DOMUZ MÜSLÜMANI SEVER Mİ?



Başlığı okuduğunuzda, eminim “Ne alaka?” dediniz! “Bizim hiç sevmediğimiz, iğrenç bir yaratık olarak telakki ettiğimiz Domuz bizi niye sevsin ki?” diye eklediğinizi de duyar gibiyim!

Diğer bütün memeli hayvanlarda olduğu gibi domuzların da sevgi, öfke, sadakat, acıma, merhamet, yavru bakımı vs duygularının olduğunu biliyor olmalısınız. Hem hormonal hem de yönetsel olarak o duyguları yaşatan işlevsel bir -alt beyni- ve -endokrin sistemi- olduğunu biliyorsunuz değil mi? Kaçarı yok, artık bundan sonra biliyorsunuz!..

Şimdi başlıktaki mesaja gelelim o halde:

İnancımız gereği domuz, yenilmesi haram olan nesneler içinde yer alır. Hatta yanında kan, leş ve Allah dışında ve/veya Allah'la birlikte başka varlıklar anılarak kesilen/kurban edilen her hayvan da…

Haydi küçük bir empati yaparak, domuz adına düşünelim isterseniz! Kendisinin yenilmesi yasaklanmış insan toplulukları arasında yaşayan bir domuza bizim eller, Cennet olmalı değil miydi? Kendisini emin ve en güvenilir bir beldede yaşıyor bulmalı değil miydi domuz? Daha da ötesi, Hindistan’da gerdan kırıtan ineklere bizim beldeden selam göndermeli ve nazire yapmalı değil miydi?

George Orwell’ın Hayvan Çiftliği’ndeki domuzlara mikrofon tutsak bizi sevdiklerini, bizim illerde yaşamak için can attıklarını söylerler mi acaba? Oysa domuz da bu ekolojik sistem içerisinde görevlerini hiç aksatmadan yapan masum bir hayvan. Ezelden ve yaratılışından iğrenç, çirkin ya da dünyanın zebanisi bir yaratık değil ki! Allah aşkına aslanlara taciz saldırıları yapan, çitaların avını elinden çalan, antilopları böğürterek canlı canlı karnını deşip yiyen -sırtlanlar- domuzlardan çok mu sevimli?

O halde yasak hayvan için domuz neden sembol seçilmiş? Yasak elmadan dolayı elmaya neden düşman değiliz? Hatta diğer yasaklar olan kan, leş ve Allah’ın yanına yöresine türetilen putlar adına kurban edilen hayvanlar, yasak olarak niye seçilmiş? Şimdi de bunlara kafa yoralım mı ne dersiniz?

Domuz, -eşini kıskanmayan tek hayvan- olduğu için Müslümana yasaktır. Hıristiyanlar domuz eti yedikleri için eşlerini kıskanmazlar. Sizler de onlara benzemeyin, diye bizlere yasak kılındığı görüşleri çok anlamsız ve sığ argümanlardır. İleri sürülen bu absürt ve bilimsel olmayan gerekçelere istinaden yasaklanmış bir hayvan değildir domuz! 

Domuz, sınırsızlığı temsil ettiği için sembol olarak seçilmiş yasak bir hayvandır. Yemesi, içmesi, gelişmesi, cinselliği, üremesi diğer hayvanlara göre sınırsızlık fizyolojisi kapsamında olan bir hayvandır. O nedenle Müslümana sınırlar içerisinde ve kontrollü yaşama idealini öğretmek amacıyla yasak kılınmıştır. Sınırsız hürriyet özgürlük değildir, başkalarının özgürlüğüne kısıtlama veya taciz etmemek evrensel ilkesini yaşamına düstur edinmesi için seçilmiş bir semboldür domuz! Domuza düşman olmanın bir alemi yok! Domuz eti yemekten alabildiğine kaçınıp, her haltı yemenin ise Allah indinde hiçbir kıymeti harbiyesi yok.

Kan çok mu gereksiz, çok mu iğrenç, çok mu kötü? İçimizde, damarlarımızda bize can veren hayat iksiri yerine zehir mi dolaştırıyoruz ki, kan da yasak?

Elbette ki kan çok mühim fonksiyonlar icra eden olmazsa olmaz sıvımızdır. İliklerimizden çekilmemesi gereken, damar içinde donmaması ve pıhtılaşmaması gereken ve sürekli hareket halinde devir daim etmesi gereken can suyumuz… Onun yasaklığına gerekçe olarak hastalık taşıması gösterilmektedir. Oysa o da çok anlamsız ve yersiz, yetersiz izahtır. Çünkü doğru olsaydı, o zaman kan nakillerinin de yapılmaması gerekirdi. Ayrıca kan bir dokudur, dokuyu bırakalım günümüzde organ nakilleri bile yapılabilmektedir. 

Kan, kan bağının ardına düşme! Kan bağın, akraban, biyolojik en yakınların olsa dahi haksızlık karşısında onlarla olma. Şahitlik onların aleyhine tecelli edecek sonuçlar doğuracak olsa bile doğru şahitlikten vaz geçme. Irkçılık yapma ve soyunla öğünme. Asil bir soydan gediğini, soyunun peygamberlere veya güya seçilmiş ulu zatlara dayandığı iddiası üzerinden bir hayat sürme. İnsana sadece kendisinin yapıp ettiğinin karşılığı vardır. Herkes Hakkın divanında eşittir. Öğretisini Müslümanlara ilke edindirmek için kan yasaklanmıştır…

Leş, kokuşmadığı müddetçe oldukça sağlıklı bir görüntüye de sahiptir. Fakat ona rağmen yasaklanmıştır. Zaten kokuşma başladıktan sonra velev ki kanı akıtılarak boğazlanıp kesilmiş hayvan eti olsa dahi o da yenilmez! O zaman zorunlu hallerde yenilmesi önerilmiş de olan leş, neden yasaklanmış olmalı? 

Yaşarken ölmüş ve hayat süren leş olmaktan kaçınmak, daima uyanık olmak, sıradan bir canlı ile ruh üflenmiş insan arasındaki farkı kavramış olmak, hayatta iken uykuda olup ölümle uyanmış olmamak gerçeğini Müslümana öğretmek için seçilmiş, sembol bir yasak olmalıdır…

Allah’tan başka mabutlar adına, Allah’la birlikte hatırlı olduğuna inanılan nesneler aracılığıyla sunaklarda kesilen, Allah’ın yanına yöresine severek yerleştirilen kutsallar ve yeryüzü tanrıları adına veya onlar huzurunda kesilen hayvanların etleri de yenilmez. Onların kesilmesi normal, kan akıtılarak ve kurban edilerek kesilen hayvanlar olmasına rağmen yasaklanmasındaki gerekçe ne olmalıdır?

Elbette ki, Şirk! Dünyanın en büyük ve en önemli inanç hastalığı! Dünyanın en eski ideolojisi! Dünyanın en kalabalık inanç ailesine sahip dini. Ve bütün peygamberlerin mücadele ettiği, yıkmakla görevlendirildiği bir yeryüzü inanç düzeni! 

İnanacaksanız adam gibi inanın, bütün tanrıları süpürüp atın. Sadece ve sadece Allah’ı tanrı edinin. Aksi halde "Şirk ile inandığınız kurumsal düzeneğin ardına kapılıp gidersiniz ve sıfır çarpanı ile bütün hayırlı ve anlamlı iyiliklerinizi de siler süpürürsünüz." öğretisini Müslümana kazandırmak ve onun tevhid inancıyla yoğrulmasını sağlamak için seçilmiş harika bir simgedir…

Kim parmağa bakar, kim parmağın gösterdiğine bakar? Onu bilmiyorum fakat parmakla birlikte gösterdiği ufka da bakmanızı istiyorum!

İnsanın bile sevmekte, imrenmekte, rol model almakta zorlandığı Müslümanı domuzun sevmesini beklemek çok mu ütopik bilmiyorum ama ben sevsin istiyorum!


Hayati YAMAN

Yorumlar

  1. 😊Teşekkür ederiz Hocam. Yine şaşırarak aydınlandık. Sebebini dayanağını bilmediğimiz ne çok şey var hayatımızın içinde. Sorgulamamaya, merak etmemeye ne kadar alışmışız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sana/sizlere çok teşekkür ederim Minecim. Bu Pazar AhbapTokat ile birlikte George Orwell'in "Hayvan Çiftliği" romanının kritiğini yapacağız. Yıllar önce okumuştum ama tekrardan okuyup notlar çıkarınca meseleye bir de bu gözle bakalım istedim...

      Sil
  2. Ellerine emeğine sağlık hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim kardeşim. Kıymet bilmek, anlama gayretimize katılmak da sizlere çok yakışıyor...

      Sil
  3. İnanacaksanız adam gibi inanın, bütün tanrıları süpürüp atın. Sadece ve sadece Allah’ı tanrı edinin. Aksi halde "Şirk ile inandığınız kurumsal düzeneğin ardına kapılıp gidersiniz ve sıfır çarpanı ile bütün hayırlı ve anlamlı iyiliklerinizi de siler süpürürsünüz."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şükürler olsun ki gönülden gönüle yol bulduklarımız, anlarınızı anlamlandıranlarımız var...

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar