KAMBİYO



Aslında bu başlık yerine "Özgüvenli ve Ezik" diyebilirdim!

"İbadet ve Siyaset" diyebilirdim!

"Ayasofya ve Oyasofya" diyebilirdim!

"Ayasofya ve Kabe" de diyebilirdim!

Peki neden "Kambiyo"yu seçtim? Bankacı kızım Mine, "Hocam ihtiyacımız var, Ayasofya'nın ibadete açılması ile ilgili görüşlerinizi yazın da bilgilenelim. Çoğu insan aslında orada ibadet edildiğini dahi bilmiyor olabilir!" şeklinde yorum yapmıştı. Ben de ona istinaden bu başlığı seçtim. Kambiyo, bankacılıkta döviz işlemlerinin yerli veya diğer para birimlerine dönüştürüldüğü finansal bir birim.
(Yanlışım ve eksiğim varsa düzeltir benim Minem!)

Anlayacağınız bizde olaylar, o denli karıştırılıyor ki keşke kambiyolar sadece döviz/para birimi dönüşümlerini gerçekleştirseydi, diyesi geliyor insanın! Din siyasete alet edilince din tüccarları elini oluşturuyor her şeyden şahsi çıkar, siyasîler elini oluşturuyor her şeyden tahsil edeceği oy peşine düşüyor. Gariban halk da bulanık suda avlanan balık olup çıkarıveriliyor kenara...


İşte şu günlerde yaşadığımız Ayasofya'nın ibadete açılması gündemi de bunlardan biri! Oysa Ayasofya müze haldeyken de Hünkar Kasrı bölümünde ibadet ediliyor ve ezanlar okunuyordu.

Ayasofya üzerindeki hem Fatih'in kararı, hem Atatürk'ün kararı, hem de Erdoğan'ın kararı siyasi bir karardı(r).

Şöyle ki, İstanbul'u Konstantiniyye olarak fetheden Fatih Sultan Mehmet çağın en ileri görüşlü komutanlarından biriydi. Fetihler döneminde gücün sembolü olarak Ortodoks Hıristiyanlığının dinî ve siyasî yönetim merkezi olduğu için Ayasofya'yı dönemin muadil statüsü gereği bizzat kendi üzerine kaydederek (Zaten Osmanlı'da bütünüyle devlet mülkü de Padişahındı! Ama buranın özel bir ehemmiyeti vardı!) hükümranlık merkezi seçmişti(1453). O zamana kadar yaklaşık bin yıl kilise olarak görev yapmış mabet, o tarihten itibaren yaklaşık beşyüz yıl da cami olarak görev yapacaktı.

Yıllar sonra Atatürk, Konstantiniyye veya Konstantinopolis adıyla anılan şehri 1930 yılında İstanbul'a çeviriyordu. Tüm Dünyaya "Mektup adresleriniz bundan sonra İSTANBUL olarak değil de, Konstantiniyye olarak gelirse biliniz ki iade edilecektir. Sadece İstanbul olarak yazılanlar kabul görecektir." diyerek "Şehr-i İstanbul"u tüm dünyaya barış ve kardeşlik kenti olarak takdim ediyordu. Yeni kurulan Cumhuriyetin felsefesi "Yurtta sulh, Dünyada sulh!" olarak deklere edildiği için Ayasofya'yı insanlığın ortak mirası kabul edecek kadar özgüvenli olduğu için bütün dünyaya orayı Müze olarak takdim ediyordu (1934). O tarihten itibaren ise 86 yıldır her dinden her inanıştan, insana müze olarak hizmet vermekteydi!  Olay bu kadar basit ve dünyayı okumayla ilgili bir vizyon meselesi idi. Hayatının büyük bir bölümü savaşlarla geçmesine rağmen, asla saldırı savaşı yapmamıştı. Hep savunma savaşı yaparak, ki barış ve esenlik dini olan İslâmın ve Kur'an'ın emri de bu yönde idi, artık kan gözyaşı ve savaşlar devrini kapatıp, barış devrini açıyordu!..

Tarihte fetihler olmuş ama ne Allah benim adımı savaşla ve zorla yayın diyor, ne de Peygamberimiz zorla savaş yapıyordu! O da hep savunma savaşı yapmıştı. Hatta Fetih Suresi Hudeybiye Barış Antlaşmasından sonra inmişti. Hz. Peygamberimiz o anlaşmada metne karşılıklı imza koyarken, müşriklerin itirazı üzerine "Muhammed-ür Resülullah" ibaresinin dahi yazılmaması şartını kabul ediyordu! Yine Allah Resulü'ndeki özgüvene bakar mısınız? Peki sonunda ne oluyordu? Yürekler fethedildiği için kılıçlar çekilmiyor, bir kişinin dahi burnu kanamadan Mekke fethediliyordu! Demek ki, fetih yüreklerde gerçekleşmeliydi! Öyle olduğu için kılıçla değil, tüccarların düzgün ahlakı ile ulaşmış olan İslam, bugün Dünya'da müslüman nüfusun en yoğun olduğu Endonezya ve Malezya'da kalıcı olmuştu. Ama kılıç zoruyla müslüman yapılan topraklarda İslam kalıcı olmamış, gerisin geriye dönmüştü.


Şimdi soru soralım yine hangisi İslam'a ve Kur'an'a uygun? Hangisi gönül fethine dayanıyor? Bugün alınan kararla yeryüzünde kaç kişinin gönlünü fethettik? Hiç kıvırmaya gerek yok. Kılıç hakkı, kiliseyi camiye çevirme, insanları zorla müslüman yapmak, tarihimizde yapılmış olsa dahi, İslam'dan referans almaz. Emevi İslamının bir tezahürüdür. Ne çekiyorsak hep o zihniyetten çekiyoruz!

Peki biz bugün ibadete açıldı, vaveylaları arasında; TC kayıtlarıyla kendi öz malımız olarak tapulu bir yeri kimden fethettik Allah aşkına? Bu bizim ezikliğimizi tescillemiyor mu? Oysa biz "Dünya beşten büyüktür." diye BM ye posta koyarak mazlumlara umut olan Sayın Cumhurbaşkanımızdan, "Ayasofya'yı insanlığa hediye etmiş olmamızın haklı gururunu yaşatmasını ve BM de model olarak gösterip İsrail Filistin arasında yıllardır akan kanın durdurulması ve barışa katkı sağlanması" teklifini beklerdik!  Bir de son derece özensiz seçilmiş cümleler kurarak "Ayasofya'yı camiye çevirerek tarihteki ihanete son verdik!" mealinde sözler sarf etmiş, açılış tarihini Lozan Barış Antlaşması'nın yıldönümüne getirmiştir. Yine birileri tarafından kandırılmış olmasını üzülerek seyretmekteyiz. Yani her şeyiyle bizim. Kim ne karışabilir ve ne diyebilir ki? Ama bu kararla farklı ülkelerde yaşayan insanımızı, oralardaki kutsal mekanları tehlikeye atmış olmuyor muyuz? Yine bir yıl öncesinde kendi beyanları ile bu tehlikelerden söz ederek istikametinde şaşma olmayacağını, sorumlu bir lider olarak böyle bir hamle yapmayacağını belirtmemiş miydi? O zamandan bu zamana ne değişti? Ülkemize saldırı olursa, hangimiz rahatımız bozulmasın hesabı yapar? O kadar mı aşağılara düştük? "Her Türk asker doğar." diye künyemiz yok mu bizim? Ama barışa hizmet etmek de en önemli önceliğimiz değil miydi? Ne yapacağız şimdi? Ola ki kendini bilmezin birisi veya birileri, kundaklama ya da provakasyonlarda bulundu! Savaşa mı gireceğiz? 

Olay öyle bir hale büründürüldü ki, sanki Kabe bile Ayasofya'yı kıskanıyor, mottosuna döndü iş! Şu pandemi sürecinde gözümüzle göremediğimiz Corona virüsü ile bizi terbiye eden Allah'ın mesajını hiç doğru okuyamamış gözüküyoruz da ona yanarım. Bakın hala Kabe'ye ziyaretçi kabul edilmiyor ve bu yıl Hacc yapılmayacak! Mescitler, "Allah'ın evi" kabul edilen Kabe'nin şubesi değil miydi? Allah hâşâ eve mi ihtiyaç duyuyor? Aklınızı başımıza alın ben sembol olarak kapkara ve küçücük bir mabet seçtim. Siz de farklı kutsallar türetmeyin, birbirinizi din adına inançlar uğruna yiyip bitirmeyin demek isterken; biz şubelerde şatafat yarıştırır ve birbirimizi kırıp geçirir olmuştuk! Ne diyeyim? Sadece bizi yeniden formatlar mısın Allah'ım! diye yakarıştan başka bir şey gelmiyor elimden...

Çok değil bir yıl önceydi! Yeni Zelanda'nın Christrichurch kentinde bir Cuma günü namaz vakti iki camiye saldırı yaparak sanki bilgisayar oyunu oynar gibi insanları kurşuna dizen ve canlı yayın yapan katil Tarrant'ı hatırlayın. 49 kişinin ilk etapta şehit olmasına, onlarca kişinin yaralanmasına sebep olan o hain saldırı da insanlık tarihinin kara lekelerinden birisi olarak kayıtlara geçti. Fakat onlar yöneticisinden halkına, nasıl davranarak gönülleri yeniden fethettiler? Namaz kılan müslümanların nöbetlerini kendileri tutmadılar mı? Yeni Zelanda Başbakanı'nın göçmen ve mültecilere yönelik yaptığı,"Burası sizin de eviniz, ne olur korkmayın, güvendesiniz! Bu terör saldırılarına karşı en üst düzey güvenlik alarmı sağladık, sizinleyiz!" mesajını vermedi mi? Yine aynı olayın akabinde Avustralyalı senatörün ırkçı söylemlerine karşı 17 yaşında bir çocuk onun başında yumurta kırmamış mıydı? Instagram'dan Will Connolly adına açılan hesapla başlatılan kampanyada toplanan 69 bin dolar, yargılama masrafları için toplanmasına rağmen, avukatların ücret almaması nedeniyle yine saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına dağıtılmadı mı? Biz bırakın o tarz kampanyalar yapmayı, farklı bir görüş beyan edenlere dahi; "Yunan tohumu, Bizans uşağı, Papa'nın yaveri..." şeklinde linç kampanyaları düzenliyorduk! Varın insanlık noktasında aradaki seviyeyi ne ile ölçebilecekseniz ölçün!

Sözü kambiyo ve paradan açmışken bir iki de rakam vermeyim!

-Yıl 1934 Türkiye Cumhuriyeti 20 milyon lira ihraç fazlası veriyor.
-Yıl 2020 Türkiye Cumhuriyeti 480 milyar dolar dış borçlu bir ülke. 2002'de bu rakam 140 milyar dolar idi.
-Elon Musk'ın özel uzay araştırmaları şirketi SpaceX'in uzaya fırlattığı astronotlu roketin maliyeti 390 milyon dolar!

(Bu veriler, Twitter'dan takip ettiğim ekonomi uzmanı Ozan Bingöl'e ait.)

Ne olur ya kambiyolar artık sadece döviz dönüşümü yapsın, ya da Ayasofya'yı cami yaparak başımız göğe ermişken, oldu olacak Heybeliada Ruhban Okulu'nu Anadolu İmam Hatip Lisesi, Sümela Manastırı'nı da yatılı Kız Kur'an Kursu yapalım da Mars'a uzanıverelim! İstemeyenin gözü kör olsun...


Hayati Yaman

Yorumlar

  1. Hocam çok çok teşekkür ederim. Yine temmuz sıcağında güzel bir cam bardaktan berrak soğuk bir su içer gibi okudum. Vallahi çok da güzel bağlamışsınız sonunu eğer onlar da gerçekleşirse acaba hala şaşırabilir miyiz? Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyelim! Çok özellikle "tarihe ihanet!" çok zoruma gitti. Ben teşekkür ederim ilgine...

      Sil
  2. Hocam yine efsane bir sunum olmuş. Etrafımızda gelişen olayları bütün yönleriyle ele alabilmenize hayranım. Sizin de dile getirdiğiniz bizlere artık format lazım. Sözde antivirüs programları kurtaramaz bizi..!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz bizden fersah fersah öndesiniz Enesim. Zihin örgünüz daha evrensel. Bizim başaramadıklarımız ve size daha güzel bir emanet bırakamadıklarımızın hüznü çökse de içime, umudum beni hep sevinçli kılıyor...

      Sil
  3. cok guzel bir yazi.kaleminize sağlik...ama korkmuyor musunuz,herkes korkuyor oysa...mesela ben bu yorumu yazarken bile cok dusundum!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neden korkmayım ki? Laik ve demokratik bir ülkede yaşıyoruz! Fikri hür vicdanı hür nesiller olarak yetiştik ve öyle yetiştirmek için çaba sarfediyuryum. Bence biraz da korku psikolojik ve atmosferi çok çabuk kuşatıyor insanı. O korkuyu oluşturanlar, Sayın Cumhurbaşkanımızı diktatör olarak suçlayanlar...

      Sil
  4. Hocam yazilarinızi begenerek okuyorum ama öğrencilerinizin whatsappta durum yapmasi ile,tavsiye usulü.Sizi nasil takip edebilirim,yazilarinizi nereden okuyabilirim(eski/yeni)?twitter vs kullanmiyorum bu arada...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog ana sayfasına girince, sol alt bölümde "izle" butonu ile gelecek aşamaları ilerleyip bloğa abone olabilirsiniz. Ya da Moneradan Yolculuk Instagram hesabından izleyebilirsiniz. Benim şahsi sosyal medya hesaplarımdan izleyebilirsiniz. Hangisi kolayınıza giderse... Umarım yardımcı olabilmişimdir! Çok teşekkür ederim ilginize...

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar