CUMHURİYETİN KAZANIMLARINA SAHİP ÇIKMAK LAZIM
Bir öğrencim, “Hocam miras, şahitlik ve dört evlilik konularında biz kadınların durumu nedir?” Diye sordu. Aslında bu konular, kültür ve örfün din zannedilerek İslam’a mal edilmesinden doğan sorunlar idi…
Muhafazakar söylemlerle; “Medeni hukuku İsviçre’den, ceza hukukunu bilmem şu batı ülkesinden, aile hukukunu bilmem bu batı ülkesinden aldık. Rotayı şaşırdık!” gibi açıklamalarla Cumhuriyetin kazanımlarına gölge düşürülmesinden kaynaklanan sorunlardır. Güya İslam şeriatından(!) sapmış ve o gün bu gündür ahlaki çöküşteyiz, tarzında sunumlar yapılıyor. Oysa -ne batıyı olduğu gibi taklit medeniyet, ne de Arap örfünü olduğu gibi transfer din-di!
Bilakis Cumhuriyetin kazanımları hem insani, hem de İslami idi. Bu vesile ile bir kez daha Cumhuriyetimizin kuran kurucu iradeyi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere rahmet ve minnetle anıyorum. Çünkü onlar resmen Arap örfünün baskınlığı altında; dini otorite olarak kabul görmüş şeyhler, mollalar ve dervişlerin kuşatması arasında sıkışmış; aklı, vicdanı ve bilimi bir kenara bırakıp kaderine terk edilmiş bir toplumu kendine getirmiştir.
Akıl, bilim ve millet şuuru ile ilerlemeyi hedef seçmişlerdir. Raydan çıkmış olan treni, adeta level atlatarak kayıp yılları telafi ederek, yeniden rayına oturtmuşlardır. Ama gelgelelim az önce zikrettiğim açıklamalarla, İslam’dan sapma olarak gösterilip başarılar gölgelenmiştir.
Şimdi kazanımların insani ve İslami olduğunu, doğrudan Kur’an ayetleri ile size ispat edeceğim. Lütfen verdiğim ayetleri mealinizden veya cep telefonunuzdan bularak okur musunuz? Bakalım mesele genel kabulle sunulan gibi mi?
Miras hukukunda kadına 1, erkeğe 2 dir, derler. Hem de Nisa-11 i delil olarak göstererek. Oysa Nisa-7 yi hiç okumazlar! Nisa-7, ebeveyn ve akrabalardan kalan mirasın eşit pay edileceğini söyler. Nisa-11 ise ise geniş aile olarak çalışıp kazanılan malların pay edilmesi hukukunu düzenler. Eskiden hep erkek çalıştığı için öyle pay edilerek erkeğin hakkı korunmuş olur. Bu gün olayın tersine dönmesi durumunda kadına 2, erkeğe 1 olarak rahatlıkla işletilebilir bir ölçüdür.
Bir de bu ayete tevil için, evlilik durumunda toplam 3 olup eşitlenir, şeklinde sunumlar yapılır. Erkek evini geçindirmek zorunda olduğu için erkeğin hakkı 2’dir, derler! Peki o zaman evlenmeyenler ne olacak? Batı hukukunu, eşitliği getirdi diye haşa Allah’tan daha adaletli yapmış olmuyor musunuz? Ama soru sormayacaksın… Oysa Nisa-7 yi bir kere anlayarak okusak, Allah’ın adaletine şahit olacağız ve Cumhuriyetin kazanımlarının İslami olduğunu göreceğiz. Sonuçta da sahip çıkacağız…
(Hatta halen günümüzde kız çocuklarına mirastan hiç pay verilmemekte, ya da hak gasplarına uğratılmaktadır! Allah’a hesabını nasıl vereceklerini umarım şimdiden tasarlıyorlardır!!!)
Gelelim şahitlik meselesine. Kur’an ın en uzun ayeti(Bakara-282) ve borçlanma hukukunu işleyen ayetin içinde geçer. -2 erkek şahit veya 1 erkek 2 kadın …- şeklinde bir ifade. Ancak devamı dikkatlice okunduğunda 1 erkek ve 1 kadın olduğu çok çabuk anlaşılır. Çünkü olay kadınların uzak oldukları ticaret hususu ile ilgilidir. İkinci kadının istenmesi, şahitlik eden kadın unutur veya hatırlamakta güçlük çekerse, ona hatırlatmak içindir. Yani yine 1’e 1’dir. Bu durum da kadınların hakim olduğu bir konuda 1 kadına karşı 2 erkek olarak işletilebilir.
Ayrıca Kur’an da başka şahitlik ayetleri de var. O ayetlerde asla böyle bir durum söz konusu değildir. Örneğin Nur-4 te 4 şahit getirilmesi istenir. Erkek kadın ayırmaz. Yine Nur-6 ve 7 de şahit getirememe durumunda dahi kadın ve erkekten 4’er yemin istenir. Son olarak kadının şahitliği ve beyanının esas alınacağını Nur-8 ve 9. Ayetler bize emreder. Öyleyse -İslam Hukuku-, -İslam Şeriatı- diye birilerinin yazdığı kitapları Allah’ın Kitabının önüne geçirmenin bir anlamı yoktur. Lütfen Kitabınızı iyi tanıyın, ona tanıyarak iman edin ve güvenin. Hepsinden mühimi Onda çelişki olmadığını ve adaletinde bir şaşma olmadığını görün. Cumhuriyetin kazanımlarının da Kur’an a uygun olduğuna şahit olun ki, onlara hakkıyla sahip çıkın.
Gelelim dört eşlilik mevzusuna. İslam’da dört eşle evlilik var ve izin veriliyor, gibi gösterilir. Bu duruma delil olarak da Nisa-3 ayeti gösterilir. İkişer, üçer, dörder olmak üzere evlenin, şeklinde beyan buyuran bir ayettir. Bir kere o ayet, savaş ortamının akabinde ve olağanüstü koşullarda inmiş bir ayettir. O olağan dışılık söz konusu olduğu her dönemde kadını sahiplenmek adına, kadının böyle bir sahiplenmeye ihtiyaç duyması durumunda uygulanabilecek bir tavsiye ya da emirdir. Yoksa her zaman ve her koşulda değil! Arap toplumunda çok eşlilik ve cariyelik kültürü yaygındı. Kur’an a ilk muhataplar olarak onları seçen Rabbimiz bu kurumsal yapıyı bitirmeyi hedeflerken, Müslümanlar Kur’an ın temel bakış açısını anlamayınca ya da anlamak istemeyince yeniden Arap örfünü hortlattılar ve bize din diye çakmaya başladılar! Teorik olarak bunlar merdiven altı sunumlarla öğretiliyor. IŞİD zihniyeti gibi fırsat buldukça da pratiğe dönüştürülüyor. Bu gün Irak’ta, Suriye’de İslam adına köle ve cariye pazarları kurulmaktadır. Savaş ganimeti olarak gördükleri kadınlar, sahibinin malı olarak kabul ediliyor(!) Ve onların her şeyi kendilerine helal oluyor!!! Osmanlı Döneminde de durum bundan pek farklı değilken, Cumhuriyet ile kula kulluğun önüne geçilmiş, kadının insan olduğu gerçeği, Kur’ani bakışı kabul görmüştür.
Oysa hem bahsi geçen Nisa-3 ün devamında bir eşle yetinmekten, hem de Nisa-129 da kesinlikle çok eşlilik arasında adaleti sağlayamazsınız, uyarısı var ki; -kesinlikle- diyerek bizi tek eşliliğe davet ediyor ve meseleyi kökten hallediyor. Kul hakkına girmek isteyen devam etsin. Yalnız kendi fantazilerini din diye sunmasın.
Yine Nisa-130 da eşlerin ayrılma kararını verebileceklerinden söz eder Rabbimiz. Yani boşanma öyle erkeğin iki dudağı arasında değildir. Öyle olunca yine medeni hukuk, haşa Allah’tan daha adil olmuş olur ki… Maazallah Kur’an buna müsaade etmez…
Ayrıca kadının çalışması ve kazanması, kazandığından birbirlerine pay olması da vardır. Bunun ayet numarası da Nisa-32 dir. Yani kadın okuyacak, memur olacak, amir olacak, para kazanacak, malını Allah yolunda harcayacak… Kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağı bir günde o da ameli ile baş başta kalacak ve Sadece Rabbinin huzurunda olacak. Yani yanında erkeği olmayacak! Öyle -ben bilmem eşim bilir- mantığı ile hareket ederek dünya ve ahiret hayatını sıkıntıya sokmamalıdır. Özellikle kızlarımız okumalı ve ekonomik özgürlüklerini ellerine almalıdır. Sizin için özellikle kızlarımıza söylüyorum. Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkın…
28 Şubat sürecinde baş örtüsü sebebiyle üniversitelerinden atılan kızlarımızın durumu yürek yarası idi. İnşallah bir daha öyle insanlık dışı uygulamaları yaşamayız. Şunu belirtmek için mevzuya girdim. Anadolu dan kalkıp büyük şehirlere okumaya gelen kızlarımız, çağ dışı despotizmle karşılaşıp, okullarından kapı dışarı edilince, sorun kısa sürede çözülür umuduyla, memleketlerine dönmeden önce kendilerine iş konusunda yardımcı olacağı tavsiye edilen dindar(!) iş adamlarınca; “Boş verin çalışmayı, size bir daire açayım. Evinizin hanımı olun, ikinci eşim olun.” Teklifi ile karşılaşmışlardı! İşte onun için okuyun ve yöresel tabirimizle -muhanete muhtaç olmayın- derim.
Yine Nisa Suresinden 53. Ayetle satırlarımı tamamlayayım. Eğer insanın hükümranlıktan bir payı olsaydı, piresini bile vermezdi! Mahiyetinde uyarıda bulunuyor Rabbimiz. Onun için okuyun, okuyun ve yine okuyun… Hem bu KİMİN tavsiyesi ve emri?
HAYATİ YAMAN
https://youtu.be/qwKoKm6ow9U
YanıtlaSilBu linkte çok çarpıcı bilgiler var!