SİSTEMLERİN GÜCÜ

Bu sene 11. Sınıfa gelmiştik. Her ne kadar yüz yüze eğitim yapamıyor olsak da, uzaktan eğitimle gördüğümüz ilk Biyoloji dersinde “Bu yıl konularımız daha cazip, daha etkileyici ve büyüleyici. Çünkü kendimizi ve vücudumuzu öğreneceğiz!” demişti Hayati hocamız… “Sistemlerimizi, onları oluşturan organların nasıl birbirleriyle ve diğer sistemlerle entegre bir şekilde çalıştığını, güç birliği yaparak sorunlarımızın üstesinden nasıl geldiklerini ve el birliği içinde bizlere nasıl örneklik sunduğunu öğreneceğiz.” diye de eklemişti… 

Doğrusu çok heyecanlanmıştım. Hatta derslerin içinde ve sonrasında yaptığımız yazışmalardan arkadaşlarımın da aynı heyecanı yaşadığını gözlemleyebilmiştim!

Tüm okurları saygı ve sevgilerimle selamlarken kendi duygularımı sizlerle paylaşmak ve arkadaşlarımın hislerine de tercüman olmak istediğimi belirtirim.

Evlerimize kapandığımız şu günlerde ne çok özledik sosyalleşmeyi değil mi? Kimilerimiz küstüğü hatta kin bile beslediği arkadaşlarını, kimilerimiz sevdiklerimizin kokusunu, kimilerimiz ailesini, eşini dostunu, büyüklerini özledi. Onlara yaklaşarak değil onlardan uzak kalarak sevgisini göstermeye çalıştı... Kısacası eski günlerimizin gelmesini özlemle bekliyoruz. Ama ne kadar eskisi gibi olacağız, orası da koskocaman bir muamma! 

Yine de bu zamanlarda ders çıkaracağımız birçok şey var diye düşünüyorum. Şimdi size verilen hediyelerin neler olduğunu düşünmenizi istiyorum sizden! Bunların içerisinde birçok maddi ürün var değil mi? Saatler, ayakkabılar, parfümler, elbiseler, kitaplar, kalemler... Her hediye için en azından bir teşekküre borçlu hissetiniz kendinizi değil mi?.. 

Gelin şimdi bunlardan daha değerli olan hediyeleri hatırlatayım sizlere ben. İşte girişte sözünü ettiğim sistemlerimizin ve onları oluşturan organlarımızın ne büyük birer hediye olduğunu, bu yıl Biyoloji derslerinde öğrendim ve anladım ben. Siz çok daha önceden kavramışsanız bilgiçlik taslıyor olmamı mazur görmenizi, heyecanıma ve içimdeki coşkunun dışa vurumuna vermenizi isterim. Fakat o sistemlerin getirdiği ve bize öğrettiği dayanışma duygusuna birlikte bakmamızda sakınca görmeyeceğinizden eminim…  

İlk önce Sinir sistemi, nöronlar, omurilik ve beyin ile başladık. Aman Allah’ım, ne kadar üstün ve ayrıcalıklı bir sistem, diye düşündüm hemencecik. Sonra Hormonal sisteme geldik, baktım ki onlar olmadan nöronlar çalışmıyor. O zaman hormonlar daha önemli ve üstün demeye başladım sessizce içimden. Ardından onlarla uyumlu çalışan, vücudumuzun dışa açılan pencereleri olan duyu organlarımız devreye girince göz aklımı başımdan aldı. Gözsüz bir âna bile tahammül edemezdim şu saatten sonra. Dünyaya geldiğimde gözlerim olmasa veya görmeseydim haydi bir nebze önemsiz diyebilirdim onlara! 

Sonra İskelet ve Kas sistemimizdeki ahenk ve uyum, bizi biz yapan hareket ve manevra kabiliyeti, bizi dik duruş sahibi kılan omurga! Nasıl vaz geçersin onlardan? Ama onların sorunsuz çalışması için sinir, hormon ve duyu organları entegrasyonuna da ihtiyaç var kuşkusuz…

Ardından öğrendiğimiz Sindirim sistemi; sistemlerin, organların, hücrelerin hepsinin çalışması için enerji ham maddesi üreten teknoloji harikası bir fabrika gibiydi. Ve en önemlisi, en ayrıcalıklısı ve en üstünü gibiydi sanki! Adeta bütün vücudun enerji ihtiyacının ham maddesi akaryakıtı üreten petrol kuyuları ve ham petrolü işleyen rafineri sistemleri gibiydi o. Ayrıca kendi içindeki ahenk ve uyum insanı cezbediyordu.

Sindirim sisteminin sonuna gelince baktık ki olayın taşıma boyutu var! Taşıma ve nakliye olmayınca o da küt kötürüm oluyor ve ayazda kalıyordu ulu orta yerde. 

Baktık ki bu defa Dolaşım sistemi çok daha mühim. Kalp olmadan, onun pompalama gücü olmadan, ona bağlı otoyollar, bölünmüş karayolları, asfalt ve tali yollar gibi işlev gören vücudumuzun taşımacılığını sırtlanan damarlar olmadan hiçbir şeyin önemi yoktu!

Şimdiye kadar öğrendiğimiz bu sistemler, acaba bundan sonra öğreneceklerimizde ne gibi üstün özellikler ortaya çıkaracaktı? O merakımızı da saklı tutarak gerçekte biz sistemlerimizin çalışmasından ve gücünden dayanışmayı, birlikte iş yapabilmeyi, birbirimize muhtaç olduğumuzu, kibir ve büyüklenme göstermemiz gerektiğini, kimseyi hor görmemiz gerektiği sunucunu çıkarmalıydık!

Ne garip ki insanlar kendi vücutlarının işleyişini unutmuş gibiler. Kendilerini ya üstün görerek, ya da duyarsız kalarak toplumdan soyutlanmaya ve gücünü heba etmeye doğru yol almaktalar. Ama unutmayalım ki bir mesaj vermek ya da bir fonksiyon ortaya koymak üzere şekillendirilmiş her eserin bir üstadı olduğu gibi biz insanların da bir yaratıcısı vardır. Acaba bizleri ve bütün evreni yoktan var ederek kendince kusurlu, bizce inanılmaz derecede düzenli çalışan bir sistemi kuran, biz insanlara düşünme ve bilim üretme yeteneği vererek Dünya ve Evren üzerindeki Sistemlerle bağlantı kurma, entegrasyon sağlama özelliği yükleyen Yüce Yaratıcımız, bizden dayanışma duygusu ile hareket etmemizi istiyor olmasın! Kendi içimizde kurduğu bu sistemlerden örnek alarak diğer makro sistemlere uzanmamızı istiyor olmasın! Tek başına olduklarında hiçbir işe yaramayan bu organlar, bu sistemler birlikteyken bir anlam ifade ediyorlar, mutlu oluyorlar ve umut aşılıyorlar. 

Bizler de insanlar olarak birbirimize her zaman muhtacız. Bu muhtaçlığımız bazen bir ayakkabı gibi maddi, bazen de kısa süreliğine bile olsa sevgi gibi manevi olur. İhtiyaçlarımızın giderilmesi ise dayanışma duygumuzun hayata geçirilmesi ile mümkündür. Dayanışmadan doğan bu huzurumuzu ve mutluluğumuzu bozmak isteyenlere karşı da ancak ve ancak birlik beraberlik içinde tek vücut olarak karşılık verebiliriz. 

Bizler komşumuz açken, köpekler soğukta kıvranırken, balıklar yaşamak için çırpınırken bunları görmezden gelerek nereye kadar yol alabiliriz? İnsan olarak sadece kendimiz, kendi türümüz için dayanışma göstermek de çözüm değildir. Onun için tüm ekosisteme yönelik dayanışma ve entegrasyon çabası içinde olmamız, yaratılış amacımıza uygun bir şekilde yol almamızın zorunluluğu ve sonucu olmalıdır. 

Bunun için de dayanışmayı asla ama asla unutmamalıyız. Peki şimdi her hediye için kendisini borçlu hisseden bizler, görmezden geldiğimiz bunca hediyeler için de kendimizi Yüce Yaratıcıya karşı minnet borçlu hissetmeli ve teşekkür etme bilincinde olmalı değil miyiz? Sistemlerimizden öğrendiğim duygularımın ışığında sizlerin de sağlıklı olmasını ve sağlıklı düşünmesini arzuluyorum. Tekrardan görüşmek dileğiyle...


Yusuf Alpaydın

Yorumlar

  1. Düşüncene sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yusuf Alpaydın9 Ocak 2021 18:58

      Değerli yorumunuz için çok teşekkür eder,sizlere ve ailenize sağlıklı günler dilerim.

      Sil
  2. Elinize sağlık, başlığı görür görmez bir kaç sene önceki projelerimizi hatırlattı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yusuf Alpaydın9 Ocak 2021 19:16

      Yorumunuz için teşekkür ederim. Bazen her şey sadece görüldüğü gibi olmayabiliyor, farklı bir bakış açısı kazandığımız zaman hem çevremize hem de kendimize daha önce bakmadığımız gibi bakıyoruz. Bunlarda büyük emeği olan değerli öğretmenime de sizin yorumunuz aracılığıyla tekrar teşekkür etmek isterim. İyi ki varsınız hocam ve iyi ki varsınız kendini her an için okumaya ve okutmaya adayan güzel insanlar. Sağlıcakla kalın.

      Sil
    2. Siz benim kabul edilmiş duamsınız. Siz varsanız bizim değerimiz var. İyi ki varsınız sizler de... Çok teşekkür ederim Yusuf'cum

      Sil
  3. Enes Coşgun10 Ocak 2021 00:02

    Tebrik ederim kardeşim. Yazmaya devam etmeni öneririm. Cümlelerin harika, akıcılık da öyle. Anlattıkların ise 11.sınıfı yeniden yaşattı resmen bana. Sonraki yazıların için yerimi aldım :)

    YanıtlaSil
  4. Yusuf Alpaydın10 Ocak 2021 00:30

    Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Bazen hayatta geriye dönüşler, insanlar için yaptıklarını ve yapacaklarını tekrar istişare etmesinden dolayı faydalı buluyorum. Bunları yaşayabildiyseniz ne mutlu! Sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aleyna demiryürek10 Ocak 2021 19:18

      Harika bir yazı olmuş düşüncene sağlık arkadaşım. Devam ettiğin sürece çok güzel şeyler çıkaracağına inanıyorum başarılar :)

      Sil
  5. Yusuf Alpaydın10 Ocak 2021 23:36

    Bu süreçten hepimiz farklı hislerle geçiyoruz ama yeri geldiğinde umudumuz yeşeriyor. Bu umudumuzu daha da yeşertmek için elimden geleni yapmaya çalışacağım. Yorumun için teşekkür ederim arkadaşım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar