YEMEZLER-2
Ülkemizde elli altmış yıl öncesine kadar sağ kesimin ve Siyasal İslamcıların çok gündeminde olmayan Kudüs ve Filistin olayları, Siyasal İslamın yükselişine paralel olarak dinin siyasete alet edildiği çok değerli geçer akçelerden olmaya başlamıştı!.. Sağın gündeminde değildi çünkü; PKK dahil, tanınmış bütün sol örgütler Filistin kamplarında yetişmiş örgüt elemanları tarafından yönetilirdi.1970'li yıllarda hep solcular Filistin Kurtuluş Örgütünü ve lideri Yaser Arafat’ı desteklerdi.
Radyo ve yeni hayatımıza giren TVler Filistin ve
Lübnan odaklı çatışmaları “Sağcı
hristiyan ve Solcu müslüman çatışmaları” şeklinde haberler yaparak
duyururlardı!
Sağ kesim, hatta Siyasal İslamcılar bırakın
savunmayı, Filistin Kurtuluş Örgütü
lideri Yaser Arafat'a ateş
püskürürlerdi. “Batı'nın piyonu, ABD’nin kuklası, Filistinlileri satan adam ve mason!”
tanımlamaları ile ülkemizde zerre itibarı olmayan bir kişi olarak tanıtılırdı.
Fransız kültürüyle yetişmiş bir kadınla evli olması ve eşinin sosyeteliği
üzerinden hakkında olumsuz kampanyalar yürütülürdü!
Sonra ne olduysa, Dünya kamuoyu ve müttefiklerimizce
terör örgütü kapsamında değerlendiriliyor olsalar da, Arap İhvan Hareketi ve Filistin Hamas
Örgütü liderleri ülke yöneticilerimiz tarafından üst düzey kabuller
görerek, devlet protokollerinde resmi erkanca karşılanır oluverdiler. Bir dönem
sınır kapılarımızda onbaşı askerlerce denetlenen ve sorgulanan Barzani ve
Talabani’nin daha sonraları kırmızı halılarla karşılandıkları gibi. TC diplomat
pasaportlarıyla dünyaya açılma izni almış olmaları gibi… Çünkü siyasete iyi
malzeme çıkıyordu!
Hal böyle iken ve olay bal gibi siyasi iken, diğer
taraftan tarih ve din mecraına konu
edilerek sömürüye ve hamasate oldukça mümbit bir alan da açılmıyor değildi!..
“Cumhuriyetin
kuruluşu ile Osmanlının yıkıldığı, Cumhuriyetin Osmanlıya ve hilafete ara veren
ihanet(!) projesi olduğu ve şu anda o molaya son veren bir lider ve iktidar
kadrosunun ülkeyi yönettiği(!) Dünyaya yön veren Ümmetin lideri, İslam
birliğini kuracak ve Dünyayı dize getirecek lider!”
söylemleri ile Neo Osmanlıcı bir
nesil türetilmiş oldu. “Keşke Kurtuluş Savaşı’nı Yunan kazansaydı!” diyen sözde
tarihçilerin yetiştirdiği sözüm ona çakma entellektüeller TV’lerde boy gösterir
ve kanal kanal dolaşarak tarihi çarpıtır olmuşlardı. “Oralar yüz yıl önce bizimdi. Biz oraların sahibiyiz. Oralar bizim
geleceğimiz günleri dört gözle bekliyor.” hamaset nutuklarını ağlamaklı
dille halka anlatmakta idiler! Bir yandan da “Yahudiye toprak vermemesi
üzerinden Abdülhamid’in ileri görüşlülüğü anılarak Osmanlı ruhu diriltiliyor,
Payitaht Abdülhamid dizileri ile halkın duyguları okşanıyor ve Neo Osmanlıcılık
kampanyaları tam gaz yürütülüyordu.”
Her ne kadar Filistinliler tapularını para karşılığı
satarak Yahudi yerleşimine ülke topraklarını açmış olsalar da, haklı olarak,
dedelerinin suçu torunlarına çektirilemez propagandası üzerinden yol
alınıyordu! Ama Filistinli yönetici torunlar, tıpkı dedelerinin Osmanlıyı
işgalci gördüğü gibi Mahmut Abbas ve
avanesi de Türkiye Cumhuriyetini, Türkleri, Türk Ordusunu işgalci görebiliyor
ve dış ilişkilerde kim bize karşı ise onların yanında saf
tutabiliyorlardı!
Öte yandan sosyal medyada yüzbinlerce, belki de
milyon düzeyinde takipçileri olan Tuğçe
Kazaz, Tuğrul Selmanoğlu, Abdurrahman Uzun gibi fenomenler attığı
twitler, çektiği videolar, yaptığı açıklamalarla türedi dindar nesle gaz
vererek kendileri Maseratilere biniyor, kuru ekmeğe muhtaç gençlerin ayaklarını
yerden kesiyorlardı...
