UMUTLUYUM / ATATÜRK-5

ATATÜRK-5

10 Kasım Atatürk’ü Anma ve Anlama günü münasebetiyle seri sunumlar yapmaya başlamıştım. Ve ilk sunumumda her zaman umutlu olduğuma vurgu yapmıştım! Nasıl umutlu olmayayım? 
Her geçen gün genç neslin Atasına daha büyük bir şevk ve iştiyakla sahip çıktığına, onun ilke ve inkılaplarına bağlı kaldığına şahit oluyorum. Asım’ın nesli, Altın nesil, Devrimci nesil, Ulusalcı nesil, Milliyetçi nesil, Dindar nesil vs diyerek körlerin fili tarifi gibi olaya tek cepheden bakarak neslimizi adlandırmaya kalktık. Kendine has ideolojilerin kurbanı nesiller yetiştirme projeleri ve gayretlerinin sıkıntılarını görerek bu günlere geldik. Ama ne zaman başımız sıkışsa, bütün sıkıntılarımızı yine Atamızın Gençliğe hitabında olduğu gibi özümüze dönerek, kendi öz benliğimizle aştık. Onun ideal ve ilkeleri doğrultusunda formatlanarak yeniden şahlanışa geçmek de inanmış genç kadrolarla hiç zor değil evelallah…
Tarihsel süreç içerisinde bir perspektif sunarken zaman zaman İngilizlerden ve Batı hegomanyasından yani moda deyimle dış güçlerden bahsediyorum. Bunun iki temel nedeni var. Birincisi dış güçler tarafından satın alınamamış tek kurucu lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. İkincisi dış güçler tarafından kuşatılamamış tek hareket de, Kuvayı Milliye hareketidir. Atatürk’ün ölümünden hemen sonra hem kendi partisi, hem de devleti yöneten sol ya da sağ iktidarlar bir şekilde dış güçlerin baskısı ve etkisi altına girmişlerdir. (O konudaki analizlerimi ise biraz daha detaylı bir şekilde her hangi bir milli günde açıklamak nasip olur inşallah…) 
Kuşkusuz her kıtada ve pek çok devlette Atatürk gibi dünyaya yön veren insanlar gelmiştir. Ama şunu unutmamak gerekir ki, çağdaşlarına ve ondan sonra gelenlerin pek çoğuna ilham veren, güç veren, ruh aşılayan lider de Atatürk’tür. Bu gerçekleri gören bir nesil yetiştirme gayretinde olduğum için mutluyum, o yönde dönütler aldığıma tanık olduğum için de umutluyum…
Benim için zerre önemi yok ama Atamızın Müslümanlığını sorgulayarak prim yapmaya kalkışanlara kapak olsun diye şu hususlara da değinmek istiyorum. 
(Benim için “Atamızın Müslüman olup-olmamasının” zerre önemi yok, dememe şu gerekçem yeterli izah olacaktır zannımca: ABD George Washington Üniversitesi’nde Müslüman bir Profesör, akademisyen ekibine her yıl Kur’ani ölçüleri baz alarak ülkeler üzerinde bir araştırma yaptırıyor. Sonucu da yayınlıyor. Ekonomik, siyasal, sosyal, insan hakları ve uluslararası ilişkiler konu başlıklarını değerlendiriyorlar. Kur’andan çıkardıkları evrensel ilkeler ölçüsünde sorular ve onlara aldıkları cevaplar, veriler, uluslararası puanlamalarla ülkeleri, halkını ve yönetimlerini ölçüyorlar. 2013 yılından beri yapılan araştırmalara ilk 10 içinde bir tane Müslüman ülke giremiyor! En yakından giren Müslüman ülke 40’lı sıralarda Endonezya. İlk 100 içinde Malezya olmak koşulu ile sıralanıyorlar. Suudi Arabistan, İran, Mısır, Türkiye henüz ilk 100 içine girebilmiş değil! En Müslüman ülkeler sıralamasında ilk 10’u, dönüşümlü olarak kimler alıyor dersiniz? Yeni Zellanda, İzlanda, İskandinav ülkeleri (Danimarka, Finlandiya, İsveç, Norveç), Hollanda, Kanada, İsviçre, Avustralya!!! Bugün dahi Müslüman Coğrafyadan oralara kaçmak için fırsat kollanan bu ülkelerin hiç birisinin yöneticisi Müslüman değil. Hatta bir kısmınınki ateist! Daha ben ne diyeyim?)
Hani Atamız Müslüman mıydı? Diye soruyor ve onun güya Müslüman olmadığını savunuyorlar ya!
Ben de diyorum ki: Evet Müslümandı. Niye mi? 
-Adalet, Meşveret ve Liyakat esaslarına dayanan,  Kur’anın emrettiği ölçüde bir devlet yönetim anlayışı getirdiği için!
-Münafık, kulluğa baş eğen ve gücün karşısında dilsiz şeytan olmayı reddeden, fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirmeyi hedeflediği için!
-Her türlü imkanı kendi saltanat ve himayesi doğrultusunda kullanma gücü ve selahiyeti olmasına rağmen katılımcılığı ve paylaşımcılığı seçtiği için!
-Dini kendisine maske olarak kullanıp din üzerinden söylem ve eylem gerçekleştirmediği için!
-Onun Müslümanlığını sorgulayan din tüccarları gibi din üzerinden geçinmediği, din üzerinden servet sahibi olmadığı için!
-Dinin çok yüce ve aziz bir kurum olduğunu bildiği, onun siyasallaşmasının dine zarar verdiği tarihi gerçeğini defaatle gördüğünden asla dini siyasallaştırmadığı ve din üzerinden oy devşirmediği için!
-Kur’anı herkes anlamaz, onu birileri anlar, diğerleri de onların anladığı ölçüde peşine düşer gider anlayışını yıkarak, inandığımız kitabı anlamamız yönünde gayret sarf ettiği için!
-Muska, kefen, cevşen, nalın, hırka, dua ve salavat metinleri ile Peygamberi de ticaretlerine alet edenlerin arka planını bizlere göstererek ferasetli olmamıza katkı sunduğu için!
-Oku, kalem ile yaz, inan, inandıklarını içselleştir, kalk ve uyar ilahi ilkelerini yaparak yaşayarak tatbik ettiği için!
-Akledin, akletmez misiniz, hiç mi akletmiyorsunuz, akıl sahipleri için bu kitap bir hatırlatma, öğüt ve ayetler bütünü gibi ilahi ilkeleri eyleme dönüştürdüğü ve yapmadığı şeyleri söylemeyerek Allah’ın gazabını celb etmediği için!
-Günahıyla sevabıyla halkının gözü önünde bir yaşam sürdüğü, ne askerlik dönemlerinde, ne de ülke yönetiminde görev aldığı zaman zarfında gizli saklı iş tutmadığı için!
-Kendi maaşından sahiplenerek hısım akrabasını gözettiği, yandaş türetmediği,  kadrolaşma illetine düşmediği, -bizden olsun çamurdan olsun- torpil ve kayırmacı anlayışına dayanan hastalıklı bir yönetim anlayışına asla başvurmadığı için!
-Hurafe, uydurma menkıbe, hikaye ve masallara dayanan geleneksel inanışlarla mücadele ederek, dini otorite doğuran merdiven altı atalar dini yapılaşmalarını, tarikat ve cemaat yapılaşmalarını yasakladığı, tekke ve zaviyeleri kapatarak vahyin nurunun insanları aydınlatmasına olanak sağladığı için!
-Ağalık düzeni ile sömürü devrine prim vermediği, toprak reformu adımları ile tarım ve köylü sınıfına hak ettiği değeri verdiği gibi bilim ve sanayi hamleleri ile çağı yakalama ilahi ödevlerini bihakkın yerine getirdiği için!
-Soyadı kanunu çıkararak birkaç nesil öte atalarımızı bilelim ve bulalım diye kayıt tutma emri ilahisini hayat geçirdiği için!
-İnsan hakları, kadın hakları, çocuk hakları bağlamında evrensel hukuk beyannamelerine ışık tutacak adımları ülkemizde attığı ve halkına reva gördüğü için!
-Heykel ve put ayrımını sanat ve din yobazlığı ince çizgisi içerisinde yapma basiretini gösterdiği insanın içinde sımsıkı sarıldığı putlarının olduğu gerçeğini gösterdiği ve onların daha tehlikeli olduğunu kavrattırdığı için!
-Her an ülkemizde de hortlayacak olan pratiğe dökmek için fırsat bulamayan ama teorisyenlerinin maalesef cirit attığı Taliban, El kaide, Boko haram, Işid, Daeş gibi radikal dinci örgütlerin ülkemizde taban bulmasının önünü kestiği için!
-Çocuk yaşta evliliklerin Arap kültüründen bize devşirildiği gerçeğini anlayıp; buluğ çağı ile evlilik ve reşit yaş çağı Kur’ani ilkesini yasalarla hayata geçirdiği için!
-Yine Arap kültürü etkisiyle hiç değer verilmeyen, insan yerine bile konulmayan kadına, Kur’ani ölçülerin emrettiği doğrultuda her türlü eşit yurttaşlık hakkını verdiği için!  
Daha ne diyeyim?
Keşke elimde imkanım olsa da, George Washington Üniversitesi’ndeki Profesör ve ekibine “Bir de Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki Türkiye’yi araştırıverin Sevgili Hocam!” teklifinde bulunabilseydim! 
Kur’anı anlayarak okudukça Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, yaptıklarına, Cumhuriyete, Cumhuriyetin kazanımlarına daha bi sevgim artıyor. Haydi gençler, sevgili yavrucuklarım! Sizler de “Okuyarak öğrenin, öğrendiğiniz bilgileri kendi akıl ve mantık süzgecinizden geçirerek analiz yeteneği kazanın olmaz mı?”

Hayati YAMAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar