BİR, ÜÇYÜZ ALTMIŞ DÖRT'TEN BÜYÜK MÜ?


Uyarı: Size uzun gelebilir ama bu yazıda herkesçe kabul görmüş olguların büyük istisnaları gözler önüne serilmeye çalışılmıştır. Küçük istisnalar derinlemesine işlenmeyecektir, bilginize ...

Yılın mağlum günü yine geldi çattı!..

Sosyal medyanın her alanında, sadece bu günü görmeye alışık olduğumuz manzaralar süslüyor etrafı!
İşlenen kadın cinayetlerinin yıllık sayısı, kadınların isimleri, son sözleri, onları öldürenler, öldürme sebepleri ve -olmazsa olmaz- kadınları göklere çıkartan özdeyişler...

Teorik olarak her şey olması gerektiği gibi anlayacağınız.

-Kadınlar başımızın tacı.
-Cennet ayaklarının altına serilmiş melekler.
İnsan değil de sanki;
-Güneş, Yıldız, Çiçek, Su, Toprak, Zümrüd-ü Anka vs dir onlar bizler için. Üçyüz altmış dört gün börtü böcek olan kadın bugün şairleri kıskandırıyor resmen! 

Pratikte de bir problem yok aslında.

Her şey yüzyılların kurulu düzeninde sorunsuz işliyor oysa...

Kadını mutfağa robot diye, oturma odasına süs  -ya da sus- diye, yatak odasına köle diye koy ve paşa hayatına devam et. Sorun varsa o senin algındadır profili çiz. Ve algıların dev aynasındaki yansıması ile "Yüzyıllardır süren bu yaşantıyı bir günlüğüne tersine çevir!" 364 gün egonu tatmin et ve bir gün için başını öne eğ; saçlarının karası da akı da önüne düşsün!

Ertesi gün mü?  Hiç vakit kaybetmeden aslına rücû et. Sakın ha sakın o bir günlüğüne zor sabretmiş başını, göklere meydan okurcasına kaldırmayı unutma!

Bu yaşantının 'bir' öznesi yok. Evrenin her yerinde olduğu gibi bu işler de 'iki' özne ile sürüp gidiyor.

Peşinen söyleyeyim buraya kadar okuduğunuzda paşa hayatını yaşayan öznenin erkekler; robot, süs ve köle olan öznenin de kadınlar olduğunu düşündünüz değil mi? Böyle düşünmekte elbette haklı olabilirsiniz. Ama feminel bir yaklaşımla ben sizi bir yere taşımaya çalışmıyorum emin olun.

Sabredin lütfen!


Paşa hayatını sürenin sadece erkekler ve eziyeti çekenin sadece kadınlar olduğunu düşünmek, bu iki özneye kesin rol biçmek, iki öznenin arasındaki uçurumun daha da açılmasına sebep oluyor gibi geliyor bana...

Erkeklerin kadınları rahat bırakmadıkları doğrudur ama erkekleri bunu yapmaya zorlayanın da yine kadınlar olduğunu göz ardı etmemek gerek.

Kadınlar, çok büyük işler başarmış oğullarından bahsederken ''Bu aslanı ben yetiştirdim!" diyerek övünmeyi çok iyi bilirler. Haklarını yemeyelim, erkekler de annelere bu konuda destek verirler. Ama nedense hiçbir kadının kalitesiz erkek yetiştirdiğinde başını öne eğdiğini görmedim ben!..

Tüm dünya onun kölesiymiş gibi gerine gerine yürüyen erkeklerin annelerine bir bakın hele!

Oğullarının bir adım gerisinde nasıl da gururla yürürler!

Oğullarına akran gördükleri her kıza göz dağı vermek adına oğullarının omzunu bir sıvazlayışları vardır. Sanırsın oğlu onlardan doğmamış da, Allah onu gökten altın tepside bu dünyaya indirmiş tüm dünyayı yönetsin diye!

(İşte küçük bir istisna, böyle olmayan anneler de vardır muhakkak, haklarına girmek istemem.)

Ellerinde olsa ''oğluşum oğluşum'' diye büyüttükleri oğullarının büyüdüklerinde eteklerini öpecektir bu anneler.

Haşa, erkeklere etek giydirip aşağılamak gibi bir niyetim de yok. Atasözü böyle beyler, af buyurun!

Gel gelelim erkeklerle annesi olarak değil de; sevgilisi ya da eşi olarak muhatap olan kadınlara!

Hiçbir insan sevdiği birine toz kondurmaz elbette ama sizce de kadınlar partnerlerini övmekte bazen abartmıyorlar mı?

Hele ki birtakım özel meselelerini, arkadaş çevrelerinde erkeklerini öve öve anlatmaları yok mu? Kahrediyor insanı...

Erkeklerinin zaten küçüklüklerinden beri övülegelen sözde özelliklerini abartılı sıfatlarla överek, kendilerinin ve partnerlerinin egolarını arşa çıkarıp, karşılarındaki kadınları ve partnerlerini yerin kat bekat dibine soktuklarını fark etmemeleri de ayrı bir komedi...

Sonra aynı erkekler Allah vergisi(!) özelliklerini başkaları için kullanınca da kıyameti koparırsınız. Hiç kızmayın kardeşim, bilakis eserinizle övünün samimiyseniz!

-Hangi padişahın hareminde sadece bir karısı olmuş?

-Aynı vakitte yaşamış olan hangi Anadolu köylüsünün karısından başka bir kadına meyletmesi
-etmezler aslında- gazellerle övülmemiş? Bizde olmaz canım öyle şeyler...

Bendeki de densizlik. Roman mı yazıyorum yoksa?

-Bir bakıma o kadınların kıyameti koparması yine iyidir de. "Erkektir, yapar!" diyenleri ise Allah düşmanıma vermesin...

Velhasıl kadın olarak, anneler olarak şu erkekleri başımıza çıkarmayın be kardeşim! Sonra kuş misali uçuveriyorlar da, talih kuşu sürprizleri(!) başımıza düşüyor...

Böyle diyorum da, ''Erkeğin ipini sıkı tutacaksın, onu serbest bırakmayacaksın.'' diyerek şeytanın aklına gelmeyecek yöntemlerle partnerlerini kontrol altında tutan kadınlar da hiç iyi yapmıyor, belirtmiş olayım.

Zaten şu erkeğin ipi meselesi yeteri kadar saçma iken, bir de bunu hareket ettikçe sıkan kelepçe haline getirmeye ne gerek var?

Erkekleri paşa haline getirip onlarla beraber paşa hayatı yaşayan kadınlardan, yani diğer  kadınların erkeklerden yana çektiklerinin asıl müsebbiblerinden yeterince bahsettik.

Biraz da kadınlarla beraber eziyet çeken erkeklerden bahsedelim.

Kadınlara saygı duyarak yetişmiş o alnı öpülesi erkekler, hayatlarının her döneminde tüm kadınlara yönelik davranışlarında ekstra bir kibarlık göstermiş, o ''adam gibi adam'' eril dili dahi kabullenmeyen, insan gibi insan erkekler var ya, işte o erkekler!..

Zavallılar, bazı kadınların elinden ne çekiyor öyle!  Aslında kadınlar demesek daha iyi ama az da olsa çoğul ifadeyi kullanmak zorundayım.

Türkçe'de kadın kelimesi tanımına giren on sekiz yaşını doldurmuş dişilerden, erkeğe dünyayı dar edenler, çok çok az. Bunu maalesef körpe beyinler türetiyor. Yetişkinler ise kadının dünyadaki yerini ve çektiklerini zaman geçtikçe anladığından sert ve kaba erkek tipi onlara çekiciden çok itici hatta korkutucu geliyor. Lisenin başındaki bir kız herkesin sevdiği ama kimseyi sevmeyen bir maçoyu çekici bulabilir ama lisenin sonunda kendini ''takıntılı birine denk gelmeden yaşayıp gidersem ne âlâ !" demekten kendini alamıyor.

İşte o takıntılı insanların kendilerine ne derece sorun yaratacağını bilmeyen körpe kızlarımız maçoluğu karizmatik ve erkeksi sanıp bir erkekten bunu bekliyorlar.

Bunun ne olduğunu uzun uzun anlatmayacağım. Tek bir kelime ile vereceğim ki, yazıyı okuyan herkes ne demek istediğimi anlayacak.

Sihirli kelimemiz "Wattpad"... 

Kullanmasak da, Wattpad'de kitap yazan ya da okuyan kızlarımızın orayı ne gibi saçmalıklarla doldurduğunu konuşan birilerini illa ki sağda solda görmüşüzdür!

İşte bu saçmalıkların en sevilen birisi olan kötü çocuk temasını 18 yaş altı bir çok kızın bayıla bayıla okumuş olduğunu, hiç kimse inkar etmez.

(Küçük bir istisna daha, kaliteli kitaplar okuyan ya da okuduğu kitaptaki saçmalığı fark edip ona inanmayan kızlar da vardır. Çok şükür ki ben de bu istisnaya dahilim.)

"Kibar erkeklerin çektiği eziyet diyordun, ne oldu?" diyecek olursanız, o eziyet beyinlerini bu saçmalıklarla dolduran kızların ta kendisidir işte, derim.

Karaktersiz seven kızların ellerinin tersiyle ittiği bu azınlık beyefendiler, kafasını kullanamayan çoğunluktaki kızların birçok hakaretine maruz kalıyorlar. Pısırık, hiç erkeksi değil, ezik vs türünden yaklaşımlar, sanki belgesellerdeki doğal seleksiyon manzaralarını hatırlatıyor bana...

Ne diye size eziyet eden bir erkeği sevmeye meyillisiniz hanımlar, bir anlayabilsek keşke!

Bugün 8 Mart ve Dünya Emekçi Kadınlar Günü...

364 gün kırk katır ile kırk satır arasında mekik dokuttuğumuz kadınları andığımız o fenomen...

-Acaba 8 Mart'ta bu kadınları değil de, uzunca anlattığım diğer kadınları ansak, kadınlar olarak erkeklere verdiğimiz imtiyazları bir gözden geçirsek, yine de erkekler kadınlara eziyet etmek için yöntemler bulur mu?
-Ataerkillik gerçekten fıtratımızda var mıdır?
-Erkeklerin fiziksel güçleri onları hep kadınlardan üstün mü yapacaktır?

Bu sorular böyle uzayıp gider. Ama bu gidişle bildiğim tek şey, yaşadığımız şey olacak!

O da:

1857'den bu yana her yılın bir günü gerçekleşen eşitlik, geriye kalan 364 günü ise eşiklik olacak. Bu da bizim kaderimiz olacak!

Bir, Üçyüz altmış dört'ten büyük mü?


Beyza Nur AKGÜL

Yorumlar

  1. Gerçekten çok güzel olmuş. Sonuna kadar hiç sıkılmadan okudum.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten çok etkileyici idi Beyzanur kızım. Büyük istisnalar bile gözümüzden kaçıyormuş meğer...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar