşan Mehmet Çavuş'u unuttuk biz!..
-Yeterli vakit yok denemeye değmez dedik, cephede 276 kilo mermiyi sırtlayan Seyit Onbaşı'yı unuttuk biz!..
-Genciz ya biz, eğlenelim dedik daha 15 inde cepheye giden mehmetçiğimizi unuttuk biz!
-Fazla kafa yormayalım sonra tırlatırız mazallah dedik, dedirttirildik;
8 yaşında cephede savaş psikolojisi içerisinde büyüyüp istiklal madalyaları kazanan Nezahat Onbaşı'yı unuttuk biz!..
-Çok zorlu yol dedik, zaferden önceki gece mayın gemisiyle denize açılan Hafız Nazmi Bey ve Yüzbaşı Hakkı Bey'i unuttuk biz!..
-Ve gemileri karadan yürüten Fatih'i unuttuk biz!..

-Yakındık durduk. Durmaya da alıştık ki biz, hâlâ yakınıyoruz!..

-Mutlu değiliz. Bir şeyler mutlak düzelmeli ama bundan bize ne diyoruz biz!..

-Her sabah resminin önünde ayağa kalktığımız, yüzyüze geldiğimiz Atamızın sözlerini utanmadan unuttuk biz!..

-Alıştırıldık!
Keyfimiz bozulmasın diye haber kanallarını dahi izlemeyen bir nesle dönüştük biz!..

-Bu yüzdendir Doğu Türkistan'da kanı akan, anasına bacısına tecavüz edilen, babasız annesiz çocukları görmedik, görmek istemedik biz!.. 

-Onların akıttığı kan kadar hunharca kahkahalarımız oldu bizim! Belki de bundandır;

"Anne lütfen ölme!" diyen o kız çocuğunu duyduk ama elimizden ne gelir ki dedik. Sonrasında aynı cinayete benzer bir başkasının işlendiğini gördük ama sustuk!
Tüm bunlara alıştık, alıştırıldık biz!..

2 tweet attık sustuk.

Bu iğrenç gündemin öğretim eksikliğinden değil, eğitimsizlikten kaynaklandığını fark edemedik biz!..

-Eğitimsiz kalan, zamanın 2020sinde hala savaş oyuncaklarıyla oyalanılan çocukların geleceğin Hitler'i olma potansiyeli taşıyabileceğini işittik, gözlemledik, lakin fark edemedik biz!..

-Savaşların artık topla tüfekle değil; düşüncelerle, sınıflar arası mücadeleyle ve medyayla yapıldığını fark edemedik biz!..

-O sırada Reynmen'in şarkılarıyla ya da Netflix tv dizileriyle ilgileniyorduk, çünkü biz!..

-Adam kayırma işliyor dedik. Okusak da fark etmez, bu düzen değişmez, bu devran dönmez artık dedik biz!..
-Bu ülkenin sefalet içindeyken tekrar nasıl dirildiğini göremedik. Çünkü 1-2 tarih kitabı dahi okumaya tenezzül etmedik biz!..


-Anca işte böyle laf kalabalığı yapmayı bildik, suçu başkalarında aramayı sevdik!..

-Oysa silahı kendi kafamıza, her şeyden önemlisi bu vatanın kafasına dayadığımızı fark etmedik biz!..

Lakin işte gözlerinin önünde şimdi o silah fark et. Fark et ki, patlamasın, tetiği düşmesin...

Uyan, uyan ki Dünyada daha fazla kan dökülmesin. Daha fazla çocuk, eş ölmesin...

Yoksa hesabını veremeyeceğiz bu vebalin!

Puslu pencerelerini temizle artık ne dersin! Rotanı belirle ve daima ilerle. Düzen böyle gitmemeli birileri değiştirmeli demek yerine Atamızın "Eğer ülkeni kurtaracak bir lider bekliyorsan size hiçbir şey öğretememişim demektir" sözünü mıh yapıp düşüncelerine sabitle!



Meryem Özseven

Yorumlar

  1. Yine muhteşem bir davetti bizim için Meryem cim. Önce içeriyi boşalıyor, sonra bütün berraklığı ile bilinç aşılıyorsun... Tebrik ederim evladım.

    YanıtlaSil
  2. Okurken duygulanmamak elde değil. Elinize yüreğinize bilincinize sağlık ne diyeyim. Sizler gibi gençlerin çoğalması dileğiyle..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar