CÜRCAN KATLİAMI
TÜRK KANIYLA DÖNDÜRÜLEN DEĞİRMEN!
Türklerin İslamiyeti kabulü, 751 de Çinliler ile Araplar arasında yapılan Talas Savaşı sonrasında olmuştur, diye anlatılır. Okullarda ders olarak öyle öğretilir. O savaşta Çinlilere karşı Arapların yanında yer alan Türkler savaşı Arapların kazanmasını sağlamıştır.
"Bu temas ve kaynaşık olma durumu, Türklerin İslamiyetle tanışmasına vesile olmuştur. Zaten Tek Tanrı inancına sahip olan Türkler, İslamiyeti yadırgamamış hak din olduğuna ikna olup, kolayca kabullenmiştir. İslamiyetle şereflenmişlerdir." Şeklinde tarihi bir yalan ile sunulmaktadır...
Oysa 670-740 arasında geçen 70 yıllık süreç adeta karartma operasyonuna tabi tutulmaktadır. Çünkü kılıç zoru ile İslamiyeti kabul etmiş olmak, bizlerin zoruna gidiyor olmalı ki, tarihi gerçekler gizlenmektedir. O yıllar arasında Araplar defalarca Türk yurduna saldırılar düzenlemiş. Türk boyları arasında tesis edilemeyen birlik problemi nedeniyle Emeviler döneminde Horosan, Taşkent, Semerkand, Buhara Arapların eline geçmiştir. Emevilerin en parlak dönemleri Halife Abdülmelik ve Velid dönemleridir. Halife Süleyman Abdülmelik döneminde Türk yurdunda Arap üssü olarak seçilen Horosan'a Kuteybe vali olarak atanınca katliamlar başlamıştır. Kuteybe, Ceyhun nehrini geçerek Taşkent, Buhara, Semerkand şehirlerini de ele geçirmiştir. Yaptığı katliamlarla, kendisi ile savaşmamış olmasına rağmen, Türk boylarının gözünü korkutmak için on binlerce Türkü kılıçtan geçirerek katletmiştir. Bunlardan birisi Talkan katliamıdır.
Ben size yürekleri sızlatan ve bir müslümanın nasıl böyle bir yemin ederek Allah ı şahit tuttuğu, kanla değirmen döndürme vahşetini yaşattığı gerçeği anlatacağım. Cürcan katliamı hakkında bilgiler vereceğim.
Halife Süleyman bin Abdülmelik 716 yılında aralarına ganimet bölüşmekle ilgili anlaşmazğa düştüğü ve Türkleri katletmekte yeterli görmediği Kuteybe Bin Müslime'yi görevden alıp yerine Yezid bin Muhalleb adında başka bir zalimi Horasan'a vali olarak atamıştır.
Yeni Horasan Valisi Yezid bin Muhalleb, Türk katletmekte Kuteybe'den geri kalmamak için Türklerin kanını ırmak gibi akıtıp, değirmen döndüreceğine ve bu değirmenden buğday öğütüp ekmek yapacağına yemin etmiş ve bu soykırımı gerçekleştirmek için Cürcan'ı kuşatmıştır.
Tarihe Cürcan Katliamı olarak geçen bu olayda yedi aylık kuşatma sonunda Cürcan'a girmeyi başaran Yezid bin Muhalleb, eli silah tutan herkesi kılıçtan geçirtir, şehrin bütün gençleri esir alınır, şehir yağma ve yıkıma uğratılır, geçeceği yolun 4 fersahlık (24 km) kısmındaki ağaçlar, darağacı gibi kullanılarak, esir alınan Türk gençlerini astırır. 12 bin kişiyi de yemini için ayırır.
Bu 12 bin Türk genci, Cürcan yakınındaki Erderhiz vadisine sürülür. Vadiye gelince Yezid askerlerine: "Bunlardan intikamını almak isteyen alsın!" der. Bunun üzerine 12 bin silahsız Türk gencine saldıran Arap askerleri hepsini katleder.
Erderhiz vadisi, parçalanmış insan cesetleriyle dolmuş ve bu cesetlerden akan kanlar bütün vadiyi kızıla boyamıştır.
Daha sonra vadiden akan nehrin yönü cesetlere doğru değiştirilir.
Nehir suları 12 bin cesedin kanıyla karışarak kandan bir ırmağa dönüşmüş ve olayın geçtiği yerin ilerisindeki değirmene ulaşmıştır.
Yezid bin Muhalleb, işte bu kanlı değirmenin öğüttüğü buğdayın unundan pişirttiği ekmeklerden yiyerek yeminini(!) de yerine getirir.
Tarihi kaynaklar, 716 yılında cereyan eden Cürcan katliamında öldürülen Türklerin sayısının, 40 bin kişiden fazla olduğunu yazar.
Bu vahşet, nasıl es geçilir? Bu insanlık dramı neden hafızalarda diri tutulmaz? Bu katliamları yapan, insanlıktan nasibini almamış mahlukat nasıl müslüman olur?
İbrahim Özmen
Ankara
Türklerin İslamiyeti kabulü, 751 de Çinliler ile Araplar arasında yapılan Talas Savaşı sonrasında olmuştur, diye anlatılır. Okullarda ders olarak öyle öğretilir. O savaşta Çinlilere karşı Arapların yanında yer alan Türkler savaşı Arapların kazanmasını sağlamıştır.
"Bu temas ve kaynaşık olma durumu, Türklerin İslamiyetle tanışmasına vesile olmuştur. Zaten Tek Tanrı inancına sahip olan Türkler, İslamiyeti yadırgamamış hak din olduğuna ikna olup, kolayca kabullenmiştir. İslamiyetle şereflenmişlerdir." Şeklinde tarihi bir yalan ile sunulmaktadır...
Oysa 670-740 arasında geçen 70 yıllık süreç adeta karartma operasyonuna tabi tutulmaktadır. Çünkü kılıç zoru ile İslamiyeti kabul etmiş olmak, bizlerin zoruna gidiyor olmalı ki, tarihi gerçekler gizlenmektedir. O yıllar arasında Araplar defalarca Türk yurduna saldırılar düzenlemiş. Türk boyları arasında tesis edilemeyen birlik problemi nedeniyle Emeviler döneminde Horosan, Taşkent, Semerkand, Buhara Arapların eline geçmiştir. Emevilerin en parlak dönemleri Halife Abdülmelik ve Velid dönemleridir. Halife Süleyman Abdülmelik döneminde Türk yurdunda Arap üssü olarak seçilen Horosan'a Kuteybe vali olarak atanınca katliamlar başlamıştır. Kuteybe, Ceyhun nehrini geçerek Taşkent, Buhara, Semerkand şehirlerini de ele geçirmiştir. Yaptığı katliamlarla, kendisi ile savaşmamış olmasına rağmen, Türk boylarının gözünü korkutmak için on binlerce Türkü kılıçtan geçirerek katletmiştir. Bunlardan birisi Talkan katliamıdır.
Ben size yürekleri sızlatan ve bir müslümanın nasıl böyle bir yemin ederek Allah ı şahit tuttuğu, kanla değirmen döndürme vahşetini yaşattığı gerçeği anlatacağım. Cürcan katliamı hakkında bilgiler vereceğim.
Halife Süleyman bin Abdülmelik 716 yılında aralarına ganimet bölüşmekle ilgili anlaşmazğa düştüğü ve Türkleri katletmekte yeterli görmediği Kuteybe Bin Müslime'yi görevden alıp yerine Yezid bin Muhalleb adında başka bir zalimi Horasan'a vali olarak atamıştır.
Yeni Horasan Valisi Yezid bin Muhalleb, Türk katletmekte Kuteybe'den geri kalmamak için Türklerin kanını ırmak gibi akıtıp, değirmen döndüreceğine ve bu değirmenden buğday öğütüp ekmek yapacağına yemin etmiş ve bu soykırımı gerçekleştirmek için Cürcan'ı kuşatmıştır.
Tarihe Cürcan Katliamı olarak geçen bu olayda yedi aylık kuşatma sonunda Cürcan'a girmeyi başaran Yezid bin Muhalleb, eli silah tutan herkesi kılıçtan geçirtir, şehrin bütün gençleri esir alınır, şehir yağma ve yıkıma uğratılır, geçeceği yolun 4 fersahlık (24 km) kısmındaki ağaçlar, darağacı gibi kullanılarak, esir alınan Türk gençlerini astırır. 12 bin kişiyi de yemini için ayırır.
Bu 12 bin Türk genci, Cürcan yakınındaki Erderhiz vadisine sürülür. Vadiye gelince Yezid askerlerine: "Bunlardan intikamını almak isteyen alsın!" der. Bunun üzerine 12 bin silahsız Türk gencine saldıran Arap askerleri hepsini katleder.
Erderhiz vadisi, parçalanmış insan cesetleriyle dolmuş ve bu cesetlerden akan kanlar bütün vadiyi kızıla boyamıştır.
Daha sonra vadiden akan nehrin yönü cesetlere doğru değiştirilir.
Nehir suları 12 bin cesedin kanıyla karışarak kandan bir ırmağa dönüşmüş ve olayın geçtiği yerin ilerisindeki değirmene ulaşmıştır.
Yezid bin Muhalleb, işte bu kanlı değirmenin öğüttüğü buğdayın unundan pişirttiği ekmeklerden yiyerek yeminini(!) de yerine getirir.
Tarihi kaynaklar, 716 yılında cereyan eden Cürcan katliamında öldürülen Türklerin sayısının, 40 bin kişiden fazla olduğunu yazar.
Bu vahşet, nasıl es geçilir? Bu insanlık dramı neden hafızalarda diri tutulmaz? Bu katliamları yapan, insanlıktan nasibini almamış mahlukat nasıl müslüman olur?
İbrahim Özmen
Ankara
Okuyacağız, bileceğiz ve bilginin önünde eğileceğiz. Başka bir şeyin önünde değil! Tıpkı Adem'in önünde bilgiye karşılık eğilenler gibi...
YanıtlaSilTeşekkürler İbrahim Özmen ağabey. Hakikatlerin üzeri örtülmemeli...
1. Si bu müslüman dediğiniz insanların ataları aynı zaman da hz. Osman'ı ve hz. Ali ve mübarek çocukları hz. Hasan ve hz. Hüseyini(peygamberimizin torunları) nı da katletmiştir. Emeviler hz. Aliye namazlarinda beddua ederlerdi. Evladı rasulu katleden muaviye'nin oğlu, babasinin yerine geçmeyi reddedince ayni bu musluman dedikleriniz tarafindan katledilir. Yani simdi burada yazip ciziyorsunuz iyi de, muslumanlar turklere boyle yapti derken hangi muslumanlar oldugunu da yazin. Evladı rasul'u ve halifeleri katleden muaviye, yezid ve devamindaki yoneticilerin gecmisini de ekleyin. Zulum zulumdur. Musluman da yapsa zulumdur. Muslumana da yapilsa zulumdur. Gayrimuslim de yapsa zulumdur gayrimuslime de yapilsa zulumdur. Zulüme ırk aranmaz.
YanıtlaSil