SEÇİM
Görebiliyorum...
Dökülen birkaç damla kanın çığlığı arasında, süzülen göz yaşları sıcaklığının buz tutturucu damlacıkları berraklığında ve çoktan sessizleşmiş kuralların hiç edildiği kalabalıklar uğultusunda...
Toprağın puslu ölümlere selam duruşunu görebiliyorum...
Hiç var olmamış, olamamış nefeslerin hırıltısını, bir damlanın "umut" isimli senfonisinin topraktaki iniltisini de duyabiliyorum...
Susuyorum...
Nereye ve neden koştuğunu bilmeyen ayakların betonu delercesine, seslerinin ise göğü yararcasına etkilerine şahit oldukça susuyorum.
Ölümün yavaş ve sessiz tınısına damga vurduğu veda anında, hayvanımın son hırıltısı karşısında susuyor ve insanımın imanı ile umudu taşıdığını görüp, büyük bir saygıyla susuyorum...
Ve biliyorum...
Hakikate kulakları tıkalı kalmış, beynini hergün çamurlu sularla yıkayan,
-İnanıyorum dediği, körü körüne savunduğu Kitabını bir kere bile anlayarak okumamış- müslimler görüyorum. Ve biliyorum ki onlar, filmiyle yeniden gündeme gelen Müslüm'ün bile akıbetini sorguluyorlar, üzülerek bunu da belirtmek istiyorum...
Bu insanlığın, doğrusu insanlıktan uzaklaşmışlığımızın günahını değil deniz suyu, okyanus karanlığının bile içine sığdıramayacağını biliyorum...
Öyle ya, sokaktaki çocuk seslerini dizginlerken bomba sesleri!..
İki devlet arasına sıkışıp can verirken bir bebek, vicdanı rahat bir biçimde kendine yer edinen medya!..
Uyuşturucuya meftun bu insanlık, kendi ürettiği her türlü şeyle uyuşturulduğunu bile fark edemeyen bu insanlık; ürettiği teknolojiyi dahi silahlara mal ettiğine göre, nasıl gelecekten kaygı duymasın, -biz gibi- körpe beyinler?..
Doğru söyleyen dillere prangalar vurulurken; kendine ait fikir üretmekten yoksun yığınlar, galerideki fikirleri çalıp utanmadan kendi fikri gibi sunarken!...
Her nedense onları hayata geçirmediği için ya da geçirme gayreti için hiç bir maddi tenezzülde bulunmadığından, foyasının ortaya çıkacağını bile düşünmez!..
Bir kere bile eline kitap almamış yığınların, cahilin okumadığı; okumuşunsa birikimini parayla sınırladığı için cahil sayılabildiği bir dönemdeyiz...
Söyleyin bana, böylesi mahlukatın ve daha vahimi kendisini de
-eşrefi mahluk- diye tanımlamaktan imtina etmeyen böylesi mahlukatın günahını hangi varlık sindirebilir?..
Zamanı aşkın dakikaların süregeldiği bu kıyamet anında, insanların satın aldığı intihar dumanıyla kirlenmiş gökyüzüyse büklüm büklüm halde artık...
Kan kırmızısı kızıla dem vurmuş artık...
Sistemin baskıcı karanlığının melodisinde, yalnız kendi fısıltısına aşina kalmış olmak yormuş insanlığı!
Yokluğa şikayet, varlığa şükretmeme iki başlılığı, utandırır olmuş artık sonsuz sanılan bu fani kainatı!..
Bir zamanlar akan kanları içine çekmiş o toprak, umut kokmuyor artık. Hüzün kokuyor... Her şeye şahit olmuş çünkü!
Tecavüze uğramış kadının çığlık sesine... Çünkü o sesi toprağın karşısındaki dağlar bile sinesine çekememiş ve gerisin geri yankılatmış toprağa!..
Denizler dalgalarla, nehirler ve kör kuyular imgelerle, kendilerinde can vermiş bebekleri toprağa iade etmişler. Daha fazla bağrında taşıyamamışlar o yükü! Demek ki, toprak daha güçlü bir iradeye sahip! İşte artık o yük, umut değil hüzün kokutur olmuş toprağı!..
Ve kalmamış artık hiç bir ses...
Masumun diline taktığı prangalar, aslında zalimin kendi dilinde idi. Sözler bir kalemin mürekkebini dolduramayacak kadar az artık. Boşluklar arasında alelecele yitip giden o adımlarsa, bundan böyle mahkum... Ve boynu bükük halde ebedi adaletin ızdıraplı vukûuna doğru yol almaktadır...
Ve kurulur mîzan terazisi...
Yoksa veremiyor mu insan hesabını?
Artık yanında ne onu koruyacak parası, ne hep yanında olduğunu deklere eden yakınları, ne de çepeçevre saran gökyüzü kalmış...
Vatanı için dökülen kanların hakkını veremediği gibi işlediği günahların hesabını da veremiyor işte.. Yağmur bile kulaklarına fısıldamıyor artık yıllardır dinleyip de duyamadığı o hakikati...
Haydi hayvanî yanım, insan olalım artık! Ne dersin???
Meryem ÖZSEVEN
Ne muhteşem bir kalp böyle.
YanıtlaSilNe hassas yürek böyle!
Ne duyarlı bir vicdan böyle
Dünyanın bütün kirini, pisliğini ve iğrençliğini arsızların yüzüne tokat patlatırcasına yazıya dökmüş.
Kurşundan ağır kelimelerle.
Bu yürek ayakta alkışlanır.
Alkışlıyorum.
Kalemine kuvvet Meryem ÖZSEVEN kızımız.
Bu yazınız, dilerim, insan olmayı unutanlara tedavi edici ilaç olur.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
İbrahim ÖZMEN-ANKARA
İnsanların gözlerine gerdiği perdeleri aralayıp uyanmalarına vesile olmak hepimizin gayesi gerektiğinde yüzüne vurarak gerektiğinde sessizce..Zaten aralanmış perdenizi daha bir görünür kılabildiysem ne mutlu bana ve bu blokta emeği geçenlere..Eşsiz ve güzel yorumlarınızsa daha bir yüreklendiriyor bizi daim desteğiniz için ne kadar teşekkür etsek az kalır��
SilGecenin bu saatinde, bize -günaydın- dediğin için. Bizi uyandırmak için dürttüğün için. Uyutmak için değil, uyanık kalmak için çaba sarf ettiğin için... Seni yürekten kutluyorum Meryem kızım. 😘
YanıtlaSilGünaydınlarımızı duyurmamıza destek olack bu bloğu açtığınız ve güzel yorunuz için teşekkür ederim hocam :)
SilYorumunuz*
SilHakikati haykırmak için,uyuyan beyinleri uyandırmak için,hak yoluna davet için,İkra,oku emrine,çağırmak için,insanlığa insan olduğunu hatırlatmak tekrar tekrar hatırlatmak için,insan oğlunun geldiği noktaları göstermek adına kaleme aldığınız yazıyı zevkle okudum eline emeğine sağlık kardeşim
YanıtlaSilÖncelikle güzel yorumlarınızdan dolayı teşekkür ederim..Uyanmanın gözleri açmaktan daha başka, okumanın da ağız kıpırdatarak ses çıkarmaktan daha öte olduğunu gösterebilir sen ne mutlu bana :)
SilGösterebildiysem*
SilBu metnin içindeki her kelime çokça güzel anlamlar taşıyor insanın okudukça bir daha okuyası geliyor.o güzel gölüne temiz kalbine emeklerinize teşekkür ederim. Okumaktan zevk alıdığım bi yazıydı
YanıtlaSil