YOKUŞA AKAN SULAR

 

Edebiyat öğretmenimizin verdiği bir ödevdi bu! Okuduğumuz bir kitabın  değerlendirmesini yapacaktık. Ben de aşağıda sizlerle paylaşmak istediğim kitabı okumuş ve onun kritiğini yapmıştım. Edebiyat öğretmenimiz Özlem hocam o kadar beğenmiş olmalı ki, Hayati hocamızla paylaşmış benim bu kitap kritiğimi! O da "İznin olursa bunu mutlaka blogta paylaşalım kızım." dedi. "Senin emeğine karşı bizim bir jestimiz olsun. Senin de arkadaşlarına bir teşviğin olsun." diye de ekledi. 

Ben de biraz uyarlama yaparak bu şekilde paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz ve kitabı okuma listenize alırsınız. İyi okumalar...

YOKUŞA AKAN SULAR

Türk hikayeciliğinin önemli yazarlarından olan Mustafa Kutlu, eserlerinde çoğu zaman 'tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte yaşanan maddi manevi sıkıntıları' dile getirmiştir. "Yokuşa Akan Sular" adlı eseri de bu sıkıntılara örnektir. 

Gelin sizlere biraz bu kitabın ortaya koymak istediği anafikirden bahsedeyim. 

İnsanoğlu doğumdan ölüme kadar sürekli bir mücadele içindedir. Bu durum, yaşam içerisindeki diğer canlılar için de geçerlidir. Bu yaşam mücadelesinde kimi zaman çok zorlanırız. Tıpkı yokuşa bir suyun akması gibi zor gelir bize de yaşadıklarımız... Fakat biz ister ve azimle çalışırsak, olmayacak hiçbir şey yoktur. 

Yaşamlarında çok iyi yerlere gelmiş bazı insanların hayat hikayelerini okuduğumuzda, onların da yokuşa akan sular gibi mücadele ettiğini ve en olmayacak denilen anlarda başarı sağladıklarını görmekteyiz. İşte zorlanarak kazanmış olduğumuz bu başarı daha kalıcı ve değerlidir. 

Hayatımızın elbette her döneminde sular yokuşa akmaz. Bir gün gelir işler kolaylaşır da. Bu defa suyun çağlayan olup yokuş aşağı kolayca akması, uçurumdan aşağı şelale olması gibi. 

Uzun lafın kısası, her zorlukla beraber bir kolaylık da vardır. İşte bunun için hep azimli olmalıyız. Zorlukları aştıkça kolaylıklara kavuşacağımızı bilmeliyiz! Yeter ki Bican gibi biz de, zorlukların üstesinden gelmeyi bilelim.

Hanife ELİBOL