Sorunun siyasi olduğunu kabul etmek, çözümün de
siyasi olacağını gerektirirdi oysa. O kadar masum insanın sebepsiz yere
ölmesinin önüne geçilebilirdi hem de! Ama o zaman gerek İsrail, gerek Filistin,
gerekse Müslüman coğrafyanın ülkeleri halklarını uyutarak kendi ticari hacimlerini
ve şahsi çıkarlarını arttıramazdı. Ülkeler ekonomik, stratejik, turistik,
sosyal ve politik kararlar çerçevesinde barışa hizmet edecek adımlar atmaya bir
türlü yanaşmıyorlardı!
Örneğin 2011-2020 yılları arasında Türkiye
Cumhuriyeti olarak biz, İsraille ticaretimizi sürekli arttırmışız. Ve
ithalatımız fazla olduğu için her dönemde dış ticaret açığımız giderek
artmıştır.
(TUİK verisi grafiği inceleyebilirsiniz.)
Sosyal Medyadan klavye mücahitliği yaparak İsraille
savaş ettiğini sanan yiğitler, internet ağımızın server (sörvır) larının Tel
Aviv’de olduğunu biliyorlar mı acaba?
Hafif bir rüzgar estiğinde veya yağmur yağdığında
dahi internet erişiminde sorunlar yaşayan halkımız, İsrailin Iron Dome (demir kubbe hava savunma
sistemi) ile bölgenin en güçlü donanımına sahip bir ülke olduğunu biliyor mu
acaba?
Kendilerince sakıncalı buldukları ünlülerin twitter ve
instagram paylaşımlarını bile anında sildiklerinin farkındalar mı acaba?
Yok canım iç kamuoyuna ver gazı; tohumları,
Coca-cola ve Fantaları döktür; al sana on numara protesto! Ya da İsrail
mallarına boykot(!) uygula bakalım başarabilirsen!
Dünya ekonomisini ellerinde tutan Yahudi
sermayesinin patronları da sana göbek deliğinden gülsün! Tam bir rezillik ve
pespayelik değil de ne Allah aşkına yaptıklarımız!
Sen ülke olarak, 100 yıl, hatta 200 yıl geridesin
adamlardan! Aklı ve bilimi bir tarafa bırakıp Araplaşmayı da din zannettikten
sonra zan ve nakle dayanan bir eğitim modeliyle resmi, gayri resmi merkezlerde
kendilerine paye çıkarmış ulu ve evliya zatlar türeterek geriye gittiğini fark
edemiyorsun bile! O gerçeği görüp, kabullenip bir an önce çözüme baş vurmadığın
müddetçe, Cumhuriyeti kuranlara “iki
ayyaş” deyip aşağılayanlara alkış tutmayı bir tarafa bırakıp, bizi bu orta
doğu bataklığından çekip çıkarmakla ne büyük bir hizmet ettiklerini anlamadıkça,
bitmiş bir imparatorluktan ulus devlet anlayışı ile güçlü ve alt yapısı sağlam
bir devlet kurmuş olduklarını kabullenmedikçe, daha çoook kılıç kalkan ekibi ve
okçuluk vakfı üyelerince o bataklığa genç nesillerimizin gerisin geriye çekilmesine
imkan sağlıyor ve makasın gittikçe açılmasına zemin hazırlıyorsun demektir…
Hemen bugünden yarına düzelecek sorunlar değil ama
acilen başlanması gereken sorunlar bu yaşadıklarımız. Ya aklımızı başımıza
devşireceğiz ya da bu pespayelikten kurtulamayacağız.
O zaman konjonktür gereği, Çin ve Rusya ile ekonomik
ilişkilerimizi zora sokmamak adına Uygur ve Kırım Türklerine sahip
çık(a)mıyor(!) olsak da; Asrın lideri ve Ümmetin sahibi Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, Filistin’den Türkiye’ye yol, köprü, tünel,
viyadük yaparak bol şeritli yollar yapıp ümmet kardeşlerimizi ülkemize getirip
o masum ve mazlum insanların ölmelerine de bir son verelim bari! Nasıl olsa o
işi iyi yapıyoruz…
Hayati Yaman
Hocam yine yeniden bir gece bombardımanı ile karşımıza çıktınız. Elinize, emeğinize sağlık. Bu sefer üzerimize gelen bombalar göğe güneş doğmuşcasına aydınlattı. Her cümlesi anlam ve anlatma güdüsüyle bezenmiş muazzam bir komposizyon olmuş. Her zaman diriltmeye, aydınlatmaya, çarpıklıkları gidermeye devam...
YanıtlaSilRica ederim Enescim. Mescid-i Aksa ve ilk kıble yalanına da değineceğim inşallah...
Sil