KABURGA



KADIN başlıklı sunumumda: “Kadına bakışımızdaki çarpıklığın; kadının eğri kaburga kemiğinden yaratılmış olması safsatası ve Yasak elmayı yerken Şeytanın Havva’yı; Havva’nın da Adem’i kandırması yalanından geldiğini… Oysa bunların, asla Kur’an dan destek alamayacağını beyan etmiştim.”
Bu tarz söylemleri daima ispatlayarak yol aldığımızı, yolculuğumuzun masal ve hikayelerle uyutmaktan ibaret olmadığını yeniden dile getirmek isterim. Bu gün birinci iddianın doğru olmadığını, daha sonraki sunumda da ikinci iddianın yanlışlığını açıklayacağım.

Öncelikle “Kadın, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmıştır.” Tezi ve kabulü, tahrif edilmiş Tevrat ve oradan alınma bilgilerle, yine tahrif edilmiş İncil’e dayanmaktadır. Vahyin özünde olmayan ve İsrailiyat denilen, İslam’a sonradan sokulmuş bilgilerle maalesef geleneksel din sunumları ve kültürel din algısı ile sanki Yüce Kitabımızın bu konudaki bakışı da öyle, gibi kabullendirilmektedir.

İlk insan Adem, topraktan yaratıldı. Onun kaburga kemiğinden de Havva yaratıldı. Sonra onların her batında biri kız, diğeri erkek -ikiz çocukları- oldu. Onlar çaprazlama kardeş evlilikleri yaparak, insanlık türetildi(!). Bunlar da koskocaman birer yalan ki, hem de yenilir yutulur cinsten değil…  O konuları da ayrı bir başlık altında inceleriz inşallah.

Eğer bu kaburga kemiği tezi doğru ise, cevaplanmak üzere şu soruları soralım:

-Erkeğin vücut hücrelerinin kromozom haritası 44+XY, kadının vücut hücrelerinin kromozom haritası ise 44+XX’tir.
Bu dönüşüm nasıl oldu? Bu mümkün müdür? Hangi tür bir bölünme veya üreme ile vuku bulmuştur?

+Bu sorulara, -evet- olabilir cevabını verecek ve onları ispatlayacak birisi kesinlikle çıkamayacaktır. Ayrıca bunları cevaplayamayacak zümre soru sormaktan ve soru sordurmaktan pek hoşlanmaz da… Sadece Allah dilerse yapar, dilediği gibi yaratır. Mucize eseri olarak Allah öyle yaratmıştır. Din ayrı, bilim ayrı. Din inanç işidir. İnanmak ve kabullenmek zorundasın. İnanmazsan küfre düşersin. Tarzında cevaplar olacaktır…

Oysa Allah, illizyonist bir Tanrı değil. Kendisinin nasıl bir Tanrı olduğunu yine Kitabında bizlere tanıtıyor. Kendisinin dosdoğru bir yol üzere olduğunu yani sırat-ı müstakim üzere olduğunu (Hud-56) beyan ediyor. İlkeler manzumesi ile hareket ettiğini bildiriyor. Onun sünnetullah denilen yasalarında sapma olmadığını(Fatır-43) söylüyor. Üstelik bizim de sırat-ı müstakim üzere olmamızı istiyor. Ve biz de, o dosdoğru yol üzere olmayı talep ediyoruz.(Fatiha-6)

Peki o kabullerle mi dosdoğru yol üzere olacağız? Yoksa bilimsel gerçeklerle mi? Yönümüzü ve yolumuzu doğru çizelim. Son derece girift ve karma karışık olmuş yollarımızı yeniden dosdoğru yola çıkararak Monera’dan yolculuğumuza devam edelim.

Yine Yüce rabbimiz bizden dogmatik bir inanç istemiyor. Delille yaşamak ve delille ölmek gerektiğini vurguluyor. İnancımızın veya inançsızlığımızın da delille olmasını istiyor.(Enfal-42) Yani körü körüne kabulle bu işler olmuyor. Bilim ve akıl rehberliğinde deliller getirerek oluyor. Kur’an, dolayısıyla Yüce Rabbimiz bizden bunu istiyor.

-Bilindiği gibi fenotipik olarak 4 çeşit kan grubu var. Bunların çocuklarda ortaya çıkması için ebeveynlerin AO ve BO olması gerekir. Adem AO ise ondan olma Havva’nın BO, Adem BO ise ondan olma Havva’nın AO olması gerekir. Bu durumda Adem kendisinde tam zıt bir kan grubu taşıyor olmalıdır. 

Bu mümkün müdür? Bir kişide aynı kan grubunun hem antijeni, hem de antikoru bulunabilir mi? Şayet bulunursa, o zaman neden zıt gruplar arasında kan nakli yapılamıyor?

+Bu sorulara da, -evet- olabilir diye kimse cevap veremeyecektir. Çünkü olmaz, olamaz. Zıt gruplar bir kişiye verilirse veya bir kişide aynı kan grubunun antijen ve antikoru bulunursa o kişi yaşayamaz. Transfer yapıldığında da kişinin ölümüne sebebiyet verilir.

Görüldüğü gibi, böyle bir safsataya inanmaya kimse bizi zorlayamaz ve bunları bize din diye kimse çakamaz. Biz inancımızı ve yaşantımızı Kur’an a  arz ederiz. Ahmet’in Mehmet’in ne dediğine bakmayız.

O halde nasıl oldu? Bir kere ilk insan, tek insan diye akıl ve hafızamızı zorlamanın bir gereği yoktur. Zaten öyle bir şey olsa ilk önce kadın yaratılmalıdır. Çünkü erkek veya kadın her insanın bir anne rahminde embriyonik gelişime ihtiyacı vardır. Yani bir Adem yaratmaya muktedir olan Allah ikinci bir Adem yaratmaktan aciz midir? O nedenle pek çok insan yaratmış(Araf-189, Nisa-1) ve pek çok insan içinden Adem’i Peygamber olarak seçmiştir.  (Ali İmran-33) Seçim, tek bir tercih içinden yapılmaz. Pek çok tercih içinden yapılır. Yani erkek ve dişi olarak pek çok insan yaratılmış erkek nereden yaratılmışsa kadın da oradan yaratılmıştır.

O halde ilk insan ya da insanlığın atası kavramı, Dini ve bilimsel gerçeklik temeline oturmamaktadır. Adem sembolik atamızdır. Canlılar ortak atadan evrimleşerek,(Zümer-6) birbirine bağlı ve muhtaç bir akrabalık ilişkisi ile çoğalmıştır. Ademin topraktan yaratılmış olduğunu ifade eden ayetler, kimyasal evrimleşme sürecindeki elementer yaratılışı anlatmaktadır.(Mü’min-67) Kızgın toprağa atıf ise dünyamızın güneşten kopuş ve soğumaya başladığı süreçleri ifade etmektedir.(Taha-55) Çünkü her yıldız veya gezegen soğuyup ışığını kaybettikten sonra yer altı ve yer üstü zenginliklerine kavuşmaktadır. Sudan yaratılışımızı (Mü’minun-12) ifade eden ayetler ise hem canlılığın suda başladığını, hem döllenmenin suda veya sulu ortamda olduğunu, hem de spermlerin seminal sıvı içinde canlığını ve hareketini gerçekleştirerek yaratılışın başlaması gerçeğini anlatmaktadır.(Fatır-11)

Yukarıda verdiğim yaratılış ayetlerindeki tek bir can olarak geçen ifadeler, zigota karşılık geldiği gibi daha öteye götürülürse prokaryot ilk hücreye karşılık da gelebilir(İnsan-1). 

Bunların bilimsel izahları vardır. Yani orijinal metinde geçen “nefsi vahide” nefes alan tek bir hücre demektir. Yine o ayetlerde sizi şeklinde çoğul ifadeler geçer. Tek bir insandan söz edilmez. Sizi kapsamının içine Adem ve Havva da girer. O ayetlerde Adem ve Havva’yı hariç tutacak hiçbir ibare yoktur. Ayetlerde geçen, Eşini ondan veya ondan da eşini gibi ifadeler her ikisinin de aynı kaynaktan yaratıldığını gösterir.

Selam olsun Adem ile Havva’ya. Selam olsun Vahyin izini süren yiğitlere. Selam olsun Monera’dan yolculuktaki yol arkadaşlarıma…

Hayati YAMAN

Yorumlar

  1. Karataştan damla damla akan su berraklığında ve temizliğinde; bilimi, akılı ve vahyi esas alarak kaleme alınmış bir yazı.
    Bilim haysiyeti ve mümin vicdanı denilen deruni psikolojik bilinç ne yazık ki pek nadir kişide var.
    Bu bilinç sahiplerinin eserlerini okuyabilir olduğumuz için kendimizi şanslı hissetmemiz gerekir.

    İbrahim ÖZMEN - Ankara

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfirullah abi. Tarafımızdan da sizden çok istifadeler oluyor. Bunu bütün içtenliğimle söylüyorum. Ortada bir şans varsa eğer, moneradan yolculukta yol arkadaşı olmaktan dolayı, o şans bize vurmuş abi.

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar