YEMEZLER-1
Bayrama iki gün kala İsrail askerleri Filistinlilere Mescid-i Aksa’daki camiye giriş izni vermediği için ortaya çıkan direniş ve hak arama mücadelesini gerekçe göstererek sivillere saldırmaya başlayınca bir anda sahur ve iftarlarımızda lokmalar boğazımıza dizildi! Ardından Filistinlilerin hakkını koruduğunu savunan ama onların arkasına sığınarak kendi örgütsel yapısını ve yöneticilerinin şahsi emellerini güçlendiren, Dünya terör listesinde yer alan Hamas, elindeki füzelerle İsrail tarafına saldırılara başladı.
İsrail iç kamuoyunda siyasal desteğini yitiren,
gözünü siyasi çıkar hırsı bürütmüş olan Netanyahu
hükümeti de fırsatı ganimet bilip, aralıksız olarak Filistinlileri havadan
bomba yağmuruna tutmaya başladı. Ve neredeyse hemen her Ramazan’da yaşanan
alışıldık manzaralara bir yenisini daha eklemiş oldu! Derken olan yine masum, sivil
halka olmaya başladı!
Kim duyarsız kalabilir ki; bebek, çocuk, kadın
demeden sivillerin üzerine bomba yağdırılıp katliam yapılmasına? Bakın çocuk ve kadın tanımlı sivillerin
yanına, genel anlamda bir de “yaşlı”
kelimesini eklenir değil mi? Unuttum mu? Hayır, ama yazamadım! Çünkü Filistin’de yaşlı yok! Ülke’de
yaş ortalaması 20’li yaşlarda! İnsanlar, on yıllardır yaşlanamadan ölüp
gidiyorlar o ülkede!..
Yaşanan bu dramatik durum, ülkemizde de durumdan
vazife çıkarmaya çalışan, mağlum çevreler tarafından hemen istismara açıldı!
Elbette duyarlılığı yüksek ama bir o kadar da dolduruşa gelmeye açık milletimiz
anında klavye mücahitliğine soyunduruldu! Ben de kendi sosyal medya
hesaplarımdan bir paylaşım yapmıştım.
(O paylaşımımı da bu sunumumun yorumlar kısmına
ekleyeceğim inşallah.)
Pek çok destek mesajı aldım. “Hocam duygularımıza tercüman oldunuz. Sağ olun, var olun. Ne kadar
güzel özetlediniz hazin tablomuzu! …” tarzında yorumlar aldım. Fakat “Orada
öldürülen masum insanlara karşı nasıl tavır almamız gerekiyor? Bize o konularda
önerilerde bulunur musunuz hocam?” diye talepte bulunanlar da az
değildi! Ben onlara özelden mesajlar atmama rağmen konu ile ilgili blogta da
birkaç sunum yapma lüzumu hissettim. Onun için bu mini seriye de başlamış
oldum.
Değerli okuyucularım ve takipçilerim:
Yüce Allah bizlere Fatır-5 ve Lokman-33’te “Aldatıcıların
bizi Kendisi ile aldatmaması yönünde, daha doğrusu Allah ile aldatanlara karşı
uyanık olup aldanmamamız, sonra faturayı gereksiz yere Allah’a kesmememiz!”
yönünde muhteşem uyarılarda bulunuyor!.. Ne yazık ki hep Allah ile
kandırılıyoruz. İşte bu sunumlarımda o hususlara dikkatinizi çekmeye
çalışacağım.
O özel paylaşımımla dikkatlere sunduğum mevzular
neydi?
-Din ile siyasetin yine karıştırılması ve Siyasal
İslamcılık!
-Kudüs için kullanılan, “Müslümanların ilk kıblesi!”
kutsal yalanı!
-Din tüccarlarının anında harekete geçerek, hatta
ekonomik yardım çağrılarında bulunmak da dahil,selin sürüklediklerinden mal
kapma yarışına girmeleri!
-Mazlumların ve masumların yanında bir duruş
sergilemekse maksat, Doğu Türkistan ve Kırım’daki soydaşlarımıza uygulanan Çin
ve Rus mezalimine kulak tıkayarak neden çifte standart gösterildiğinin
deşifresi!
-Algı yönetimi üzerinden Neo Osmanlıcılık fikrini
diriltme operasyonları!
-Pandemi döneminde kısıtlama yaşarken, üstüne üslük
tam kapanma(!) dönemindeyken protestolarda yaşananların kel alaka olduğunun
beyan edilmesi!
-Protesto şekillerinin saçmalığı ve kargaları dahi
güldüren cinsten olduğunun açığa çıkarılması!
Üstelik öyle bir paylaşımı 2010 yılında Akdeniz’deki
uluslararası sularda Gazze’ye insani yardım götüren İHH filosundaki “Mavi Marmara” gemisine helikopterle
iniş yapan İsrail askerlerinin, çok uluslu aktistlere saldırı yaparak
içlerinden sadece yurttaşlarımızı şehit etmelerini; ilçemizde Alperen Ocakları
organizasyonu olarak “İsrail’i Telin
Mitingi” düzenlemiş bir kardeşiniz, büyüğünüz olarak o mesajları yazmış
birisiyim!
(Google’ye yazarsanız bulabilirsiniz!)
İsrail’i kınayan mitinglere katılmış birisi olmama
rağmen daha sonraki gelişmeler kullanıldığımı hissettirmişti bana! Fakat
olayların göründüğü kısmı üzerinden samimiyetle hareket ediyorduk! Artık
gördüğümüz kısımlar bize tecrübe kazandırdığına göre sizlere aynı tecrübeleri
edindirmemeliydim.
Kim ne kadar kandırılırsa kandırılsın, biz bir kere
kandırılabilirdik! Çünkü daha sonra öğrendiğimiz bilgiler neticesinde; Ak
Partili milletvekillerinin ve Abdurrahman Dilipak’ın son anda Mavi Marmara
gemisinden indirildiğini öğrenmemiz vicdanlarımızı sızlatmıştı! Ardından tanık
olduğumuz, gözümüze sokarcasına yaşanan olaylar ise vicdan yaramızın üzerine
tuz biber ekmişti! “Şehitlerin kanı
yerde kalmadı, İsrail önümüzde diz çöktü, özür diledi!” diye resmi
açıklamalar yapılmasına rağmen olayların öyle olmadığını öğrenmek bünyemize yük
olmuştu! Çünkü İsrail bırakın özür dilemeyi, devlet olarak bile değil, bir
dernek üzerinden transfer ettiği 20 milyon dolar tazminatla, suçlu askerleri
hakkındaki yargı kararlarının sümen altı edilmesini sağlamıştı! Bir nevi
“şehitler …” yazmaya elim varmıyor!
O dönemde “Otoriteden
izin alarak gitselerdi!” diye beyanat veren Fetö elebaşına karşı
meydanlarda “Otorite kim? Ben isem, ben
izin verdim kardeşim. Yok katil İsrail otoriteyse, senin kimlerin maşası
olduğunu görsün aziz milletimiz!” diye kamuoyu desteği alan, şehit evlerini
ziyaret edip Kur’an okuyan bir başbakan, dört yıl sonra Fetullah Gülen ile aynı
noktaya gelmişti!
Mavi Marmara Şehitlerinin akıbetini sorup duran, sık
sık onları gündemde tutan İHH Genel
Başkanı Bülent Yıldırım’a “Benden
mi izin aldınız da gittiniz kardeşim?” açıklaması ile olaya kafa yoran
insanlarımızı adeta şoka sokmuştu! O Bülent Yıldırım da bir daha, ne olduysa,
dut yemiş bülbül kesilmişti! Belki de “Kontrol
bizde, bizim müsaade ettiğimiz ölçüde ve konularda eylem yapacaksınız zılgıtını
yemişti!” Aksi halde bir anda kendisinin de terör örgütü lideri olma
tehlikesini görmüştü, muhtemelen! Kısacası onun da karizması çizilmişti… Ama
Mavi Marmara’nın siyasal ve dini açıdan yeterince kaymağı yenilmişti! Artık
gündemde kalmamalı, sadece yıl dönümlerinde anma toplantıları ve mitinglerle
takımı ve taraftarı bir arada tutma argümanı alt basamağına indirilmeliydi!
Öyle de oldu.
Bunları yaşamış ve görmüş birisi olarak sizin Allah
ile aldatılma operasyonuna kurban gitmenize nasıl gönlüm razı olabilir?
Hayati Yaman
Müsterih ol ey halkım! Durumdan vazife çıkarılmış rapor aşağıda sunulmuştur. Sahuru yeyip rahat rahat uyuyabilirsin!
YanıtlaSil-Salavat zincirleri kurulmuştur.
-Fetih Suresi 1453 kişiye sevk edilmiştir.
-2023 Hatim için cüzler Ümmeti Muhammed'e dağıtılmıştır.
-Bastonları ile düşman uçaklarını düşüren ulular, ermişler, veliler, şeyhler, gavslar, cavslar nişan almak için mevzilerine çekilmişlerdir.
-Gazze'de Dünyanın en büyük Coca-Cola fabrikası varken dindar halkımızdan Coca-Cola, Fanta dökerek İsrail'i protesto etmeye sokak timleri oluşturulmuştur.
-İdlip, Afrin harekatlarında Türk ordusunu işgalci gösterenlerin liste başında Filistin yönetimi olsa da, sosyal medyanın Neo Osmanlıcılık fikriyatı entellektüelleri tarafından "100 yıl önce oralar bizimdi!" derin tarihi pompalanmaya başlanmıştır.
-Bakara-143'te "...yeniden yüzünü Mescidi Haram'a çevir..." ayeti Kur'an'da dururken, Bakara Suresi Medine'de nazil olmuş ve Peygamberimiz Mekke'de Kabe'ye yönelerek namaz kılmış, hatta Kabe'de vahiy almış ve müşriklerin tacizlerine uğramışken; Kudüs için "Müslümanların ilk kıblesi!" yalanı üzerinden yine din siyasete alet edilerek dinî duygular köpürtülmüştür.
-Minarelerden salalar okunması, lanet ve kahır bedduaları yapılması suretiyle görev Allah'a havale edilmiştir.
-Nasıl bir şey anlamadım ama tam kapanmış olsak da virüsden izin alınıp şehir meydanları, büyük elçilik binalarının önleri lebaleb doldurulmuştur.
Bundan sonra yeryüzünden yok olup kaybolacak İsrail düşünsün anasını satayım...
#FilstinlilerUmmetten
#UygurTürkleriDeUmmetten
#KırımTürkleriDeUmmetten
DUA İLE İSRAİL KAHROLMAZ!
SilÖyle durduk yerde dua zinciri ile olmaz arkadaş.
Ne israil kahrolur nede emperyalizm.
Boşuna yalvarmayın Allah belâlarını da vermez.
Aslında onları bizim başımıza bela diye verdi de biz anlamazdan geliyoruz.
Sana kastı olanları yenmek mi istiyorsun?
İşte formülü:
Matematik bileceksin!
Fizik bileceksin!
Kimya bileceksin!
Yazılım bileceksin!
Çocuklarına beş yaşından itibaren kodlamayı öğreteceksin!
Fen liselerini kapatmayacaksın!
Felsefe, mantık derslerini kaldırmayacaksın!
Her yeri imam hatip okuluna çevirmeyeceksin!
İş bilmez adamlari rektör atamayacaksın!
Yap-işlet-devret modeliyle ülkenin kaynaklarını müteahhitlere peşkeş çekmeyeceksin!
Sadece yandaş olduğu için beceriksiz adamlara yol vermeyeceksin!
Bize oy vermedi diye akıllı beyinleri göçe zorlamayacaksın!
Bilim ve sanat vazgeçilmezin olacak!
Kimsenin inancına, düşüncesine, yaşam biçimine karışmayacaksın!
Güçlü olacaksın!
Bilgili olacaksın!
Kendine güvenin olacak!
Dokuz milyonluk İsrail birbuçuk milyarlık İslâm alemine dünyayı dar ederken;
Bu işleri sen gör, zulme dur de, adaleti sağla dünyaya düzen ver diye, sana akıl, fikir, göz, kulak, toprak, su tohum, cennet gibi bir ülke vermiş olan Allah'a, koşup, ağlaya sızlaya düşmanlarımızı kahret diyerek, sana verilmiş görevi, görevi verene ihale etmeyeceksin.
Allah kimseye bela vermez. Tembelliğimiz, akılsızlığımız, korkaklığımız yüzünden belayı biz üstümüze alırız.
Şimdi eller klavyeye atış serbest.
Kahrolsun İsrail!..
Beddua paylaş, lanet yağdır, milleti töhmet altında bırak.
Belki olur, ya da, emriniz olur!
İstatistiklere göre;
SilDünyanın en fakir 50 ülkesinin, 32 tanesi Müslüman.
Dünyanın en zengin 500 kişisi arasında, bu en fakir 32 İslâm ülkesinin liderleri yer alıyor.
BU İŞTE BİR TERSLİK YOK MU?
Hocam aklınıza,bileğinize, ellerinize sağlık. İçimizden geçenleri ve fazlasını, bildiklerimizi ve bilmediklerimizi otomatik silahlar gibi birbiri ardına ateşlemişsiniz. Ama içim çok rahat ki bu kurşunlar mazlum insanlara atılanlar gibi yakmak,yıkmak veya öldürmek için değil; yapmak, düzeltmek ve diriltmek için üzerimize geliyor...
YanıtlaSilKesinlikle yapmak, düzeltmek ve diriltmek için... Yoksa ne anlamı var kendim açısından...
SilHocam ellerine emeğine yüreğine sağlık şu yazını okuyup uyanmayan kişiyi ne yapsan uyandıramazsın malesef ki
YanıtlaSilNe diyelim kardeşim! Allah feraset ve basiretini açsın diye dua edelim...
SilHer sene Ramazanın son haftasında İsrail'in Filistine saldırısı ve peşinden ilk kıble, kutsal Mescidi-i Aksa'nın siyonist Yahudiler tarafından işgal edilmesi adetten ve vaka-ı adiyeden oldu.
YanıtlaSilSanki birileri eksikliğini duyduğu halk desteğini yeniden sağlamak ve toplumsal heyecanı yükseltme işini bunun üzerinden gerçekleştiriyor gibi.
Yani istismar diz boyu.
Sayın Hayati Bey Hocam bunu, Kur'ani bir tanımla, "Allah ile aldatmak" olarak tarif etmiş.
Evet bu istismar, siyasal İslamcıların büyük bir maharetle icra ettikleri, Allah ile aldatmak fiilinin ta kendisidir.
Konuyla ilgili okuduğum en derli, toplu ve aydınlatıcı yazılardan bir tanesinini yine Hayati Bey'in kaleminden okuduk.
Işık, en çok, karanlıkta farkedilir.
Milletimizin ışıkları var, hamdolsun!
Yüreklilik bir erdemdir.
Yalnız yürümeyi göze alabilecek yürekli adamlar az kaldı, ama şükür ki, hâlâ, varlar.
Davalar yürekli insanların elinde büyür ve geleceğe taşınır.
Umudumuz vardır, elhamdülillah!
Vicdanı, irfanı, ilmi, ahlakı, hakikatı ve aklı terketmeyen nadir kalem erbabından birisi olan Hayati Hocamız sağolsunlar, Varolsunlar!
Işık saça saça yürümeye devam et, Hocam!
Aydınlananlar ve ışığının izinden yürüyenler, azınsanmayacak kadar, çoktur.
Yolun, izin açık olsun!
Kalemine, yüreğine ve ellerine sağlık!
#FilstinlilerUmmetten
#UygurTürkleriDeUmmetten
#KırımTürkleriDeUmmetten
Üç kuşağın bir arada yaşadığı ve tecrübelerini aktardığı zaman dilimi bir asır olarak ifade edilir. Artik yarım asırlık ömrümüzle tecrübelerimizi yeni nesle aktarma gayreti içindeyim. Yazmazsam bir yanım eksik kalacak diye düşünüyorum. Rabbim şahitlerimizi arttırsın...
Sil