ALTAYLARIN YELİ DE ERİ DE YİĞİTTİR
Altaykan Eryiğit: Hocam dinimize göre ergenlik çağına girer girmez İslam'ın emir ve yasaklarından sorumlu oluyoruz. Peki ergenlik çağında düşünüp araştırmak için sorgulama süresi olmuyor mu, yani sorgulayıp araştırdıktan sonra iman etmek ve ona göre yaşamak için sorumlu tutulmak gerekmez miydi?
Hayati Yaman: Sen
yine çok can alıcı bir soru ile karşı karşıya bıraktın beni! Kutluyorum
evladım. Bir nevi cevabı içinde yatan bir soru aynı zamanda! "Dinimize
göre…" dedin. Oysa geleneksel öğretiyle anlatılan ve sunulan “İslam soslu
atalar dininde” deseydin sorun kalmayacaktı. Vahye dayanan gerçek dinde sorumlu
tutulmanın gerekçesi de senin zikrettiğin gibi olacaktı...
Altaykan Eryiğit:
Haklısınız hocam.
Hayati Yaman:
İşte bu kabuller yüzünden iyi bir halt işliyormuşuz gibi sübyan mektepleri unvanıyla, 3-6 yaş arası çocuklara Kur'an
Kursları açarak tarikat ve cemaat yapılaşmalarının kucağına çoluk çocuğumuzu
teslim ediyoruz. Aman ha ne yapıp edip küçükten çocuklarımızı dindar
yetiştirelim ki, ergenlikle birlikte sorumlu tutulmaya başladıkları andan
itibaren sol omzundaki kaydedici melek yorulmasın! Bir de ebeveyn olarak
evlatlarımıza karşı görevlerimizi hakkıyla yerine getirmiş olalım, mantığına
dayanan iç huzur psikolojisi…
Altaykan Eryiğit:
Evet, sonra da tecavüz vakalarında "bir kereden bir şey olmaz"
rezaleti! Peki İslam'ı bulana kadar geçen süre nasıl değerlendirilecek hocam?
Hayati Yaman:
Tertemiz bir fıtrat üzere kodlanarak dünyaya gelmiş olan insanın çocukluk
dönemi zaten berrak ve kirlenmemiş bir durumdadır. O büyümeye başladıkça
fıtratı kirlenmeye, gelenek ve göreneklerle zihin ve inanç dünyası şekillenmeye
başlamaktadır.
Pedagojik olarak insan fıtratına uygun bir alt yapı ve
eğitim öğretim sisteminden geçmeden çocuklarımızı güya daha dindar
yetiştireceğiz ve kilometre çalışmaya başlayacağı ergenlik çağından itibaren
onları daha iyi insan, daha iyi müslüman yapma azmi gösteriyoruz ya!!! O
hususta cemaat ve tarikat kurumlarıyla yarış yaparak diyanet de konuya el attı.
O da resmi olarak yavrularımızı alacak çocuk yaşta!..
Oynaması, soyut zekasının yaratıcı olarak gelişmesi
gerektiği bir dönemde umarım doğru eğitim verirler ama endişelerim var... Evlatlarını daha az günahla hayata hazırlamak
ve onların üzerindeki hakkını gerektiği gibi ödemiş olmak için ebeveynler de
yarış halindeler. Sonuç sonra ortaya çıkacak? Eğitime yapılan yatırımın verileri
uzun yıllar sonra ortaya çıkar çünkü! Dindar nesil yetiştirmek isterken, ortaya
nasıl bir nesil çıkacak elli yıl sonra görülür o...
“Peki İslam'ı bulana kadar geçen süre nasıl
değerlendirilecek hocam?” soruna ise şöyle bir izah getirebilirim:
Akıl, vicdan ve irade sorumluluklarından hesaba çekileceğiz.
Sadece o üçlüden. Sonra vahiyle tanışıp onu hayata taşıdıktan sonra önceden
belirtmiştim, biz de birer resul=elçi olacağız, diye...
Yani ergenlik filan hikaye... Adam kelli felli, yaş kemale
ermiş, beş vakte beş daha katıyor. Hatta belki ergenlikten bu yana sunulan
anlamda kilometre sıfır! Ama Kur'an hayatında yok...
Kısacası herkesin asıl doğum günü aslında dünyaya teşrif
günü değildir, herkesin ergenlik yaş günü 15 ya da 18 yaş günü değildir.
Herkesin doğum günü, Kur'an’la tanışma ve onu anlama günüdür. Ergenliği ise onu
yaşama günüdür... Bakış açım budur evlat...
Altaykan Eryiğit:
Kesinlikle katılıyorum hocam. Allah Kur'an'la bir an önce tanışıp hayatımıza
uygulamayı nasip etsin inşallah
Hayati Yaman:
Yani etrafımız, kaç yaşında olsa da, yıllardır kaç kez doğum günü kutlamış olsa
da, hâlâ doğmamış insanlarla dolu. Ve sen, ben duyarlı olan kardeşler olarak
onları doğurtmaya çalışan birer ebeyiz elçiyiz...
Altaykan Eryiğit:
Bakış açınıza hayranım hocam. Doğmaları, doğurmaları için elimizden geleni
yapacağız.
İhsan Altaykan ERYİĞİT
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.