KALP
Kalp işte!
Bakalım nelere konu imiş? Bakalım nerelere kapı açıyormuş? Bakalım nelere
sahipmiş?
-Kimimiz
duyarsızlıklarımıza, duygu yoksunluklarımıza dem vurmak için TAŞ kalpli yaptı
seni!
-Kimimiz
sevgisini bile belli etmeyen duvar gibi insanları görünce, amma da KALPSİZ dedi
yine senin üzerinden!
-Kimimiz
özlem ve hasretlerini gidermek için harika tınılar eşliğinde, "Bu KALP
seni unutur mu?" gibi, şarkılara konu etti seni!
-Kimimiz
şeytanın evlatlarını, yine senin üzerinden tanımladı. Kötü KALPLİ, pis yaratık
diye!
-Kimimiz
sevdiği insanlarla birlikte olmak için "KALBİNDE bana da bir yer aç."
dedi, kalbi gönül yaparak!
-Kimimiz
darıldı, örselendi, dışlandı, ötekileştirildi ve yine seni özne yaptı. KALBİM
kırıldı, diye!
-Kimimiz
koparıp atamadığına, KALBİM artık ona eğri, dedi. Bir şans daha vermek
için, bir özürle gelip düzeltir mi eğrisini acep diye bekleşti, durdu?
-Kimimiz
kanını kuruttu. KALBE hiç danışmadan...
Kim bilir,
ne acılar çekti ki, unutmamaya, unutursa kanını kurutmaya yemin etmişti?
-Kimimiz
sende hep bir yara hissetti. Ölene dek KALBİMDEKİ bu yara hiç kapanmaz,
kapanmasın hem de diyerek!
-Kimimiz
gözünü açtı senin. Feraseti, olayları bütün yönleriyle kavramaya "kalp
gözü" ya da "gönül gözü" şeklinde harika bir betimleme
yaparak!
-Kimimiz
katı yaptı seni. Esnemeyen, esnemeyi bilmeyen ya da onu eziklik zannedenlere
nazire olsun diye. Oysa zaten sende kemik yoktu ki KALP! Sadece sana özgü olan
esnek ve geri yaylanan kaslarla kaplıydın sen!
-Kimimiz
yufka yürekli dedi. Ufak hasarlarda ve küçük sevinçlerde
bile gözyaşı dökerek seni taşıyanlara. Hani artık KALBİN de gözü
vardı ya!!!
-Kimimiz
gözyaşını içine doğru akıttı. KALBİNE doğru, sinesinde sakladığına doğru akıttı
daraldıkça. Onun kuruduğunu zannederek, sulamak için ve umudu yeşertmek
için!
-Kimimiz
KALPTEN kalbe bir yol bulmuştu artık. Bakışarak, telepatikman, gülerek,
yazışarak ve dâhi susarak bile anlatıyordu sana derdini! Hem bilinmezdi ki o
yol; kaç şeritli, asfalt kalitesi ne, ya da demir raylarla mı döşeliydi???
-Kimimiz sahi
o kadar sevdi ki SENİ! Ellerini birleştirip, parmakları ve kıvrımlarıyla SENİ
çizerek, sevdiklerine verdiği "Seni
seviyorum" mesajının izini evrene bırakıyordu!
-Kimimiz
seni taşıyan değerli ise; onunla olabilmek, nitelikli zamanlar geçirebilmek
için tatlı bir sırnaşıklıkla "Bana da, bana da KALBİNDE yer var mı?"
diye soruyordu ona. Safları sık tutabilmek için!
-Kimimiz
yıkılmışlığını ve sahipsizliğini anlatmak istediğinde, "Her şey tamam,
bütün organlarıma hükmedebiliyorum da, ah işte şu KALBİME bir türlü söz
geçirmiyorum." derdi. Aslında bütün sayfaları kapattığında!
-Kimimiz
sadece anatomik yapına bakarak, +1'i olmayan dört odalı, açılır kapanır
pencereleri ve kapıları olan huzur dolu bir ev, yuva yapıyordu SENİ!
Herkesin yumruğu kadardır, demesine rağmen, o yumruğun içine
sığdırabilirdi kendisini ve sevdiklerini!
-Kimimiz
için ise sıradan bir organdın işte! Vücuda kan pompalayan bir pompaydın
sen eyy KALP!
-Kimimiz
için şiirlere, şarkılara ilham kaynağı olan sol yanımızın anlamıydın sen KALP.
Güçlü kasların da senin sol yanındaydı. Ve "Sol yanım acıyor/ağrıyor
anne..." demenin hem seni, hem de senin içindeki seni acıttığını sadece
çeken bilecekti değil mi KALP?
-Kimimiz “gönül
deryası, gani gönüllü” derdi, yine senin üzerinden parayla
ölçülemeyecek zenginliğe sahip olarak SENİ taşıyanlara!
-Kimimiz
merhametin yuvası ve merkezi olarak SENİ görür ve doğurganlığın ile paralel
tutarak "ana yüreği" işte derdi dayanılmaz duyguları anlatırken. O
yeterdi artık başka söze ne hacet!
-Kimimiz
somut olarak asla aranıp bulunamayacak olan ve insanı insan yapan
değer, VİCDANı da senin taşıdığını bildirdi. Başka, başka bir organ
yüklenemezdi zira onu!
Sîne, gönül,
yürek, iç ses, merhamet ve elbette bunların yanına yakışan “uçbeyi
vicdan” sende saklı kalabilirdi elbette ki eyy KALP!
-Kimimiz
cesareti senin temsil ettiğini "yürekli" tanımıyla ortaya koyar. En
büyük korkaklığın fikrini söylememek olduğunu haykırırdı. Çünkü fikri oluşturan
beyne kan pompalayan, ona aklettirmeye besin ve oksijen taşıyan
da sendin değil mi eyy canım KALP?
-Kimimiz
senin beyne kan pompalamak ve onu aklettirmek için çalıştırma
hizmetlerin yanında, senin de düşünen bir yanın
olduğunu bilirdi, vahyin dilinden (Hac-46)!!!
-Kimimiz
beyne kan taşıyan ve akleden bir beyinle, bize şah damarımızdan dahi
yakın olanı(Kaf-16) ve onunla arasına başkalarını koyacak kadar bir mesafe
olmadığını da çok iyi bilirdi elbet! Değil mi eyy canım
ciğerim KALP?
-Kimimiz
Rabbinin kuluna yakınlığını daha da çarpıcı halde ifade etmek için "Ben
kişinin kalbi ile kendisi arasına girerim." mealindeki Enfal-24 ü de çok
iyi bilirdi değil mi eyy KALP?
-Kimimiz
"İnsanın içinde öyle bir et parçası vardır ki; o neyse, nasılsa dışarı
sızan da odur. Sirkeyse sirke, balsa bal... Ne sirkeden bal sızar, ne de baldan
sirke!" Mahiyetindeki hadisi şerifi dillendirirdi ki yine SENİN
üzerinden, “içi dışı bir insan olmayı bize anlatmak için”!!!
-Kimimiz
seni hiç anlamadı, hiç kafa yormadı, hiç üzerinde düşünmedi! Ama sen hiç
kimseye gönül koymadan, hiç kimseyi ayırt etmeden dur durak bilmeksizin
herkesin imdadına koştun. Hep işini en iyi bir şekilde yaptın. Ne övenin
övgüsü, ne de sövenin sövgüsü SENİ yolundan döndürdü!
-Belki de
onun için sevginin sembolüydün SEN canım cicim KALP!!!
Seni anlıyor
ve ne çok seviyorum, biliyorsun değil mi KALP???
Hayati YAMAN
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.