KIZIMLA SÖYLEŞİ


Öğrenme için soru sormanın, sorulan soruya cevap arayıp bularak öğrenmenin öneminden daha önce bahsetmiştim. Ben, kendi çocuklarıma dahi din anlatmıyorum. Sadece sordukları soruları cevaplıyorum. Bu cevaplama eylemimi Kur’an’dan deliller getirerek, bilimsel veriler ışığında ve aklı kullanma ilkeleri ile yapıyorum. 

İşte böylesi bir an! Kızımın sorusunu cevaplama söyleşimiz. 

-Baba Bakara-223. Ayette “Kadınların tarlaya benzetilmesi, erkeklere tarlanızı istediğiniz gibi sürün!” şeklinde ifadeler kullanılması kadınları aşağılamıyor mu, açıklar mısın?

Ayeti okudum ve biraz düşündüm. Sonra ayetin önünü ve arkasını da okudum. Ardından kızıma ben görüşlerimi yazarak cevaplayayım ve bloğa yükleyeyim. Sen oradan oku emi kızım diye tembih ettim…

-Öncelikle sadece o ayetteki metni okuyup, kalırsak şüphesiz senin düşündüğün gibi çıkarım elde edebileceğimizi belirtmem lazım, kızım. Bunda ise iki önemli etken var.

Birincisi bazı ayetler tek başına okununca ne dediği tam olarak anlaşılamaz. O nedenle bu ayetin iyi anlaşılabilmesi için mutlaka 222. Ayeti de okumak gerekir. Ayrıca Rum-21 ve A’raf-189. Ayetleri de okumak, konuyu tam anlamıyla kavramamıza ışık tutacaktır.

İkincisi İslam literatürüne Ataerkil bir alim dili hakim. Alimler hep erkek olduğu için, Allah’ın anlatım dili de erkek egemenmiş gibi sunuluyor maalesef! Çevirilerin çoğu, kes kopyala yapıştır tekniği ile geçmişin tekrarı gibi yapılıyor. O nedenle tek bir mealle yetinmemeli, hatta bizzat kendimiz kafa yorarak ne denildiğini anlama yolunu tercih etmeliyiz. Bazı konularda, ki özellikle kadın konusu başı çekiyor, Arap örfü ile İslam birbirine karıştırılıyor. Yaşanan sosyokültürel ortamın etkisinde kalan insan, toplumların kadına bakışından, zihin algısını şekillendirince doğal olarak kadını öteleyen, böyle bir çıkarım elde edebiliyor.

(Konu ile ilgili bloğumuzdan KADIN ve ERKEK başlıklı iki sunuma göz atmanı isterim.)

Şimdi gelelim açıklamama. 

O ayet “Kadınlarınız sizin ürün veren tarlanızdır. Onlara dilediğiniz zaman, dilediğiniz şekliyle ve dilediğiniz serbestlikte ama döl yolundan olmak koşulu ile ve regl dönemi olmamak koşulu ile yaklaşın!” şeklinde 222. Ayetle birleştirilerek anlam bütünlüğüne kavuşturulmalıdır.
223. Ayet, bir sebep üzere inmiş olan ayetlerden biridir. İlk muhatapların eşleriyle cinsel birleşme eyleminde bir takım yanlış tutumlar içinde oldukları üzerine inmiş bir ayettir. Doğal olarak kıyamete kadar bu sorun devam edecek bir sorun idi ki, Rabbimiz o hususu açıklığa kavuşturmuş oldu! Hatta rivayet olunur ki en sonunda Hz. Ömer bizzat Peygamber Efendimize sorarak cevap ister. “Anal birleşme fıtri/doğal değil anladık ama arkadan döl yoluyla/vajinal birleşme de mi yasak? O zaman çocuk şaşı mı oluyormuş?” Şeklinde sorular sorması üzerine inmiş bir ayettir.

Anal yoldan birleşmenin yanlışlığı Rabbimizce, “Tohumun her ekilen yerde ürün vermeyeceği, ancak toprakla buluşturulunca ürün vereceği!” beyanı gibi her dönemde ve herkesçe anlaşılabilecek sadelikte, sözün hakkını tam anlamıyla veren ve utanıp sıkılmaya meydan vermeyen bir anlatımla, harika bir teşbihle açıklanmıştır. Bu kadar mahrem bir konuya sessiz kalınmamış, kadın-erkek birlikteliğiyle dile geldiğinde bizim dahi utanarak söz ettiğimiz veya okuduğumuz bu hususları hiç utanmaya vesile bırakmayacak şekilde açıklamıştır (Nahl-89). Ayrıca “Tarlanıza dilediğiniz gibi yaklaşın…” ifadesiyle yeter ki tohum ürün vereceği yere ekilsin, vajinal yolla cinsel birleşme olsun! Şekil ve pozisyonun yasak oluşturacak bir durumu yoktur, şeklinde cinsel birliktelikte eşlere serbestiyet tanınmıştır.

Eğer kadın için “tarla veya toprak” şeklinde bir beyanda aşağılanma algılıyorsan, buna da açıklık getireyim kızım! Aslında Yüce Rabbimiz her insanın hoşlanacağı, hatta kadının daha da fazla hoşlanacağı bir dille, popülist bir yaklaşımla iltifat kabul edilen şu ifadeyi de kullanabilirdi! “Kadınlar sizin çiçeklerinizdir, onları dilediğiniz gibi koklayın ama soldurmayın!” Fakat bu defa tarlaya buğday ekilip de arpa biçildiği, nohut ekilip de mercimek biçildiği hiç görülmediği için erkek çocuğu olmuyor diye kadın boşayan veya üzerine kuma getirilen kadınların ahı ve hakkı yerde kalacaktı. Adil olan Allah, sözün en güzelini söyler, örneğin en iyisini verir ve sözün hakkını teslim ederek onun gücünü ortaya koyar. Ve ancak bu teşbihle olayın bu kadar güzel anlatılabileceğini bize gösterir! Şöyle ki: Toprak anadır. Kadın da toprağa benzetilmiştir. Hepimiz topraktanız ve hepimizin bir anası var, Hz Adem de dahil!

(Yine konu ile ilgili KABURGA, İPONE ve ENSEST konu başlıklı üç sunumu blogtan okumanı rica edeceğim!)

“Toprak” yerine “tarla” denilmesindeki hikmet de, nikahlı birlikteliklerle ürün elde etmenin önemini vurgulamak olmalıdır. Yoksa verimli her toprak ürün verir. Ama tapulu, sınırlı ve sahibi belli olan toprak statüsü ile “tarla” teşbihi yapılmıştır. Yoksa nikahsız birlikteliklerle doğan çocuklar saf, tertemiz ve natürel ürünlerdir muhakkak. Toplumların onlara arızalı/yamuk bakışına da Kur’an müsaade etmez. Ama onlara sebebiyet verenlerin de hesaba çekileceği, Rabbimizin huzuruna vardırılacağımız, hatalarımızdan bağışlanma dilememiz ve affedileceğimiz öğütleri de, her iki ayette devam cümlecikler olarak vurgulanmakta, bizlere müjdelenmektedir…

Yine bu benzetmeyle ancak ve ancak kadının hakkı en doğru ve en adaletli bir şekilde teslim edilmiş oluyor! Çünkü hem kadının içine alan doğal bir biyolojiye sahip olması yani rahmin kadına ait olması, hem döllenme ve embriyonal gelişimin kadının içinde gerçekleşiyor olması, hem de zigota yumurtadan her şeyin katılıyor olması ve spermin çekirdeğini yumurtanın içine alıyor olması gibi pek çok bilimsel kanıtla tohumu sarıp sarmalayan, onu koruyup kollayan ve ürün verme kıvamına getirip harika çeşitlilik ve güzellikte ürünler meydana getiren toprağa vurgu yapılmıştır. Tohumu eken erkek olmasına rağmen ürünü yeşertip rengarenk bir dünya meydana getiren ise kadındır. 

İşte bu açıklamalarımla, hakkın adil bir şekilde kadına ve erkeğe teslim edildiğini sayabilirim. Toprak-tohum ilişkisi, kadın-erkek ilişkisi, Yumurta-sperm ilişkisi, tarla-ürün ilişkisi, ürüne tohumun ve toprağın etki oranı, zigota ve embriyoya baba ile annenin katkı oranı, insana ve insanlığa kadının ve erkeğin etki ve katkı oranı geçmişte, günümüzde ve gelecekte bilimsel kanıtlarla harika bir şekilde anlatılmış olup, yeni bulgularla kıyamete kadar bir yıldız gibi parlayacaktır. Çünkü  şüphesiz O, sözün en güzelini söyler (Zümer-23).

Sen yine sor emi kızım! Benim de zihin algım sayende yeşeriyor yavrucuğum…


Hayati YAMAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar