IŞIK VE UMUT

Aydınlatılabilen Gece

Çoğu insan, -ben de dahil- karanlıktan korkar. Sebebi ise gayet açıktır! Karanlık, gözümüze bir perde misali iner. Göz de görmediğinden korkar.

Peki o perde yalnızca karanlıkta mı iner? Işık'ın varlığında da inmez mi?

Yanılan ben değilsem eğer; her insanın gözünde farklı adlarda, sıfatlarda, hatta  sayılarda perde vardır. O perde mutlaka bir gün göze iner ve göz hiçbir şeyi görmez hale gelir. Peki sonuç karanlık perdesinin inmesi ile aynı mıdır?

Karanlık göze indiğinde korkarız. Çünkü o perde bizim elimizde değildir ki kaldıralım. Oysa Işığın varlığında inen her perde, bizim elimizdedir. Ne yazık ki çok azımız bu perdenin bize ve çevremize ne denli zarar verdiğinin bilincindeyiz.

Işık'ın varlığında inen perdeyi siz adlandırınız. Mesela benim için bu, umutsuzluk perdesidir.

Her gün şekil ve renk değiştirir ve sanırım geriye kalan günlerim sayısınca perdem mevcut. Bunu biliyorum çünkü sürekli görüyorum.

Işığı da siz adlandırınız. Mesela Paulo Coelho'ya göre "Işık", "Kişisel Menkıbe"dir. Menkıbesinin farkında olan ve bunun peşinden koşan insanlar başarısızlığa uğrasa bile, başaramadan ölse bile, Kişisel Menkıbe'nin ne olduğunu bilmeden ölen insanlara göre daha evla bir ömür sürmüştür!

Bu demek değil midir ki; Kişisel Menkıbe üzerine ilerlemek cesareti, cesaret de umudu gerektirir?

Coelho'nun en imrendiğim karakteri olan Simyacı der ki: "Bir düşün, gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar. Başarısızlığa uğrama korkusu!" Bu da, umutsuzluk değil midir?

Öyleyse benim gibi umutsuzluk perdesine sahip olanlar, ebedi karanlığa gömülmüşlerdir. Çünkü umutsuzluğumuzun sebebi de, sonucu da ışığın olmayışıdır...

Bu ebediyetten bizi kurtaracak bir güç var mıdır, bilemiyorum? Ama umudu yitirmemek, tüketmemek gerektiğini çok iyi biliyorum.
Umut bizim en güvenli, en sığınaklı limanımızdır, onu  biliyorum.
Umut bizim, gemiyi en son terk edecek kaptanımızdır, onu biliyorum.
Umut bizim ışığımızdır. Sadece karanlıklarımızı aydınlatan değil, aydınlıkta bile ihtiyacımız olan Işık'ımızdır, onu biliyorum...
Ve onu, içime içime hep soluyorum...

Yine Paulo Coelho'ya göre Işık, İnanç'tır. Çok sevdiğim karakteri Brida,  Işık'ın yokluğunda oluşan karanlığı da, içinde kalmış olduğu -elinde olmayan- karanlığı da, İnanç sayesinde yener.

Brida der ki: "Tanrı'yı aramanın bir Karanlık Gece olduğunu, İnanç'ın ise o Karanlık Gece yi aydınlatan ışık olduğunu öğrendim. Doğrusu buna pek de şaşırmadım. Çünkü bizler için her yeni gün bir Karanlık Gece'dir. Hiç birimiz bir an sonra bile ne olacağını bilemeyiz. Yine de yolumuza devam ederiz. Çünkü inanırız."

Ne mutlu Brida'ya! Işığın yokluğunda inen perdeyi, inancının ışığı ile kaldırmayı başardı. Halbuki onun içinde kaldığı karanlık, gerçek karanlıktı. Belki de Sayın Coelho gerçek karanlığın dahi insanların içinde olduğunu göstermek istedi bizlere... Bilemiyorum!

Karanlığın içinizde olup olmadığına kendiniz karar veriniz. Ben biliyorum ve inanıyorum ki(!) karanlık perdesi elimde değildir. Zira hiçbir perdeyi kaldıracak gücüm yokken, korktuğum karanlık perdesini kaldırmaktan da acizim. En azından acziyetten meydana gelmiş benliğimdeki, bu acziyetimin hatırıma gelmemesi için elimdeki tek dayanağım olan Tanrı'ya inancımla,  Karanlık Gece'yi aydınlatmak tek gayem ve umudum olur.

Her ne kadar başaramayacak olsam da...

Aaa umudu yitirmemeliydim! Ben ne yapıyorum?
Başaracağım, başaracağım, başaracağım...

Beyza Nur Akgül

Yorumlar

  1. Prof Niyazi Kahveci:-Edebiyat Felsefe'ye kapı açar, Felsefe de bilimi ve bilimsel bilgiyi doğurur, der...
    Daha önce bize bir şiirle gülümsemiştin. Şimdi Felsefeye davet ediyorsun. Ben seni yürekten kutluyorum kızım. Beyin takım elemanın olarak ne kadar övsem, azdır.
    Artık bilimsel bir sunu bekliyorum senden....

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar