BAYRAK YARIŞI...
Hayat sanki 4*100 metre bayrak yarışı gibi geliyor bana. Kimilerine göre kısa mesafeli, kimilerine göre uzun mesafeli bir parkurda koşuyoruz işte.
Ha hep böyle düşünmüyordum açıkçası! Dört kardeşle büyüyen, anne babasıyla mutlu, huzurlu ve şen şakrak hayat süren bir kızdım ben. Bugün sizlerin taşıdığı lise bayrağını 2003-2007 yılları arasında, üniversite bayrağını ise 2008-2012 yılları arasında ben taşıyordum.
Ne çabuk koşmuşum meğer! Ne acelem vardı sanki! Hayat bana madalya mı verecekti?
Bilmiyordum. Sadece koşuyordum ve yarışa gölge düşürmek istemiyordum. Yine beni hangi madalyaların beklediğini bilmiyorum! Doğrusu bilmek de istemiyorum...
Büyüklerimden aldığım öğrencilik bayrağını sizlere devrettim. Hocamız sayesinde sizlerle yeniden o parkura dönme imkanı buldum. Mutluyum ve huzurluyum...
Beni nelerin beklediğini bilmek istemeyişimin de ayrı bir hikâyesi var...
Nereden bilebilirdim ki, anne ve babamdan hayat yükünü taşıyan, kardeşlerime anne babalık yapma bayrak koşusu emanetini de alacağımı?
Henüz üniversitedeyken anne ve babamın ard arda bana bayrak teslim etmesine tanık oldum. Hiç asi olmadım, hiç yarıştan dönmedim, belki düştüm, belki tökezledim ama bayrağı hiç yere düşürmedim. Hayatımdaki önemli dönemeçleri aşmama yardımcı olacak hep güzel insanlar çıktı karşıma. Yarışta arkaya düştüğümde yanımda oldular. Adem ve Seçil Tural hocalarımı da anmadan geçemeyeceğim. Çok şükür ne sıkıntılar atlattık ama parkur şimdi düzlüğe çıktı. Bu sıkıntılar vız gelip tırıs geçiyor artık!
Sonunda madalya da aldım. Hem de iki tane. Bugün dünya tatlısı iki evladım var ve işte onlar benim madalyalarım...
Umuyorum ki annem ve babam kendi bayraklarının onlarla taşınacağı gerçekliğine tanık oluyorlar. Ama ben dünya gözüyle gördüklerine de şahit olmak isterdim...
Evet sevgili arkadaşlar. Hayati hocamızın yeni öğrencileri.
Unutmayın hepimiz bir bayrak koşusundayız. Ve hepimiz kendi koşusunu koşuyor. Bayrağı kimden aldığınızı kime teslim edeceğinizi çok dert etmeden siz de kulvardaki koşunuzun hakkını verme çabası içinde olun ne olur!
164 okul numaralı Dinçerler Anadolu Lisesi'nin Süper Lisesi'nde Şeyma Özülkü olarak okuyup mezun oldum. Hocam "Moneradan Yolculuk bloğumuzun Korona günlüklerinde bir günlük de senin olsun kızım!" deyince, çok heyecanlandım ve yazmak, hatıralarımı canlandırmak da istedim açıkçası. İyi ki bu fırsatı bize sundu hocamız. Hatta belki de pek çok arkadaşımızla yollarımız burada yeniden kesişecek!
Yaşadığımız şu zor ve sıkıntılı günlerimizi, bundan üç dört ay öncesine kadar yaşayacağımız hangimizin aklından geçerdi? Sevenin sevdiğine sarılamadığı, iki kelam etmek için arkadaşına gidemediği veya onu çağıramadığı, boğazımız gıcıklansa öksürmeye korktuğu, insanların birbirlerine hep "hastalık mı taşıyor acaba?" kuşkusuyla baktığı, ... daha bunun gibi bizi paronoyak yapacak pek çok durumlar...
Ne olacak bu durum, daha ne kadar böyle sürecek? Onu da bilmiyoruz. Aslında bazı şeyleri bilmemek iyiyken, bazılarını bilmemek ise kötüymüş meğer! İnsanı korku, panik ve belirsizlik kaygısına sokuyormuş meğer! Ne diyelim! Yapacak tek şey, uzmanların söylediklerine harfiyen uymak, ve #Evdekal uyarılarını uygulamak...
Bakın hem Korona'nın iyiliklerine de şahit oluyoruz!
Öncelikle uzun zamandır gerek iş, gerekse başka dünya telâşlarından dolayı biraraya gelemeyen aileler zorunlu olarak biraraya geldi.
Yoğun iş temposu ve şehir hayatı yüzünden birbirleriyle muhabbet edemeyen eşler, sohbet etme olanağı buldu...
İşte bir yeni kulvar da bu blog oldu. Evimizde kalarak bizleri buluşturdu, kendi kulvarlarımızda bizleri koşturdu. Hiç değilse gönlümüze huzur kattı.
Bugünlerde koşamıyoruz, yavaş ve sessizce yürüyoruz zorunluluktan, ama bir gün yine koşacağız arkadaşlar...
Esenlik sizlerin üzerine olsun...
Şeyma Deniz
Seymacim kalemine sağlık. Seni görünce çok sevindim blogta. Hani Esenler'de de ayaküstü karşılaşmıştık o aklıma geldi. Evlatlarinla mutlu bir hayat diler, öperim.
YanıtlaSilÇok hoş. Rabbime ne kadar övgü dolu sözlerle teşekkür etsem azdır. Bak işte hızlı akan hayatımızda, güzel bir dinlenme istasyonu oldu bloğumuz!.. Ve eski yeni yol arkadaşlarıyla buluşup hasbihal ediyoruz...
YanıtlaSilRukiye cim ve Şeyma cım, bende bu vesileyle her ikinize tekrar teşekkür ediyorum canlarım...
Saygıdeğer hocam, o kadar güzel geldiniz ki şu sıkıntılı günlerde, iyiki varsınız , burdan tekrar teşekkür ediyorum size , tüm güzellikler sizinle olsun..
SilÇok teşekkür ederim Rukiyecim guzel dileklerin icin. Bu büyük sehirde karsilasmak varmis kismetimizde,bende seni ve kuzunu çok öpüyorum sağlıklı güzel günler diliyorum..
YanıtlaSilEline yüreğine sağlık yeğenim sizleri yetiştiren aileni saygıyla anıyor ve siz öğrencilerine öğretmenden çok bir baba bir abi bir kardeş edasıyla emek veren başta hayati hocam ve diğer öğretmenlerinizi tebrik ediyorum,
YanıtlaSilTeşekkür ederim Ejder abi hocamiz sağolsun onun sayesinde duygular, durumlar, hatıralar hepsi birleşti.
SilSelamlar Şeyma, bir solukta okudum. Ellerine sağlık, eminimki bayrağı taşıdığını annen baban görüyor, seninle gurur duyuyor. Sende bu inanç içindesin bence. Evet hayat kimine göre 100 metre kimine göre uzun bir maraton, senin 100 metren sana o kadar çok şey katmış ve yaşatmışki, sahip olduklarının kıymetini görebiliyorsun. Çocukların ve ailenle huzur dolu günlerin olsun. Ha bu salgına gelince, inşallah çabuk atlatırız. Dünyanın kullanım hakları sadece bize ait değil, insanlık umarım bunu anlar. İştahsızca tüketilen dünya insanlığa faturasını maalesef kesiyor... Sağlıcakla
YanıtlaSilMusa arkadaşım seni de burda görmek ne güzel çok teşekkür ederim güzel dileklerin ve temennilerin için. Mutlu, huzurlu,sağlıklı günler diliyorum..
Sil