GÖĞE DOĞRU DEĞİL, YERE BATAN HEYKELLER
Hayati Hocamın ufkunun genişliğine ve farklı birçok konudaki bilgi birikimine bir kez daha hayranlıkla baktım. Hiç duyulmamış, alışkın olmadığımız konuları bir mücevheratçı inceliğiyle bulup çıkarmak onun işiydi.
Bu sefer ki ödev benim oldu, ne büyük gurur…
*****
"Heykel" deyince ilk etapta insanın aklına yerden göğe doğru yükselen tarihi yapılar, yüksek yüksek sanat eserleri geliyor... Haklısınız; çünkü hep öyle gördük, öyle öğrendik, öyle kabullendik. Görselde gördüğünüz yerdeki ayakkabılar da birer heykel aslında biliyor musunuz? Yaratıcılığın sınır tanımadığının göstergesi olan ve arkasında taşıdığı utanç tablosu ile insanları ayaklarından yere çakan birer heykel…
Budapeşte Parlamento Binası’nın önünde, Tuna Nehri’nin kıyısı boyunca dizilmiş 60 adet demir ayakkabı bulunur…
İkinci Dünya Savaşı yılları; 1944 yılının Ekim ayında Naziler tarafından devrilen
Macar hükümetinin başına Ferenc Szalasi getirilir. Szalasi, Nazi ideolojisini desteklemektedir.
Macar hükümetinin başına Ferenc Szalasi getirilir. Szalasi, Nazi ideolojisini desteklemektedir.
İkinci Dünya Savaşının son aylarında, Macaristan’ı işgal altında tutan ve Alman orduları tarafından desteklenen rejimin milisleri korkunç bir plan uygulamaya başlar! Yahudilerin Polonya’daki ölüm kamplarına trenlerle gönderilmesi, yaklaşan Sovyet orduları nedeniyle artık imkânsızdır. Bunun üzerine infazlar, Budapeşte’de gerçekleştirilmeye başlanır...
Yaklaşık 80 bin Yahudi, Macaristan’dan Avusturya sınırına sürülür. Yaklaşık 20 bin Yahudi ise, Szalasi hükümeti tarafından Tuna Nehri boyunca vahşice katledilir...
1944 yılı sonu ve 1945 yılı başlarıdır. Kurbanlardan, silah zoruyla ayakkabılarını çıkarmaları ve Tuna Nehri’ne atlamaları istenir… Ayakkabıları çıkartılır, çünkü nehrin cesetleri rahat taşıyabilmesi için, ağırlıklarından kurtulmaları istenmektedir. Tuna Nehri, akıntısı güçlü bir nehirdir ve kış aylarıdır. Buz gibi su… Ama Szalasi, işini Tuna’ya da bırakmaz. Nehre atlayan kurbanlar, vurularak vahşice infaz edilir. Ve Tuna Nehri, aylarca masum insan cesetleri taşır…
Plevne Marşı’nda geçiyor ya, “Tuna Nehri akmam diyor!” diye… Nasıl aksın Tuna? Onu da yüzyıllardır alet ettiler kötü planlarına…
Bu unutulmaz katliam, uzun yıllar Macaristan’da yaşayan ünlü yönetmen Can Togay ve heykeltıraş Gyula Pauer tarafından ölümsüzleştirilir.
Evet, heykellerin tasarımcısı bir Türk! Can Togay… Togay, aslında heykeltıraş değil, Film yönetmeni... Budapeşte’de doğup büyümüş, bu şehre âşık bir sanat yapımcısı… Çok sevdiği kenti, tarihiyle yüzleştirmek istediğini belirtiyor.
“Çocukluğumda duydum, ilk kez Tuna Nehri kıyısındaki infazları... Ruhumda derin yaralar açtı bu hikaye! Ama bir masal değildi, gerçek fakat vahşice…” diyen Can Togay, bu utanç tablosunun unutulmaması için fikir babası olduğu ve tasarımlarını yaptığı Holokost Anıtı gündemine alır. Heykeltıraş GyulaPauer ile birlikte Can Togay 2005 yılında görselde görmüş olduğunuz -Cipők a Duna-parton / Tuna Kıyısındaki Ayakkabılar- heykelini tasarım harikası bir anıt olarak vücuda getirir.
Ayakkabıların arkasındaki 40 metre uzunluğundaki taş kaplama rıhtımın üç ayrı noktasında yine demirden üç ayrı dilde yazılmış (Macarca, İngilizce, İbranice) kitabe vardır: “Oklu Haç Partisi milisleri tarafından 1944-45’de kurşuna dizilenlerin anısına.” ifadesi bulunmaktadır.
Budapeşte Parlamento Binasının hemen önünde, o dönemde giyilen 60 çift ayakkabının kalıplarda dökülmüş paslı demirden kopyaları, sanki cehennem gibi yaşanmış bir dönemin ayak izlerini yansıtmaktadır.
Unutmamak!.. Belki de bir daha yaşanmamasının en büyük garantisi…
Demek ki; heykeller hep göğe yükselmiyor, işte böyle yere doğru da batabiliyormuş!
Tuğba VURAL
Bizlerle insanlık tarihinin en kara günlerinden birinin hikayesini tahminimden daha güzel bir şekilde taşındın bloğumuza Tuğbacım. Ödevini hakkıyla yaptın minnettarım ve çok teşekkür ediyorum. Zaten proje, arge ve tanıtım senin ana işin olduğu için seninle daha nice projelere imza atarız inşallah. Sağ ol var ol evladım...
YanıtlaSilSayın hocam, yukarıda da bahsettiğim üzere alışkın olmadığımız konuları bir mücevheratçı inceliğiyle bulup çıkarmak sizin işiniz. Bize ancak verdiğiniz ödevleri hakkıyla yapmak kısmı düşüyor. Bloğa benim de katkım olmasından ve sizden aldığım motivasyon dolu harika sözlerden ötürü asıl ben minnettarım �� Yaşımız kaç olursa olsun, sizden öğreneceğimiz halen çok şey var...
YanıtlaSil