ÇOCUK

Mağdur edilen, taciz edilen, işkence edilen, sevgiden mahrum edilen, ezilen, horlanan, öldürülen her çocuk için kelimelerim kifayetsiz olsa da yazmak istedim. 
  
Hey Çocuk! 
 
Duy beni, dinle biraz. Söz veriyorum dolduracağım avuçlarını şekerle, uçuracağım uçurtmanı en uzaklara.
 
Sar beni, yok et kollarında. İyi geliyorsun bana çocuk. Biraz hafifliyor sanki acım, azalıyor sanki gözyaşım yanında.    
  
Ah be çocuk, ah be çocukluk. Kal öyle çocukça. Bak böyle hep çocukça.  Uzaktan dinle olur mu sana yazdığım şarkıları? Uzaktan sarıl bana, ırak kal benden ama hep çocukluğun yakın kala, içimde ola. 
 
Kahkahanla, masumluğunla, dizindeki yaralarla, saçındaki çiçeklerle, yarım kalmış oyuncak hayallerinle, heyecanınla, yaşam sevincinle kal. Öylece kal. Sakın büyüme emi? Büyüme çocuk. Ya da büyüsen de içindeki çocuğu hiç büyütme... Büyütme gözyaşlarını, büyütme ürkekliğini, büyütme yarım kalmışlıklarını.    
  
Dinle! Gelme çocuk bana. Sarıl dediğime bakma sen. İyi gelmem sana. Tek başına salarım seni dikenli yollara, ayağında bir papucun bile olmadan hem de. Ufacık ayakların kanar durur da çocuk, durdurmana izin vermem ben.    
  
Gelme bana çocuk. Sen daha büyümek ne demek bilmezken, sana kocaman gelinlik giydiririm, kaybolursun onun içinde çekip almam seni ordan.    
  
Ah çocuk gelme diyorum sana. Bana gelme! Hiç görmediğin adamın kollarında hapis ederim seni. O kollar sıkar da incecik belini, tutup kırmam o kolları.    Seni daha 15 yaşında annenin evinden alırım da yabancılara bırakırım çocuk. Seni anne olmaya zorlarım sen daha annene mecburken.   
  
Sen minicik ellerinle çiçekler toplarken sana bir can emanet ederim çocuk. Sar derim, büyüt onu derim sana. Sen daha büyümemişken çocuk. Giyme giydir derim, sen daha giymeye bir şey bulamazken. Yeme yedir derim, senin canın daha çikolata çekerken çocuk.   
  
Sana, sen artık çocuk değilsin kendine gel derim çocuk. Sarsılır nazik bedenin, kırılır kanatların da bir ah bile demezsin bana bilirim. Artık anneyim dersin kendine, ağlarsın geceleri. Kalktığında da o yabancı adam döner arkasını sana. Sen tek kalırsın çocuk.    
  
Birlikte büyürsün çocuğunla çocuk. Sımsıkı sarılırsın ona. Yeminler edersin onu bırakmayacağına, yeminler edersin yaşadığını ona yaşatmayacağına.    
  
Evet büyürsün çocuk. Ellerinde tuttuğun minicik avuç da büyür. Sana hayran bir kız çocuğu. Ne de çok yıprandın onu büyütürken. Aman hissetmesin aman üzülmesin diye kaç kez yalandan mutluyum dedin ona çocuk?    
   
Ben seni onunla da sınarım çocuk. Onu çekip almaya çalışırım kollarından bir daha sarılama diye, bir daha koklayama kokusunu diye, bir daha nefes alama diye.    
    
Sana ağır taşlar atarım çocuk. Düşürürüm seni yere ki, bu sefer dizlerin değil kalbin kanar çocuk.    
  
Ve yine yapayalnızsın çocuk. Avuçların nasır tutmuş, saçlarına ak bulaşmış senin. Tutarsın beni ve "dokunamazsın bize" dersin çocuk. İşte o zaman anlarım büyüdüğünü. İşte o zaman anlarım yaralarının kabuk bağladığını.    
  
Bu sefer seslenirim sana çocuk: Açtım kollarımı sana. Gel ve sarıl bana. Gel ve sarıl sana. Gel ve dokun içindeki çocuğa... 
    

Tuğçe Dalaksız

Yorumlar

  1. Kelimeler kifayetsiz... gözlerim dolu dolu okudum. Maalesef böyle can yakıcı bir gerçek var. Keşke sarıp sarmalayıp koruyabilsek tüm çocuklarımızı hepsine gücümüz yetse elimiz uzansa. Daha yaşanılası, daha merhametli, daha adil bir dünya için çocuklarımızı iyi yetiştirebilmeyi nasip etsin Allahım. Ellerinize yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar