HÜZÜN
10 KASIM HÜZÜN, HÜZÜN SENİN ADINMIŞ
Toprak dediler vatana. Vatan bağrını açtı toprak altında yatan kahramanlarına. Can dedi, canan olan toprak. Sefillik, vakur bir duruşa durdu. Durdu da güçlüler paylaşamaz oldu dünyayı. Başladılar dünya toprakları üzerinde birbiriyle çatışmaya. Çatıştıkça güçlülerin kaşları çatıldı. Yetim, öksüz hakkı yendi. Dul anaların, gururlu bacıların hakkı yendi. Dünya harbi başladı. Çocuklar babasız, kadınlar kocasız kaldı. Kocalı kadınlar, eşlerinin yanında yürüyemez oldu onları incitmemek için! Yetimlere yeni yetimler katıldı. Dul analara, yine yeni dul analar... Kimi yiğitlerin kolu, kimi yiğitlerin ruhu kayboldu.
Dünya gözü yaşlı ağlarken, bir peygamber sözü vuku buldu: "Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz." Meğerse o fidan, dikilmişti belli!
Boğazlarımız iki eli ile sıkılı olan bir cellatla başbaşa iken, bir kahraman çıktı. Mustafa Kemal ATATÜRK...
Fidanın dallarındaki kahramanlar gibi. Gün geldi devran döndü. Mavi gökyüzü gibi gözleri hep yukarı baktı durdu. "İstikbal göklerdedir." dedi. Yeni ufuklar çizdi. Milletine hedef gösterdi, kendisi oradan oraya, harpten harbe koştu. Kışın bir kar tanesi gibi düştü dağların doruklarına. Kimi zaman sobaların yanında sıcak el oldu, okşadı saçları. Sonra bahar oldu. Çiçek açtı İzmir'in dağlarında, Ankara'nın dumanında, Kars'ın çimenlerinde, Antalyalı yörüklerin yaylalıklarında... Yaz oldu kavurdu düşmanın taş bedenini. Soğuk duvarlarını yaktı. Ocağı yanan yetimlerin hakkı gibi yaktı ışığını düşmanın neferlerine.
Karanlığa ışık oldu. İlelebet yaşayacak Cumhuriyeti gösterdi gençliğe. Gençliği de bir umut olarak millete... Gençlik durmadı. O da durmadı. Yürüdüler birlikte... Çamurlu Nisan yağmurlarında, sıcağın alnında yoruldu beden. Ülkenin halini düşündü buğulu gözleri ile...
Yaprak döken ağaçlar gibi büyüyen fidan yavaş yavaş döküldü vatan toprağına. Bi ara yatağa düştü, toprak açtığı bağrını. Kokladı, sardı Mustafa Kemal'i: "Paşam dedi hoş geldin! Sen ki baharın, memleketin çiçeği. Sen ki kışın ocaklara ateş olanı. Sen ki güneşinle milletin gençliğine yol göstereni. Hoş geldin güzün son yaprağı."
Takvimler 10 Kasım gelmesin, dedi seni duyunca, saatler dokuzu beş geçmesin dedi. Günler ilerlemesin dedi hasret kokan analar, yiğitler, bacılar, delikanlılar...
Yatağa düştüğünde millet duaya koşmuş. Açılmış eller, gözlerin gibi mavi semaya. Senin güneşin gibi, açılmış durmuş. Sen ki efelerin efesi, sen ki Zübeyde Ana'nın yetimi, sen ki Karadenizin bıçkın delikanlısı, sen ki Anadolu yiğitlerinin babası, Türk Milleti'nin ATASI... Saymaya cümlelerin yetişmediği yiğit...
10 Kasım hüzünmüş, hüzün senin adınmış meğer! Çiğdem çiçeği gök yüzüne bakmak sanaymış. Çok sevdiğin ve Ülkeyi, Cumhuriyeti emanet ettiğin gençlik sana hasretmiş. Seni anlayanların dillerinden dökülen rahmet sanaymış...
10 KASIM HÜZÜN, HÜZÜN SENİN ADINMIŞ!!!
Hatice CIBIR
Toprak dediler vatana. Vatan bağrını açtı toprak altında yatan kahramanlarına. Can dedi, canan olan toprak. Sefillik, vakur bir duruşa durdu. Durdu da güçlüler paylaşamaz oldu dünyayı. Başladılar dünya toprakları üzerinde birbiriyle çatışmaya. Çatıştıkça güçlülerin kaşları çatıldı. Yetim, öksüz hakkı yendi. Dul anaların, gururlu bacıların hakkı yendi. Dünya harbi başladı. Çocuklar babasız, kadınlar kocasız kaldı. Kocalı kadınlar, eşlerinin yanında yürüyemez oldu onları incitmemek için! Yetimlere yeni yetimler katıldı. Dul analara, yine yeni dul analar... Kimi yiğitlerin kolu, kimi yiğitlerin ruhu kayboldu.
Dünya gözü yaşlı ağlarken, bir peygamber sözü vuku buldu: "Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikiniz." Meğerse o fidan, dikilmişti belli!
Boğazlarımız iki eli ile sıkılı olan bir cellatla başbaşa iken, bir kahraman çıktı. Mustafa Kemal ATATÜRK...
Fidanın dallarındaki kahramanlar gibi. Gün geldi devran döndü. Mavi gökyüzü gibi gözleri hep yukarı baktı durdu. "İstikbal göklerdedir." dedi. Yeni ufuklar çizdi. Milletine hedef gösterdi, kendisi oradan oraya, harpten harbe koştu. Kışın bir kar tanesi gibi düştü dağların doruklarına. Kimi zaman sobaların yanında sıcak el oldu, okşadı saçları. Sonra bahar oldu. Çiçek açtı İzmir'in dağlarında, Ankara'nın dumanında, Kars'ın çimenlerinde, Antalyalı yörüklerin yaylalıklarında... Yaz oldu kavurdu düşmanın taş bedenini. Soğuk duvarlarını yaktı. Ocağı yanan yetimlerin hakkı gibi yaktı ışığını düşmanın neferlerine.
Karanlığa ışık oldu. İlelebet yaşayacak Cumhuriyeti gösterdi gençliğe. Gençliği de bir umut olarak millete... Gençlik durmadı. O da durmadı. Yürüdüler birlikte... Çamurlu Nisan yağmurlarında, sıcağın alnında yoruldu beden. Ülkenin halini düşündü buğulu gözleri ile...
Yaprak döken ağaçlar gibi büyüyen fidan yavaş yavaş döküldü vatan toprağına. Bi ara yatağa düştü, toprak açtığı bağrını. Kokladı, sardı Mustafa Kemal'i: "Paşam dedi hoş geldin! Sen ki baharın, memleketin çiçeği. Sen ki kışın ocaklara ateş olanı. Sen ki güneşinle milletin gençliğine yol göstereni. Hoş geldin güzün son yaprağı."
Takvimler 10 Kasım gelmesin, dedi seni duyunca, saatler dokuzu beş geçmesin dedi. Günler ilerlemesin dedi hasret kokan analar, yiğitler, bacılar, delikanlılar...
Yatağa düştüğünde millet duaya koşmuş. Açılmış eller, gözlerin gibi mavi semaya. Senin güneşin gibi, açılmış durmuş. Sen ki efelerin efesi, sen ki Zübeyde Ana'nın yetimi, sen ki Karadenizin bıçkın delikanlısı, sen ki Anadolu yiğitlerinin babası, Türk Milleti'nin ATASI... Saymaya cümlelerin yetişmediği yiğit...
10 Kasım hüzünmüş, hüzün senin adınmış meğer! Çiğdem çiçeği gök yüzüne bakmak sanaymış. Çok sevdiğin ve Ülkeyi, Cumhuriyeti emanet ettiğin gençlik sana hasretmiş. Seni anlayanların dillerinden dökülen rahmet sanaymış...
10 KASIM HÜZÜN, HÜZÜN SENİN ADINMIŞ!!!
Hatice CIBIR
Kalemine sağlık dostum...
YanıtlaSilEyvallah Hatice kızım. Çok teşekkür ederim bu güzel sunumun için. Atamızın ruhu şâd olsun...
YanıtlaSilEline yüreğine sağlık.
YanıtlaSilTürk'ün Ulu Atasına olan özlemini ve hüznünü o denli coşkuyla anlatmış ki Hatice CIBIR kızımız bize sadece, yağmur tanesi gibi akan gözlerimizin buğusuyla, doya doya ve hatta tekrar tekrar okumak kalmış.
YanıtlaSilBazı kendini bilmezlerim densizlikte yarıştığı bu günlerde Türk çocuklarının gönül pınarlarından akan billur taneleri hem Atamıza olan hasretimize ilaç, buruk gönlümüze teselli ve daha da önemlisi yarınlarımızın ışığı ve güvencesi oluyor.
Atamızın Cumhuriyeti emanet ettiği Türk Gençliği sizlersiniz güzel çocuklar.
İyi ki varsınız...
İyi ki var olmanın gereğini yapıyorsunuz.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık...
İbrahim ÖZMEN-ANKARA