FATMA SEHER ERDEN


İster Kara Gözlü Fatma, ister Gözü Kara Fatma, isterseniz Kara Fatma deyin! Ne derseniz deyin, muhakkak ki o tabirlerin gösterdiği her figür onu tanımlar, işaret ettiği her yol ona çıkar. Ama asla bize hakkını ödetemez!..
 
Fatma Seher, 1888 yılında Erzurum'da dünyaya gelir. Soyadı kanunundan önce kişilerin lakap diye de anılan takma adları vardı ve insanlar onlarla anılırdı. Hatta tanınmayınca mutlaka o takma adları devreye girer, bazen nahoş lakaplar olsa da “Yiğit namıyla anılır!” diye, o nahoşluğun kişinin şahsiyetini zedelemesine olanak verilmezdi.

İşte Fatma Seher, o dönemlerin namlı Kara Fatma’sı idi! Kurtuluş Savaşımızın kadın askerlerinden, İstiklâl Madalyalı kahramanlarından sadece biriydi O.
 
Kara Fatma, Subay Ahmet Bey ile evlendiği için soyadı kanunundan sonra Erden Soyadı'nı almıştı.
 
Askerlik macerası Balkan Savaşları’nda görev almasıyla başlar. O savaşlardan sağ salim geri döndükten sonra yeniden Erzurum’a yerleşir. Fakat eşi Binbaşı Ahmet Bey’in Sarıkamış’ta şehit olduğu haberini almasıyla tekrar askere gitmeye ve savaşlara katılmaya karar verir. Bu defa Milis kuvvetleriyle başlayan askerlik serüveni, Müfreze komutanı ve Onbaşı rütbesiyle tırmanışa geçer. İki oğlunun da cephelerde şehit düşmesi üzerine ömrünü Türk Ordusuna vakfeder. Ve nihayetinde kıdemli asker olarak, Üsteğmen rütbesiyle askeriyeden emekli olur!
   
I. Dünya Savaşı Kafkas Cephesi'nde savaşır. O savaşlarda Kara Fatma’dan güç kuvvet alan 9-10 kadın akrabası da onunla birlikte savaşmıştır. 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresi sürecinde Atatürk'le görüştükten sonra Milli Mücadelenin Batı Cephesi'nde görevlendirilir. O sırada Yunan işgaline uğramış olan İzmir’in düşman işgalinden kurtulması için verdiği mücadeleye katılır.
 
Kara Fatma yaklaşık 300 kişilik birliği ile Kurtuluş Savaşı’nın 1921 yılında yapılan, sırasıyla I. ve II. İnönü Muharebeleri’nde, Sakarya Meydan Muharebesi ile Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde çarpışmıştır.
   
Nihayet 26 Ağustos 1922’de başlayan ve 9 Eylül’de Türk Ordusu’nun İzmir’e girişiyle zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'daki çarpışmalara da bizzat katılmıştır. Hatta Taarruz’un ilk günlerinde Yunanlı komutan General Nikolaos Trikupis'in birliğine esir düşer. Günlerce yapılan işkencelere rağmen ağzından bir çift söz alamazlar. En sonunda düşman kuvvetlerinin elinden kaçarak kurtulur yeniden müfrezesinin başına geçer.
   
Bu defa 11 Eylül 1922’de Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşunda rol oynar. Sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe gerisine bir saldırı düzenleyerek aralarında bir Yunan subayının da bulunduğu toplam 25 esir askerle birliğine döner.
 
Gördüğünüz gibi Subay eşi ve iki oğlunu vatan uğruna şehit vermiş Kara Fatma, Kurtuluş Savaşı’ndaki Milli Mücadele'nin her karesinde vardır.
 
Savaştan sonra da destan yazmaya devam eden Kara Fatma, kendisiyle birlikte cephede mücadele eden ve bir elini kaybeden, daha sonra akli dengesini de yitiren yeğeni küçük Fatma’nın çocuklarına sahip çıkarak onları büyütüp, yetiştirir. Emekli maaşını ise Kızılay’a bağışlar.
 
1933 yılında Gazeteci Mekki Sait Esen'e verdiği röportaj neticesinde, kimsesiz ve evsizlere sahip çıkan, İstanbul’daki bir Rus Manastırı’nda yaşam sürdüğü anlaşılır. Bu gelişmenin ardından İstanbul Belediye Başkanı Lütfi Kırdar, ona Kasımpaşa'da bir vakıf evi tahsis ettirir. Bir süre bu vakıf evinde yaşamaya ikna edilen Kara Fatma, geçirdiği hastalıktan sonra 1954 yılında Darülaceze'ye yatırılmıştır.

Fatma Seher Erden Hanım, 2 Temmuz 1955'te Darülaceze'de 67 yaşında vefat eder ve Kasımpaşa'daki Kulaksız Mezarlığı’na defnedilir.
 
Milli Mücadelenin Baş Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kara Fatma anamız ile onların şahsında canlarını, kanlarını vererek bu toprakları bize yurt yapan bütün aziz şehitlerimizin, atalarımızın ruhları şad olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun…


Hayati YAMAN

Yorumlar

Popüler Yayınlar