BİLGİ SELİNDE BİR ERYİĞİT

 


Altaykan Eryiğit: Hocam iyi akşamlar, ben aklıma takılan ayetleri size yazayım. Siz uygun olduğunuzda bana dönersiniz yine olmaz mı?

Ankebut 43'te "bunları ancak alimler anlar" ibaresiyle araştırıp sorgulayanlar mı kast edilmiştir? Zaten Kur'an herkesin anlayabileceği bir kitap değil mi? "Biz onu apaçık bir kitap olarak indirdik" ayetinden hareketle...

Altaykan Eryiğit: Ankebut 61'de  "o halde nasıl döndürülüyorlar?" ibaresiyle inanmaya eğilimli olarak yaratılıp sonradan Allah'ı inkar etmek mi kast edilmiştir?

Altaykan Eryiğit: Son olarak Ankebut 65'te onların Allah'ın tek olduğuna inandığı fakat işleri görülünce Allah'a şirk koştuğu anlaşılıyor. Zaten Allah'ın tek olduğunu biliyorlar ve kabul ediyorlar, peki sonradan neden şirk koşuyorlar?

Hayati Yaman: Çok güzel ayetleri seçmişsin yine Altaykan. Biraz araştırma yapmam lazım. Hazırlanınca mutlaka sana döneceğim inşallah.

(Aradan beş gün geçer ve hocam döner…)

Hayati Yaman: Bir kere şu konuda hem fikiriz. Zaten sen de yazmışsın. Kur’an apaçık, anlaşılır, sade vs diye...

Bu özellikler, Ankebut-43 ile o anlamlarını yitirmeden hatta daha da kuşatıcı bir şekilde herkese hitap eder mahiyete bürünmüş oluyor! Statüsüne göre, mesleğine göre, ilim erbabı olmasına göre, felsefi derinlik sahibi olmasına göre her insana da farklı anlamlar, farklı anlam derinlikleri katan bir bilgi kaynağıdır, aynı zamanda... Yani bilim adamlarına da ilham ve ev ödevi yükler...

Ankebut-41’de örümcek ağının en güçsüz ev olduğundan söz ettiği için ve bilimsel olarak da örümcek ağının iplikçiği ile aynı kalınlığa sahip çelik kıyaslandığında iplikçiğin çelikten kat kat daha sağlam olduğu görülür. Dolayısıyla bu örneklerin derinliğini de ancak bilginler anlar, şeklinde değerlendirmek lazım. Yani örümceğin evi ufak bir darbe ve süpürme ile yıkılır gider en zayıf barınaktır, doğru mu? Evet. Ama bilimsel bilgi ile o zayıf evin iplikçiği çok çok güçlü mü? Evet. Fakat onun gücünü herkes değil de, bilginler anlar. Herkes ise zayıf yönünü anlar şeklinde değerlendiririm.

Hayati Yaman: 61 ve 65. Ayetlerde insanın zulme ve nankörlüğe meyilli yönüne dikkat çekilmektedir. Yani kendini çok çok üstün ve kibirli görse de ALLAH'ı inkar etse ve yok saysa da, aslında yeri gelince o ALLAH ı çok iyi anar ve onu bilekten geri kalmaz. Fakat nankördür ki, bu şartlar ortadan kalkınca yine eski haline döner, şeklinde insanın fıtratının temiz, ancak iradesini sonuna kadar özgürce kullanabildiği için de ona aykırı davranmaya meyilli olduğunu açıkça ifade ediyor Rabbimiz. Müşrik ve nankör insan tiplemelerine yönelik pek çok ayet var. Hatta Firavun’un son anda iman etmesi oldukça bilinen manidar örnektir. Ama nafile! Kabul görmez ve bir değer içermez. Çünkü iman iddiasını ispatlayacak ömür saati dolmuştur! Ne kötü bir son değil mi?

Hayati Yaman: Neden şirk koşuyorlar? Okumuyorlar, zan ile hareket ediyorlar, din adamlarını Rab ediniyorlar, Kur’an yerine başka kitaplara uyuyorlar, kitaptan zannetsin diye uydurma rivayetlerle dillerini eğip bükenlere itibar ediyor ve onlara uyuyorlar... Sonuç şirke bulaşmış dindar bir iman...

Hayati Yaman: Yusuf-106 çok çarpıcı. İnanan kul yani mümin, ama şirk ile... Şirk o kadar sinsi ki, iman iştahını açar ve seni mümin yapar ama neye iman ettiğini anlayamayacak derecede de seni sarhoş eder! O nedenle herkesin, desti geçen kim varsa ona, şirki çok çok iyi anlatması gerekir. Lakin neredeyse hiç üzerinde durulmuyor!!!

 

 

Altaykan Eryiğit: Hocam yukardaki pasaja ek olarak şimdi bir ayet daha göndersem olur mu? Müsait misiniz?

Hayati Yaman: Gönder bakalım. Araştırma yapmam gerekiyorsa süre isterim biliyorsun!

Altaykan Eryiğit: Nur-30 Ayetinde "müminlere söyle bakışlarını yere indirsinler" diye bir ibare yer alıyor hocam. Buradan da bazı hocalar -ya da hoca görünümlüler- kadının erkekle bir kere göz göze gelebileceğini -o da gayri ihtiyari olmak şartıyla- söylüyorlar.

Yine aynı noktadan hareketle, kadın ve erkek tokalaşmasının caiz olmadığını söylüyorlar.

Bunlara itibar etmediğimi biliyorsunuz hocam. Asıl sormak istediğim; “Bu ayeti nasıl yorumlamalıyız?” şeklinde bir soru idi.

Hayati Yaman: Nur-30’da erkeklere ve ardından Nur-31’de kadınlara hitaben takva bakışlı bir birliktelik hedefliyor Rabbimiz, diye düşünüyorum. Çünkü iletişimde konuştuğun kişiye bakmamak onu hafife almak ve dikkate almamak şeklinde değerlendirilir. Dolayısıyla bu ayetten dolayı karşı cinsle konuşurken birbirine bakmamaya özen gösterirler. Oysa gizli kaldıklarında çok çok özür dileyerek beyan etmek zorundayım. Pornografik yayınları bile izleyebilirler! Buradaki uyarı kalbini, gönlünü müstehcenliğe kapatmak ve gizlediklerimizden dahi hesaba çekileceğimizi bilmektir.

Kısacası takvada=duyarlılıkta çok hassas olmak gerekiyor demektir. Bakışlarını helal olmayan yönlere doğru kaydırmamak, o tarz bakış açısı içine girmemektir aslolan! Göz gördükten sonra gönlünde, kalbinde ne iz bıraktığıdır temel yönelinmesi gereken! Kurgu, mizansen, işve ve cilve ile karşısındaki karşı cinsi ayartmamak, art niyet beslememek, kardeşlik hukukuna halel getirmemektir, anlamamız gereken...

Altaykan Eryiğit: İş kişinin kalbinde bitiyor yani hocam. Çok teşekkür ediyorum. Ben de benzer şekilde yorumlamıştım.

Hayati Yaman: Kesinlikle öyle. Yoksa çarşaflı bir kadından tahrik olan erkek bile var. Geleneksel algı öyle olduğu için de, kadının bütün vücudu mahremdir diye kural koymuşlardır...


 İ. Altaykan ERYİĞİT

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar