MONERADAN YOLCULUK

Eskiden, yani 2000'li yılların başına kadar, MONERA canlı alemlerinden bir tanesi idi. Hatta en basiti... 

İçerisinde prokaryot hücre yapılı/çekirdeksiz ve zarlı organelsiz, canlılar bulunurdu. Yani bakteriler, arkebakteriler. Hatta çok daha öncesinde yani 1980'li yıllardan önce, virüsler bile bu alem içinde incelenirdi. Daha sonraları virüsler -non celluler- yani -hücresiz- oldukları için cansız-canlı arasında geçiş formu olarak incelenmeye başladı.  

 

Ben 2005 yılında Manisa’da bir eğitime katılmıştım. Orada Celal Bayar Üniversitesi öğretim üyesi Profesör bir hocamız: 

"Artık Monera Alemi diye bir alem yok. O ismi, öğrencilerinize anlatmayın." dedi. Ben bir an kendimi çok kötü hissetmiştim.  

Beynimin bir köşesine, “Monera=Kayıp Alem” bilgisi taşınmıştı. Günü gelince ise dehlizinden çıkarılmayı dört gözle bekleyecekti! 


İşte o gün, bu gündü! Hem bilime olan saygımızı hem de bilim tarihine olan bağlılığımızı ifade etmek için bu ismi seçmiştik. Hem de aslında kaybolan bir alem değildi! Çünkü onun yerini Bakteriler ve Arkealar olmak üzere iki âlem almıştı bile...  


Aslında kaybolan "insan"dı. Hem öyle kayboluştu ki bu! Kaybolduğumuzu bile fark edemez olmuştuk artık. İşte biz kaybolduğumuzu fark ettikten sonra, kayıp alemi yeniden gün yüzüne çıkaralım diye kayıp alem "Monera'dan yolculuk" şeklinde blog açmaya karar verdik. Bizim gibi kaybolanları bulmak, onları bir araya getirmek istedik. 


Maceralı yolculuğumuza karar verme süreci ise, tamamen öğrencilerimin yönlendirmesi ile oldu. "Hocam daha çok kişiye sesimizi duyuralım, herkesin bir Hayati hocası olsun. Siz bizi cimri olarak yetiştirmediniz. Biz acıyı, sevinci, serveti paylaşmayı sizinle öğrendik. O halde sizi de paylaşalım hocam! İnanın bu paylaşım, bizi hiç üzmeyecek bilakis daha da mutlu edecek." temalı yönlendirmelerle bu aşamaya geldik.  

 

Artık kaybolduğumuzu anladığımıza göre, bundan sonra kaybolanları da bularak hep birlikte dipsiz derin kuyulardan çıkıp, zifiri karanlık zindanlardan çıkıp, prangalarımızı kırarak kendi gönül sarayımıza sultan olmayı hedeflemiştik. Her birimiz kuyudaki Yusuf, zindandaki Mehmet, prangalı Ayşe idik. Güç birliği yaparak bizi bizden koparan ve kaybeden bütün engellerimizi aşmaya aht etmiş ve başarmaya ant içmiştik... 


Ayrıca ortak bir atadan geldiğimiz anlayışı gün geçtikçe daha da açıklığa kavuşmaktadır. Bakterilerin genleri ile %40 düzeyinde ortak ve benzer genlerimiz olduğu ispat edilmiştir. O açıdan da yolculuğumuzu Monera'dan başlatmalıydık. Bu konulara ilerleyen dönemlerde yine değineceğiz. 

Sunumlarımızda olaylara bakış açımız; İnsan kitabınıTabiat kitabını ve Kur'an kitabını birlikte okumak ve birlikte değerlendirmek olacaktır. Bu üç kitabın birbiri ile çelişmediğini, çatışmadığını ortaya koymak olacaktır. Din bilim çatışmasının saçma olduğunu, bunların birbirinin açıklayıcısı ve destekçisi olduğunu ortaya koyma yönünde olacaktır. 

Sadece din diye algılanması da doğru değildir. Özellikle -geleneksel din- algısı ve hurafelerle savaş ise olmazsa olmazımız olacaktır. Kur'an'ın üzerine veya önüne hiçbir kitabı koymayacak, vahyin önüne ise hiçbir sözü geçirmeyeceğiz. Arap örfünün din diye dayatılmasına da batının her şeyiyle medeniyeti temsil ettiği görüşüne de karşı olduğumuzu ve olacağımızı açıkça belirtmek isterim.  

 

Her birimizin fıtratına yüklü olan Kur'an ı sizinle tanıştırmak ana gayemiz olacak. Sizi küt kötürüm yapmak ve kendime mahkûm etmek değildir arzum. Bilakis sizi yürütmektir... Bu yolda tek başına kalsanız da yürüyebileceğinize sizi inandırmaktır. 

O nedenle kendime çağıran bir üslup asla olmayacaktır. Tam tersine kendinize çağıran bir üslupla karşınızda olacağım. Aklınıza, vicdanınıza ve fıtratınıza aykırı gelen bütün sunumlarımı şahsıma iade etmenizi, akıl vicdan ve fıtratınıza uygun olanları ise almanızı isteyeceğim. Uyuşturan ve uyutan değil, tam tersine uyandıran ve rahatsız eden bir üslup taşıyacağım. Zaman zaman kafanız karışacak, ezberleriniz bozulacak belki ama sorun değil. Korkmayın kafanızda bir beyniniz olduğunu ve onu kullanmanız gerektiğini anlatacak sunumlar olacak. Kafa karışıklıklarınızı Kur'an ile gidereceksiniz. 


Yeni bir cemaat, yeni bir tarikat, yeni bir gurup vs değiliz. Olmayacağız da. Biz kendimizi müslüman olarak tanımlamaktan haz duyan, onun önüne ve arkasına cemaat ekleri takma gereği duymayan Kur'an müslümanları olacağız. Yani sade müslüman. Allah’lı müslüman... 

Bu temel bakış açısı ile 12.08.2018 tarihinde açmış olduğumuz bloğumuzun hayırlara vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum. Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum… 


Hayati YAMAN

 

Yorumlar

  1. Allah yolunu bahtını açık etsin inşallah abimmm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederiz, Allah razı olsun. Bu zor yolculuğumuzda vereceğiniz destek, bizi yazmak için daha çok umutlandırıyor :)

      Sil
    2. Çok teşekkür canım kardeşimmmm. O kadar içten abim demişsin ki, inşallah abin olmanın hakkını verir ve seni hayal kırıklığına uğratmam...

      Sil
  2. Kıymetli hocam Rabbim yolunuzu açık etsin. Çok hayırlı bir yola girmişsiniz. Rabbim muvaffak eylesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah razı olsun, dualarınızı esirgemeyiniz.

      Sil
    2. Allah razı olsun Enes im. Biz zaten seninle yol arkadaşıydık çok şükür ki hayatımız kesişmiş ve tanışmıştık. Şimdi buradan birlikte yol almaya devam edeceğiz anlaşılan. Hayırlı yolculuklar...

      Sil
  3. Çok geç cevap verdiğim için kusura bakmayın canlarım. Ama bir gün mutlaka dönerim bilirsiniz, Allah'ın izniyle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar