BİLGİSAĞAR

Merhaba değerli Moneradan Yolculuk bloğu takipçileri,

Sizlere gerek eğitim hayatım boyunca gerekse kişisel olarak kendime örnek aldığım, samimiyetle amca diyebildiğim Hayati Hocam’ın talebi üzerine bu yazıyı hazırlıyorum.

Maksimum fayda sağlamak ve zamanınızdan çalmamak için yazının akışını şöyle planladım: Giriş, Üniversite Eğitimine farklı bir bakış, Girişimcilik ve Tavsiyeler.

Ben Ahmet Tabanlıoğlu. Zile Dinçerler Lisesi’nden (Şimdiki ismi Zile Dinçerler Anadolu Lisesi) 2010 yılında mezun oldum. Aynı yıl Şanlıurfa Harran Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne yerleştim. 2015 yılında, 1 dönem gecikmeli olarak lisans eğitimimi tamamladım. Aynı yıl yüksek lisans eğitimime başladım. Elektrik-Elektronik Mühendisliği Anabilim Dalı’nda tezli yüksek lisans eğitimimi de tamamladım. 

Özelleştiğim konularda(blok zinciri ve kripto paralar) akademik çalışmalarım devam etmektedir. Şuan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımı olan GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) Bölge Kalkınma İdaresi’nde Yazılım Geliştirici olarak çalışıyorum. Aynı zamanda Şanlıurfa Teknokent’te “Vidora” isminde bir start-up şirketim var. Bu iki işi aynı anda yapmak tabi ki zor ama kolay işi herkes yapar değil mi?

Bu mesleği-işi seçeceklere öncelikli tavsiyem 24 saatinizin en az 6 saatini bilgisayar başında bir sorunu çözmeye harcayamayacaksanız teknik mühendisliği seçmemeniz. Çünkü yazılım geliştirme, maksimum odak gerektiren stresli ve zor bir meslek. Buna bağlı olarak kazançları da çok iyi tabi ki. Ama seçmişseniz bile yine sektörün içinde yazılım geliştirme yerine, satış-pazarlama departmanlarında daha fazla fayda sağlayabilirsiniz.

Kendi yaptıklarıma dönecek olursak üniversite döneminde eğitimin yanı sıra kişisel gelişimime önem gösterdim. 2. Sınıfta 1 ay süreyle yurt dışında dil eğitimi aldım. Dil konusunu  ne kadar erken hallederseniz o kadar iyi olacaktır. Çünkü tahmin edeceğiniz üzere dil bilmek, olmazsa olmazlarımızdandır, en azından mesleki İngilizce!.. 

Mühendislik Fakültelerinin tamamında staj olduğu için staj yapacağınız yerleri nokta atışı seçmeniz gerekecek. Sektörün 5 yıl sonraki geleceğini analiz edip “bu alanda ilerlemem gerekecek” deyip ona yönelmeniz en doğrusu.

Bir de projecilik var tabi ki. Bu aslında sadece bizim alanın değil tüm mühendislerin ortak bir disiplini. Projeciliği, bir sorunu belirli metodolojiler kullanarak çözme kabiliyetidir diye tanımlayabiliriz aslında. Bu özelliği de lisans döneminde kazanmanız çok faydalı olacaktır. Bunun için TÜBİTAK’ın destek programları var. Günlük hayatta tespit ettiğiniz bir sorunu çözüme kavuşturmanız şartı ile size maddi destek sağlayıp projelerinize fon bulabilirsiniz. Bu süreçte de kendi kendinize bir proje yürütme deneyimi kazanıyorsunuz. Üniversite eğitimine farklı bir bakış açısı sunmaktan söz ederken bu öngörüleri kast ediyordum. Yoksa Üniversiteyi, Yüksek Lise(!) gibi okumuş olursunuz! Bu da size artı bir değer katmaz. 

İşi biraz daha büyütelim. Gerçekten insanların günlük hayatta karşılaştıkları sorunu bir ürün ya da süreçle çözdüğünüzü düşünelim. Bu ürünü ya da süreci bir de insanlar kullandığında işte tam da orada Girişimci oluyorsunuz. Kısa bir hikayem var bu hususla ilgili, onu sizlerle paylaşmak isterim. 

Bir girişim fikriydi benimkisi. İnşaat firmalarının evlerini daha erken satmalarını sağlayacak bir çözümdü bu. Mimari dekorasyonları çıkarılan evleri Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) teknoloji kullanarak müşterilerine satın alacakları ev daha temel bile kazılmamışken görme imkanı sunuyordum. Okuyunca çok iyi bir fikir gibi gelebilir ama sonu öyle olmadı maalesef!.. 

• Bu fikri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı da çok beğendi ve 79.500 TL ile projeyi destekledi. “Vidora” isimli şirketi kurup hızlıca Ar-Ge sürecine başladım. Çok heyecanlıydım ve yeni mezun idealizmi ile gecemi gündüzüme katarak çalışıyordum. Her şey çok iyiydi ve yolunda gidiyordu. Şirkette ben hariç, 3 tane daha mühendis çalışıyordu. Ürünü yaptık. Fotoğrafını aşağıya bırakıyorum. Fakat sorunun ürünü yapmakta değil, pazarlamakta ve satmakta olduğunu anlamıştım. Büyük bir heves, hayal ve heyecan dolu çalışmalarımızın ardından yaşadığımız travmatik durumu kelimelere dökme imkanı bulamayacağım şekilde çöküş yaşadık! Çünkü biz ürünü satamadık. Ali Ağaoğlu dahil büyük küçük bir sürü müteahhit ile görüştük. Ama maalesef sonuç olumsuz. Şirket sadece 2 yıl ayakta kalabildi. 

Bu ilk göz ağrımız ve gözbebeğimiz olarak nitelendirdiğimiz ürünün tam olarak ne olduğunu almanız için şirketin Youtube Kanalındaki videolardan birini buradan izleyebilirsiniz. 

Şimdilerde bu teknoloji tanıdık gelebilir size… Ama biz bunları 5 sene önce yapmıştık. Yaşadığımız bu olumsuzluklar karşısında tabi ki pes etmedik, vaz geçmedik. Sadece zamanını bekliyoruz.

Bu süreç bana mühendislik kadar, satış ve pazarlama konusunda da iyi olmamız gerektiğini çok acı bir tecrübe ile öğretmiş oldu. Girişim tutsaydı ne olurdu siz tahmin edin?..

Benim bölümü seçecek arkadaşlara tavsiyelerimi sıralamam gerekirse;

• Ne yaparsan yap tutkuyla yap! Mesleği sevmediğiniz sürece kayığın küreklerine boşuna asılıyor olacaksınız.
• Maaş, para vs amaç değil araç olmalı. Paradan daha değerli şeyler var hayatta. Bu kısım klişe ama gerçekler bunlar.
• Asla vaz geçme. Bunun için de Alibaba’nın kurucusu “Jack Ma”nın hayat hikayesini duymuşsunuzdur. Buradan okuyabilirsiniz.

Benim tavsiyelerim bu kadar. Umarım faydalı olmuştur. 

Tüm soru ve sorunlarınız için mail adresim aşağıdadır. Samimiyetle ulaşabilirsiniz.

Ahmet Tabanlıoğlu

Ahmet.tabanlioglu@hotmail.com