GAZİANTEP

 


12-20 Mart tarihleri arasında, insani yardımda bulunmak üzere, Ahbap Gönüllüsü olarak Deprem Bölgesine gitmiştim. Görev yerim, Ahbap Gaziantep Ana İkmal Deposu idi.

Kim bilir benden önce kimler gelmiş, kimler geçmişti? Ve benden sonra da kimler gelip geçecekti daha!.. Zira yaraların sarılması kolaylıkla bitecek boyutta değildi.

Blog paylaşımımda Ahbap ekip arkadaşlarıma dair hatıratımı yayımlamak istiyorum. Yöre halkı ve ülkem insanına dair hatıratımı ise www.eura24.com’daki köşemde paylaşacağım.

Yaklaşık dört yıldır Ahbap gönüllüsüyüm. Daha önce yaşanan çeşitli doğal afetlerde görev almak için talep formu doldurmuş olsam da görev alamamıştım. Bu, ilk saha etkinliği deneyimimdi, heyecanlıydım. Hem de çok!

Depremin ilk gününden beri maddi manevi yardımda bulunmuş olsam da bizzat bedenen o bölgedeki kardeşlerimizin yanında olmak, yaralarını sarmak ve yüreklerine dokunmak istiyordum hep! Heyecanıma, bu buruk sevincim de katık oluyordu.

Ahbap Gönüllülerinden oluşan WhatsApp grubumuzdan doldurduğum talep formum onaylanmış olmalı ki, Merkez koordinasyonundan bir nevi bana rehber olarak görevlendirilen, Sema Mola başkan beni bilgilendiren mesajlar attı. Biletimi gönderdi. Gerek ve yeter koşulları sağladıktan sonra WhatsApp üzerinden Ahbap Saha grubuna taşındım. Oradaki koşullar ve bilgilendirmeler, görev sürem bitinceye kadar devam etti.

12 Mart Pazar günü 19.30’da Turhal’dan Gaziantep’e gitmek üzere otobüse bindim. Ve iniş saatim, ertesi gün 4.30 olmasına rağmen, beni karşılayacak olan Murtaza Atalar başkan otogarda bekliyormuş iyi mi? O kadar duygulandım ve Ahbap adına o denli gururlandım ki anlatamam! Oysa ben, uykusunu bölmemek adına, sadece geldiğimi haber vermek ve istediği zaman beni alabileceğini belirtmek üzere mesaj atmıştım. O ise “Hazırım, otogardayım ve sizi bekliyorum efendim.” dedi…

Murtaza başkan, tam bir maestro imiş meğerse! Onu ilerleyen süreçte daha iyi tanıyacaktım. Çalışmalardan, yöre halkının durumundan, nelere azami ölçüde dikkat etmemiz gerektiği hususlarından oldukça kapsamlı bir tanıtım sohbeti eşliğinde görev yerimize geldik. Birkaç saatlik dinlenmenin ardından işbaşı yaptık. Ta gelene kadar, ekip arkadaşlarımızla birlikte, gerekli sevkiyat ve teslimatlar için malzeme indirme, bindirme işleriyle yoğun bir çalışma içerisinde olduk. Ekip o kadar klas ve neşeli idi ki, inanın yorulmak nedir bilmez olmuştuk. Herkes elinden gelenin fazlasını yapmaya çabalıyordu. Çünkü sınırlı bir süre ile oradaydık ve nihayetinde evlerimize dönecek ve dinlenecektik. Ama oradaki insanlar, o zor ve kısıtlı koşullarda yaşamaya devam edecekti. O nedenle ne kadar efor sarf edeceksek tamamını tüketmek zorunda olduğumuzun bilincindeydik! Atalarımız ne demişti? “At, yarıştığı gün tozar!”



6 Bin metre karelik kapalı alana sahip depomuz, Gaziantep 5. Organize Sanayi Bölgesinde idi. Öncesinde dayanıklı tüketim malzemeleri grubuna giren robot, fırın, süpürge, tost makinası türünden mutfak eşyaları üreten bir fabrikaymış! Gaziantepli bir iş insanı olan Gökmen Bey tarafından halı fabrikası olarak faaliyet göstermek üzere devren satın alınmış. Konsept değişikliği esnasında, taşınma gerçekleşmeden, deprem olduğu için devasa büyüklüğe sahip bir depo olarak sahibince Ahbap’a kiralanmış. Ahbap Ana İkmal Deposu olarak, depremden etkilenen bütün şehirlere oradan dağıtım yapıyorduk. Mesai mefhumu olmaksızın, adeta 7/24 çalışarak sevkiyatlarımızı gerçekleştiriyorduk. Yerine ulaşan tırların bilgisi, videosu elimize ulaştığında yorgunluktan eser kalmıyordu bedenimizde…



İlk gün oldukça yalnızdık. Murtaza başkan, deponun taşınacağını bildirdi. “Sahibi artık bir an önce kendi işlerini başlatmayı istiyor, o nedenle yeni depoya taşınacağız hocam.” dedi. Ben o kadar üzülmüştüm ki, oradaki malzemeleri depodan depoya taşımak yerine, kalabalık bir ekip tarafından derhal ihtiyaç sahipleri ile buluşturalım istiyordum. Ama nafile! Gaziantepli lise öğrencisi fakat hepimize taş çıkartacak bir performansla çalışan, depodaki malzemelerin yerine herkesten daha çok vakıf olan, bulduğu ilk fırsatta anında uyumayı ve kendini dinlendirmeyi başaran İlhan kardeşim ve iki kuzeniyle birlikte, bir tır dolusu gelen, 500 çuval eşofman takımını depoya istiflemiştik ilk gün. Ertesi günden itibaren ekibe katılacaklar gelmeye başladı. Şen şakrak, neşeli grup olarak Ahbap İstanbul ekibi bizlere dahil oldu. Ardından, aynı gün içinde Edremit, İzmir ekibi de gelince işlerimiz oldukça rayına girmeye başlamıştı.

İstanbul ekibimizden Münire ve Medine hanımlar, tam bir ana kraliçe gibi kovanı yönetmenin ve depodaki yardımlarının yanında, mutfak işlerindeki maharetleriyle de gönlümüzde taht kurdular. Hepsinden önemlisi kendileri, AKUT görevlisiymiş aynı zamanda. Kahramanmaraş’taki meşhur Ebrar Sitesi’nde arama kurtarma faaliyetlerine de katılmışlar! O bilgiye de vakıf olduktan sonra saygımız ve hürmetimiz katlanmıştı kraliçe hanımlarımıza karşı… 1999 Marmara Depreminden sonra “Deprem Dede” olarak animasyon filmleri ile anasınıfı öğrencileri dahil ülkemizin öğrencilerine deprem gerçeğini öğreten Rahmetli Ahmet Mete Işıkara hocamızın talebeleriymiş onlar. Allah’ım bakar mısınız şu CV’lerine? Mücevherler içerisinde bir ekibin, ameleye de ihtiyacı vardı kuşkusuz. Biz de onlardan idik işte! Zile’den arkadaşım Resul, ben, Ahşap ustası Celal, Elektrik ustası Safi, hepimizin neşe kaynağı yakışıklı yiğidimiz Akif, ... amele olarak!

Şahsen ben Ahbap Derneği’nin, bölge planlamasıyla Ahbap şehirlerinde Münire ve Medine hanımların bir program dahilinde, Akut eğitimi vermelerini, bizleri eğitmelerini çok isterim. Birbiriyle 25 yıllık geçmişleri ve dostlukları olan Münire Hanım için, onun şehirde depremzedelere yardım malzemesi götürdüğü bir zamanda, kontrolündeki belgeleri arayıp bulamadığımız bir anda Medine Hanım, “Onun evrak ve emanet eksiği asla olmaz!” diyebilmiş ve haklı çıkmıştı. Ne güzel bir şahitlik ve dostluk idi öyle!..

Murtaza başkan, Gaziantep sorumlumuz olduğu için üst düzey bürokratlarla, Ahbap merkez yönetimiyle, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla, güvenlik ve sağlık görevlileriyle irtibatı hep o sağlıyordu. O kadar iş yoğunluğu arasında bizlerin de konforunu olabildiğince üstlere çıkarmaya çalışıyordu. 

Büro işleri için aramıza altın sarısı saçlarıyla Derya kızımız katılmıştı. Gerek Akif gerekse Derya iletişim çağına doğmuş olmanın bütün avantajlarını kullanıyor ve bizlere, ciğere uzanmaya çalışan kedi misali, imrenmenin kralını yaşatıyordu! Çok tatlıydılar, gençliğin dinamizmi ile tecrübenin kaynaşmasına tanık olduk ekibimiz sayesinde…



Kahramanmaraş ekibi de bizimle aynı depoyu kullanıyordu. Yıkım, Kahramanmaraş’ta daha fazla olduğu için oranın deposu bizimle birleştirilmişti. Antep Maraş arası yaklaşık bir saatlik mesafe olduğu için Maraş ekibi akşam geliyor, birlikte konaklıyorduk ve gece boyu hazır ettikleri malzemelerini alarak sabah Maraş’a gidiyorlardı. 

Son derece soğukkanlılığı ile ekip arkadaşlarımızın büyük teveccühünü kazanmış olan Resul kardeşim, Maraş ekibinden idi. Ama o da bizimle depoda çalışıyordu. Yeri geliyor forklift kullanıyor, yeri geliyor transpaletle yük taşıyor, yeri geliyor yükleme yapıyor ve bu defa yeri geliyor değil, buldukları her fırsatta, Celal beyle birlikte bizlere hayat tecrübelerini aktarıyordu. Her ikisinin de kendilerine özgü üretkenlikleri ve hobileri vardı. Ekip arkadaşlarımız şirin baba diyordu Resul Bey kardeşimize.

Celal Bey kardeşimiz dahi’mizdi. Çok çalışanımız, Resul’ün rekabet partneri idi. Benzer işlerde çok mahirdiler. Babasının, imkanlarını alabildiğince kısarak büyütmesi ona kaynak ve motivasyon olarak dönmüş. Kaz dağlarında sürekli tatilde yaşıyorum diyordu. Kendi mimarlığı, ustalığı, kalfalığı ve işçiliğiyle tamamen Ahşap bir ev yapmış. Bardakta mısır, pamuk şeker, patates kızartması kombinli seyyar tezgahlı arabalar üretiyormuş. Ayrıca estetik simit arabaları da… Ulusal ve uluslararası e-ticaret yapmakta.

Safi bey kardeşimiz, Cem Yılmaz’ın rahleyi tedrisatından geçmiş bir usta tiyatro oyuncusu gibiydi. Ahbap Van’dan aramıza katılmış Maraş ekibinden bir kardeşimiz olan Safi Bey, her ekipte mutlaka olması gereken birisi idi. Ayrıca depomuzun mutfak şefiydi aynı zamanda. İstediğimiz saatte her türlü soğuk ve sıcak ara öğünler hazır etmekte üzerine yoktu. Elektrik ustası olması, soğuk havalarda öyle işimize yaradı ki anlatamam! Bozuk ısıtıcıları tamir ederek hizmetimize sundu. Sayesinde ısındık ve unutulmazlar arasına dahil ettik onu da…

Ahbap İzmir’den Ayla öğretmenimiz, Ege’nin serin sıcaklığını sarıp sarmalayıp gelmiş gibiydi. Ses tonunun kadifeliği, tavır ve davranışlarının olgunluğu ile kucağındaki sıcaklığı bizlere sunardı. Dalgalı, hırçın ve hararetli anlarımızda güvenli limanımız olurdu. Herkesin çok iyi anlaştığı Ahbabımızdı ama yine vip kardeşimiz olan Züleyha ile birlikte olduklarında sohbetleri son derece eğitici ve öğretici olurdu. Biz soğuktan üşürken, Züleyha kısa kollu gezmez miydi aramızda?! Aman Allah’ım, şu an bile üşüdüm…

Ahbap İzmir’den aramıza katılan Asiye Hanım, tam bir geri dönüşüm prensesi idi. Doğayı hepimizden koruyor, neredeyse kucaklayıp bağrına basıyordu ayrıştırma eylemleriyle. Zaman zaman, el attığımızda anında bulalım istediğimiz, sağda solda bıraktığımız eşyaları arkanı döndüğün anda yerinde bulamamak, şokuyla karşılaşmış olsak da kıymetli bir iş yaptığını bildiğimiz için hiç asi olmazdık Asiye hanıma. O gelinceye kadar deponun mıntıka temizleyicisiydim. Sabah erken kalkar, kahvaltı ve toplu işlerimiz öncesinde etrafı toparlar dışarda ateşe verir yakardım. Ama Asiye geldikten sonra kuyruğumu kıstırıp kıçın kıçın yanladım ateşin başından. Ve ondan sonra şehrin geri dönüşümcülerini depoya çağırarak teslim etmeye başladık ayrıştırılmış atıkları…

Bize, sahada malzeme dağıtmak üzere, Panelvan araç getirmek için Ahbap Ankara’dan bir günlüğüne de olsa aramıza katılan aslen Çorumlu Celal 2 kardeşimiz, ikindi güneşi gibiydi. Süresi kısa ama etkisi uzundu. O kadarcık kısa sürede gönüllerimizde taht kurdu ayrıldı aramızdan. Özellikle depremzedelerle duygu bağı kurmamayı sadece görevimize odaklanmayı ve işimizi profesyonelce yapmayı öğretti. Fakat bizim açımızdan öyle kolay değildi oraya ve o insanlara asılı kalmamak! Oldukça genç olmasına rağmen nasıl bir hayat tecrübesi edinmişse artık, "Duygusuz bir insan oldum çıktım ben. Benim başarılı olmam belki de şahsıma münhasır bir durum, işimizin verimliliği için siz mümkün olduğunca bana yaklaşmaya çalışın." derdi…

Ahbap Üniversite Kurulumuzdan Ceyhun kardeşimiz tam bir uçbeyi gibiydi. Son derece beyefendiliğiyle, diksiyon ve ses tonunun çekiciliğiyle toplulukları yönlendirmede ekibimizin vitrin yüzü, sunucusu ve darda kaldığımızda yetişen Hızır’ı idi.

Maraş ekibinin yeni motor kuvveti ve sorumlusu Yusuf Bey kardeşimiz de olgunluğu ve çözüm odaklı düşünmesi ile göz dolduran, etrafında çekim alanı oluşturan bir liderdi. İsmi geçenler olarak, hepimiz ayrıldık ama o bir lider olarak, bizim yerimize gelenlerle birlikte hâlâ orada ve hâlâ koşuşturmaya devam ediyor. İnsanların yüreğine dokunmaya devam ediyor. Eminiz ki yanında Gaziantepli İlhan kardeşimiz yine var.

Biz ise en kısa zamanda yeniden, daha farklı etkinliklerde yine öylesi güzel birlikteliklerde buluşmak için dua ve temennilerde bulunuyoruz.

İyi ki varsınız arkadaşlar. İyi ki sizi tanımışım, iyi ki Ahbap olarak gerçeğin ve iyiliğin peşinden koşmaktayız arkadaşlar. İsmini sayamadıklarım da dahil, hepinizi çok seviyorum, sevgiyle kalın can dostlarım…

Not: Kendi onaylarını almadan isimlerini yayımlamayı etik bulmadığım için Resul dışındaki isimleri kurguladım. Ama karakterler gerçek…

 

Hayati YAMAN

Yorumlar

  1. Ne hikayeler var hocam... Bu hikayelerin içerisinde birer kahraman olarak var olan ve yeri geldiğinde yeni hikayeler yazan AHBAP'lara ve nice gönüllülerimize minnettarız. Yaralarımızın bir an önce sarılmasını ümit ederek örnekliğinize tekrardan teşekkür ederiz. İyi ki varsınız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kadar haklısın ki Enescim! İnsan yaratılmak kaderimizdi ama insan kalabilmek ise tercihimiz. O tercihi bile isteye yapan Ahbap topluluğu ile olmanın huzurunu ve mutluluğunu iliklerime kadar hissettim. O bölgede yaşanan acılar, böylesi anılarla bir nebze de olsa hafifliyor. İnşallah en kısa sürede yine gideceğim.

      Sil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar