iPHONE / YASAK ELMA



Cep telefonu markası iPhone’nin ve üretici firması Apple’nin logosunu biliyorsunuz değil mi?
-Isırık elma!- İşte o logodaki elma da, Adem ile Havva’nın yediği yasak elmanın sembolüdür.

Gelelim KADIN sunumumdaki ikinci iddia olan, Yasak elma yenmesindeki yalana!
Bir kere öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Kur’an da geçen ve Adem ile Havva’nın ikisinin birlikte kovulduğu veya ayaklarının şeytan vasıtasıyla kaydırıldığı(Bakara-36) Cennet, bize ödül yeri olarak vaat edilen Ahiret yurdundaki Cennet değil. O da İsrailiyat kaynaklıdır, Kur’an dan referans almaz.

Cennet, cin, can, cenin, mecnun aynı kökten türeyen kelimelerdir. Bahsi geçen Konudaki yaratılış yeri Ahiret yurdumuzdaki Cennet değil; görünmeyen, altını göstermeyen ağaçlarla bezenmiş bahçe demektir. Konu ile ilgili Prof Dr. Mehmet OKUYAN’ın -Kur’an Sözlüğü- eserinin 213 ile216. Sayfalarına bakabilirsiniz. Biz insanlar da, diğer canlılar gibi bu dünyada yaratıldık. Bu dünyada öleceğiz ve yine bu dünyada dirileceğiz.(Araf-25) Ayetlerde geçen İnin oradan aşağı ifadesi ile Vaat edilen Cennetten Dünyaya indirildiğimiz şeklinde mealler ve Tefsirler yapılmaktadır. Oysa onlar da Tevrat ve İncil’den esinlenerek yapılan açıklamalardır. “Dünyanın dört bir yanından alınan toprak numuneleri ile Cennette hamuru karılan Adem, yine Cennette yaratılmıştır. Şeytan da onun ağzından girip, anüsünden çıkmıştır. Ben bunu kandırabilirim demiştir. Dolayısıyla onu kandırıp Cennetten kovulmamıza, çile ve zahmet hayatının tavan yaptığı dünyaya dönmemize neden olmuştur.” şeklinde kabuller üzerinden açıklamalar geliştirilir.

Muharref Tevrat ve İncil öğretileri gereği Hıristiyan ve Yahudiler öyle inandıkları için yeni doğmuş çocuklarını suçlu ve günahkar doğmuş kabul ederler. Hatta Hıristiyanların yeni doğanları vaftiz ile temizleme, günahlarından arındırma ritüeli, o inanışın gereğidir. Oysa bizim inanışımıza göre, doğan her çocuk tertemiz bir fıtrat üzere doğar. Bu konuda geleneksel din ile vahyin öğrettiği din örtüşür.  Daha sonra günahkar veya salih bir kul olma iradesiyle yaşar. Fıtratı ise aile, çevre ve diğer unsurlar aracılığı ile ya bozulmadan devam eder ya da aynı unsurların etkisiyle İslam soslu atalar dinine mensup bir kul olarak devam eder gider.

Ayrıca eğer Adem’in yaratıldığı cennet; Dünyadan bir bahçe olan cennet değil de, bize ödül olarak vaat edilen Ahiret yurdunun Cenneti ise, o zaman şu soruları sormak ve onlara cevap aramak gerekmektedir:  
-Cennette Şeytanın ne işi var? Şeytan oraya girebilir mi?
-Ahiret yurdu imtihan yeri midir ki, Adem orada belli yasaklara maruz kalıyor?
-Ahiret yurdu ebedi değil mi ki. Şeytan orada Adem’i ölümsüzlük vaadi ile kandırıyor?
-Ahiret yurdundaki cennette her istediğimiz şeye sahip olamayacak mıyız ki, şeytan orada Adem’e ebedi saltanat vaat ediyor?
-Cennette her şeyden, istediğimiz kadar yiyecek içecek yok mu? Onlardan hiçbir yasağa maruz kalmadan dilediğimiz şekilde yararlanmayacak mıyız ki, kısıtlamalar var?

Eğer bu sorulara lehte veya -evet- cevabı verirsek, o zaman Cennet tasavvurumuz ve ahiret inancımız tepeden tırnağa yanlış olur ve Kur’an a aykırı bir şekilde yeniden şekillendirilmesi gerekir. Oysa bu sorulara aleyhte veya -hayır- cevabı vererek Ademin yaratıldığı cennetin bu dünyada bir bahçe olduğu ve cennet kelimesinin bahçe anlamıyla Kur’an da kullanıldığını beyan etmek daha doğru bir yaklaşım olmalıdır. Örneğin şu ayetlere bir göz atın lütfen! Furkan-8, İsra-91, Kehf-35, 39, 40 Necm-15

Gelelim ana konumuz olan yasak elmanın yenilmesi olayına. Geleneksel din sunumlarında Adem yasak elmayı yemiyordu. Ne zaman ki Havva yaratıldı, onun etkisi ve cazibesi ile gaflete daha düşkün hale geldi. Oyun oynaşa daldı. Havva’ya takıldı, saçlarını sevdi, okşadı. Bu durumu gören ve bir türlü kendisini kandırmayı başaramamış olan Şeytan da Adem’i Havva aracılığı ile kandırabileceğini anladı. Ve öyle de oldu! Şeytan önce Havva’yı kandırdı, Havva elmayı yedi. Vücudu çıplaklaştı. Havva vasıtasıyla da Adem’i kandırdı ve Adem de elmadan yedi. O da çıplaklaştı. Sonra birden utanma duyguları belirdi ve ağaç yaprakları ile genital bölgelerini örtmeye başladılar. Ama Allah yasaklarına uymadığı için onları cennetten kovdu be bu dünyaya indirdi(!)
Peki bu konuda Kur’an ne diyor?

Yasak elmayı Adem ve Havva’nın birlikte yediklerini, anlatıyor.(Taha-121) İkisi birlikte yeyip, birlikte asi oluyorlar ve şeytan ile birbirlerine düşman olarak (Bakara-36) birlikte kovuluyorlar. Yaratıldıkları bahçede, her türlü nimetten dilediğince yemesi ve yararlanması ancak yasak elma ağacına yaklaşmamaları hususunda Allah tarafından uyarılmış olmalarına rağmen yasağa uymadılar.(Bakara-35 ve 36) Şeytan onlara sadece fısıltı şeklinde telkinler, vesvese ve yalan vaatlerle; sağdan, soldan, önden, arkadan yaklaştı.(Araf-17) Onlara ölümsüzlük ve ebedi hayat, yok olmayan bir saltanat vaat etti. (Taha-120) Onlar ise onun teklifine balıklama daldılar ve zalimlerden oldular. Sonra Adem ve Havva hata yaptıklarını, günah işlediklerini kabul ettiler ve Adem, Rabbinden aldığı vahiyle Allah’a yalvarıp yakarmayı öğrendi. Yaptığı hatadan pişman oldu ve bağışlanma dileğiyle bolca Allah’a yalvardı. Allah da onun ve eşinin tövbesini kabul etti.(Bakara-37)

İstiğfar edip tövbe ile istikamet belirleyen Adem’in tövbesi kabul edilince Onu seçip uyarıcı ve müjdeci olarak peygamber tayin etti. Ona doru yolu gösterdi. (Taha-122) Adem de kendisine tabi olanlara doğru yolu gösterdi. Konu ile ilgili Taha Suresi 115-123 arası ayetleri, Bakara Suresi 35-38 arası ayetleri, Araf Suresi 11-29 arası ayetleri okumanızı tavsiye ederim.

Tabi o ayetlerde geçen yasak elmanın da sembolik meyve olduğunu, yoksa elma yemenin haram olmadığını bilmek gerekir. Oradaki yasaklar dünya hayatında Yüce Rabbimizin bize çizdiği sınırlar olarak kabul edilmelidir. Allah’ın bir yapmayın yanarsınız şeklinde sınırları var. Bir de yanaşmayın yanarsınız şeklinde sınırları var. İşte Adem ve Havva yanaşmayın yanarsınız sınırlarını aştılar ve zalimlerden oldular.

Bizler de sembolik atalarımız olan Adem ve Havva gibi pek çok günahı işlemekte sınırları zorlamaktayız. Hatta sınırları aşmaktayız. Bize düşen de hatalarımızdan dönmek ve tövbe ile istikamet belirleyip, dosdoğru yol üzere Monera’dan yolculuk yapmaktır. Merhametin ana kaynağı Rahman ve Rahim olan Allahtan af dilemek, bağışlanma talep etmek en önemli görevlerimizden olmalıdır.

Hayati YAMAN

Yorumlar

  1. Teşekkür ederim hocam gayet güzel bir açıklama olmuş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Ejder kardeşim. Hep yanımızda, yanıbaşımızda hissediyoruz desteğini...

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar