Yargılanmak, Dönüşmek, Susmak: Kafka’nın Karanlık Evreni

 


Yargılanmak, Dönüşmek, Susmak: Kafka’nın Karanlık Evreni

Franz Kafka’yı okurken insan, yalnızca bir yazarla değil, kendisini kuşatan görünmez bir düzenle karşı karşıya kaldığını hisseder. Kafka’nın aforizmaları, Dava ve Dönüşüm; anlamı belirsiz suçların, açıklanmayan yargıların ve kaçışı olmayan bir çaresizliğin metinleridir. Bu metinlerde karşılaştığımız dünya yabancı değildir; aksine, çoğu zaman ürkütücü biçimde tanıdıktır.

Otoritenin karşısında güçsüz hissettiğimizde Kafka tarafından tanımlanan bir dünyadayız: yargıçlar, aristokratlar, sanayiciler, siyasetçiler ve özellikle babalar.

Kaderlerimizin kontrolümüz dışında olduğunu hissettiğimizde; toplumun özellikle kendi ailemiz tarafından zorlandığımız, aşağılandığımız ve alay edildiğimiz; vücutlarımızdan, cinsel arzularımızdan utandığımızda ve kendimiz için en iyisinin öldürülmemiz veya rahatsız edici ve oldukça iğrenç bir böcek gibi acımasızca ezilmemiz olduğunu düşündüğümüzde Kafka’nın yörüngesindeyiz.

 

Dava’da Josef K., neyle suçlandığını bilmeden tutuklanır ve yargılanır. Suçun adı yoktur, ancak suçluluk duygusu kesindir. Kafka burada bireyin, anlamlandıramadığı bir sistem karşısında nasıl ezildiğini gösterir. Yasa vardır ama ulaşılamazdır; otorite konuşur ama açıklamaz. Josef K.’nın direnişi zayıftır, sesi giderek kısılır. Sonunda geriye yalnızca kabulleniş kalır.

Dönüşüm’de ise  Gregor Samsa bir sabah kendisini devasa bir böceğe dönüşmüş hâlde bulur. Bu dönüşüm yalnızca bedensel değildir; aynı zamanda toplumsal ve ahlakidir. Gregor, işe yaradığı sürece ailesi için değerlidir. Dönüştüğünde ise utanılması gereken bir yük hâline gelir. Kafka, bireyin değeri üretkenliğiyle ölçüldüğünde insanlığın nasıl kolayca silinebildiğini gözler önüne serer.

Kafka’nın aforizmaları ise bu karanlık evrenin en yoğun hâlidir. Kısa, keskin ve rahatsız edici cümlelerle; suçluluk, yalnızlık ve çaresizlik duygusu birkaç satıra sığdırılır. Bu aforizmalar cevap vermez, aksine okuru daha derin bir sessizliğe iter.

Kafka’nın metinlerinde ortak olan şey, bireyin susmaya zorlanmasıdır. Yargılanır, dönüşür ama çoğu zaman konuşamaz. Otorite karşısında güçsüzdür; aile, toplum ve düzen onu sürekli biçimlendirmeye çalışır. Kafka’yı bu kadar sarsıcı kılan da budur: Anlattığı dünya fantastik değil, fazlasıyla gerçektir.

Kafka okurken aslında kendimize bakarız. Zaman zaman Josef K. gibi suçlu ama nedenini bilmeyen, zaman zaman Gregor Samsa gibi yük hâline geldiğini hisseden bireyler oluruz. Kafka’nın karanlık evreni, bu yüzden yalnızca edebî bir dünya değil, insanın içinden çıkamadığı bir aynadır.

 

Feyza Zeynep Tural


Yorumlar

Popüler Yayınlar