YASAK
Gençlerimize teknolojik ürünlerin kullanımını, sosyal medya uygulamalarını, You tube ta kendine özgü programlarla ilgilenmesini, sanal oyunlar oynamasını sürekli yasaklamakla uğraşıyoruz. Enteresandır! Yasak koyduğumuz teknolojik ürünlerin hem de son modellerini, çoğu zaman ödül olarak, çocuğumuza biz alıyoruz…
Bu yasaklamalar teknoloji karşısında, o ürünleri üreten ülkeler karşısında karşı konulamaz bir yenilgi içinde olduğumuzun dışa vurumu olmasın! Her olumsuzluğun arkasında bizim ilerlememizi istemeyen dış güçler, bizi bunlarla oyalıyor. Kendi çocuklarına bu ürünleri kullandırmıyorlar bile, şeklinde şehir efsaneleri üreterek yasaklamalarımıza kılıf da buluyoruz hemen.
Oysa koyduğumuz yasaklarla bu alanda yeteneği olan, kendisini geliştirebilecek nice gencimizin önünü tıkadığımızın farkında bile olmuyoruz. Zaten ülkemiz fırsatlar ülkesi değil. Oldukça sınırlı sayıda kendini ortaya çıkarmış olan internet fenomenlerini de “Kim bu zibidi?”, “Bunlar da kendilerini adamdan sayıyor!” gibi aşağılamalarla hafife alıyoruz. Oysa bir gerçek var ki, gençler bu alanın hem üreticisi, hem kullanıcısı, hem de takipçisi…
Ailede, okulda ha bire yasak koyarak sorunu çözdüğümüzü zannediyoruz. Oysa bilinçli bir kullanıcı ve o alanda yetenek ve kabiliyetleri varsa onları geliştirici imkanlar sunmalıyız. Sanal alemin esiri değil, sanal alemde kendi eseri ile olmayı öğretebilmeliyiz.
Sonra diyelim ki biz bu gün çocuğumuzda sorun olarak gördüğümüz bu uygulamaları, yasak koyarak aştık. Peki bizim çocuğumuz 30-40 yıl sonra bu sorunu kendi çocuğu ile nasıl aşacak? Ona bu konuda ne öğretmiş oluyoruz? Hem de teknolojik gelişmeler, bu gün bulunduğu yerde kalmayacak ve tahmin edemeyeceğimiz boyutlara erişecek. Koyduğumuz yasaklarla günü kurtarmış bile olmadığımızı bilmemiz gerekmektedir. Bu alanda yeteneği olanları geliştirici eğitim ortamları, diğerlerini de bilinçli kullanıcı haline getirme eğitim ortamları oluşturmak gerekmektedir. Oynadığı oyunun yapımcısı olmayı da düşündürtmeliyiz. Kullandığı cihazın üreticisi olmayı da…
Sabahattin Ali okulu binalara sıkıştırmamayı, tabiatın tamamını okul olarak görebilmeyi öğretmiştir, bize. Hem de derslerini doğa koşullarında yaparak…
Nurettin Topçu okulu mabet gibi göstermeyi başarmıştır. “Oku” emrinin ibadetimiz olduğunu zihinlerimize nakşetmiştir. Hem de abdestsiz okula ayak basmayarak…
Seyit Ahmet Arvasi eğitimi hayatın tamamına yaymayı öğretmiştir bize. Öğretmenliğin bir meslek değil karakter olduğunu, gömlek çıkarır gibi üzerimizden çıkmayacağını, bedenimizde ten olduğunu öğretmiştir bize. Hem de evini öğrencilerine açarak, öğrencilerinin evine açılarak…
Erol Güngör üniversiteyi halka açmış. İnsanların ve tabanın üniversitelerden yararlanmalarının kapılarını aralamıştır.
Dolayısıyla sağ olsunlar var olsunlar sevgili öğrencilerim, canım yavrucuklarım sayesinde biz de sosyal medyayı kocaman bir okul, kocaman bir derslik yapmayı başardık.
Teknoloji ve internet konusunda, “Bilgiyi küçükten büyüğe doğru akıtarak, adeta biz yetişkinlere büyüklenmeyin. Gerçek Büyük Allah’tır. İşte böyle sizi küçüklere mahkum ederim.” Mesajı ile bizi hizaya sokan Rabbime Hamd ediyorum.
Hayati YAMAN
Çok güzel bir yazı hocam yasaklamak diyide konturol lu kullamayı hem ögrenip hem de ögrete bilsek kendimize ve cocularımıza keşke fark edip yönlendirme yapabilsek cocularımıza genelde toplum olarak hır gürle cocuklarla iletişim halindeyiz genelleme yapmayı ama durum bu maalesef .
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Umarım teknolojiyi doğru kullanırız.
Sil