PINARDAN BERRAK SU AKAR

 


Başlığı ben seçmedim arkadaşlar. Sağ olsun hocam imdadıma yetişti. Benim bu yazımı kaleme almamın nedeni, 8 Mart'ta günün anlam ve önemine yönelik olarak öğretmenimizin sınıfta başlattığı sohbette, bu konu hakkında yetersiz bilgiye sahip olduğumuzu fark etmemdi.

Hocamız “Bugün ne olmuş da -Kadınlar Günü- olarak kabul edilmiş.” diye sorunca sınıfta kimse bilemedi. Ben bir şeyler söylemeye çalıştım ama tam olarak ne olduğunu anlatamamıştım. Hocamız beni ödevlendirerek araştırmamı ve metne dönüştürmemi istedi. Ben de hem kendim, hem de sizler için yazdım…

8 Mart, Dünya’nın her yerinde kutlanan, çoğu kişinin gözünde bir bayram gibi görülen bir gündür. Bugün, kendilerine adanmış olan kadınların bile günün önemi hakkında eksik bilgiye sahip olduğu Kadınlar Günü'dür.

Bugünün önemini anlamak için geçmişe, var olmasının sebebi olan, 1857 yılına gitmeliyiz. Gittiğimizde uzun zamandır toplumda dışlanan ve tek görevlerinin çocuk bakmak olduğu düşünülen kadınların, o dönemde hakkını aramak istemesi sonucu yaşanan bir katliamı görmekteyiz.

ABD’nin New York şehrinde çalıştıkları tekstil fabrikasında 16 saatten fazla görev verilip üstüne üslük maaşları eksik verilen ya da hiç verilmeyen "sözde" işçi ama aslen kölelik yaptırılan kadınlar vardır. Bu duruma karşı protesto yapmaya karar verirler! Yaklaşık 40 bin tekstil işçisinin 500’e yakını kadın işçidir. Ve onların çocuk denecek yaşta olanları çoğunluktadır. Kadın işçiler, erkekler gibi çalışma saatlerinin 10 saate indirilmesi için grev yapmaya başlarlar. Onların grevini diğer işçiler de destekler. İşverenin talebi üzerine isyanı(!) bastırmak için Fabrikaya gelen Polis, etrafa barikatlar kurar. İşçilerin dışarı çıkmasını, dışardan da direnişteki işçilere malzeme ve yiyecek içecek ulaştırılmasını engeller. İşte ne hikmetse bir anda kaza(!) ile fabrikada yangın çıkar. Çoğu kadın 129 işçi, iş bırakma eyleminde yanarak ve boğularak yaşamını yitirir.

İşin garibi kadınlara yapılan bu katliam, üzerinden 53 yıl geçtikten sonra ancak fark edilip, "haksız" ve "insanlığa sığmayan" feci bir olay diye tanımlanmıştır. Hızla dillendirilip yayılmaya çalışılan bu olay, bir zulmün gerçekten fark edilip Dünya çapında bilinmesi gereken bir olay olmalıyken; Birleşmiş Milletler 8 Mart’ı, ancak bir buçuk asır sonra, 1977'de “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kabul etmiştir...

Bugüne bir bayram günü veya hediye verilip güzel sözlerin söylendiği bir gün olarak değil, kadının her alanda bir konumu olmasını sağlayan bir gün olarak bakılmalıdır. Ve bunun için çabalayan kadınlar hürmetle anılmalı, daha çok gayret göstererek toplumdaki her kadın hak ettiği yere ulaştırılmalıdır. Çalışan her kadın, kendisinin veya diğer kadınların yaşadığı fiziksel ve psikolojik baskıyı -ki en kötüsüdür- yıkmak için uğraşmalıdır.

Onlar toplumun kendilerine taktığı isimle, biçtiği rolle değil; kendi isimleriyle ve kendi seçtiği rolleriyle anılmalı, o uğurda elinden gelen ne ise onu yapmalıdır. Bütün insanlar ama özellikle kadınlar, kendilerine yaşatılan haksızlıkların çözüme kavuşması için mücadele vermezse, yüzyıllardır devam eden bu zulüm ve cinsel ayrımcılık bugün bile olduğu gibi yarın da devam edecektir.

Pınar BOZKURT

Yorumlar

  1. Tüm dünyada yaşanan her tür cinsiyet ayrımcılığının yok olduğu günleri görebilmek dileğiyle... Ellerine sağlık Pınar.

    YanıtlaSil
  2. Aferin Pınar kızım. Güzel bir iş çıkardın. Devamını bekliyorum evladım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar