İFRAT VE TEFRİT


Sekülerizm’den bahsetmişken onun eksik ve yanlış kalan yönlerine de değinmek istiyorum.
Sekülerizm bir hırka bir lokma telkini ile milleti uyutup uyuştururken, kendileri malı götüren aldatıcıların aldatmaları karşısında müthiş bir çığır açmış ve Dünya nimetlerinin önemine dikkat çekmiştir. Kuşkusuz Ahiret yurdu üzerinden insanların kandırıldığı gerçeğini ortaya çıkarması, dinin siyasal otoriteye bürünmesi karşısında insana yaşatacak sıkıntıları önceden görebilme basiretini bize sunmuştur. Ancak Dünyaya bir kez geliniyor, o nedenle maksimum oranda istifade etmek gerekir, hedefi ise bir takım sıkıntılar doğurmuştur. Yani insanları ifrattan (negatif uç sınır diyelim!) kurtarırken, bu defa tefrite (ona da pozitif uç sınır diyelim!) düşürmüştür. Oysa ölçülü olmak ve orta yolu takip etmek Sırat-ı müstakim’dir.
Sekülerizm, insanın içindeki para ve servet biriktirme şehvetini kabartmıştır. Muhtemelen masum ve son derece faydalı bir ideoloji olarak ortaya çıkmış, sanayi ve teknolojik gelişmelere kucak açarak açlık ve barınma sorunu başta olmak üzere insanlığın pek çok sorununu çözmeyi hedeflemiş olan Kapitalizm’den “Vahşi Kapitalizm” canavarının doğmasına neden olmuştur. 
Vahşi Kapitalizm ise ekonominin ahlakını ortadan kaldırmış, para kazanmayı her şart ve koşulda mubah sayan modern bir din haline getirmiştir. Para artık adı konulmuş bir ilahtır. Ve o ilahın vahyi daha çok biriktirmeyi, kat kat arttırmayı, faizi meşru görmeyi tebliğ eder olmuştur artık. En temel insan hakkı olan yaşam hakkında, sağlık problemlerinin çözümünde dahi insanı müşteri konumuna düşürmüştür. 
Doğan her çocuk GDO’lu ürünlerle beslenecek potansiyel bir müşteri, her insan potansiyel bir hasta ve ilaç endüstrisinin doğal müşterisi gibi algılanmaya başlanmıştır. Enerji kaynaklarını elinde bulunduran coğrafyaların yöneticileri küresel güçlerin kuklası haline getirilmiş veya yerli ve milli yöneticilerine uluslararası operasyonlar yapılarak canına kıyılmış ya da onlar yönetimden uzaklaştırılarak yerine kendi onayladıkları kuklalar getirilmiştir. Halkı sersefil bir yaşama mahkum edilen o ülkelerin yöneticileri ise dolar milyonerleri arasına girmiştir. 
Dünyanın kaynakları ve nimetleri akıl almaz bir hızla tüketilmeye başlanmıştır. Ayrıca Ekolojik denge anormal derecede bozulmuş ve çevre kirliliği sadece dünyayla sınırlı kalmayıp uzayı bile çöplüğe çevirir boyutlara erişmiştir. Bu canavarca tüketim, vahşi tarumar, kimin hakkına nasıl ve ne derecede girdiğimizi çözemeyeceğimiz bir probleme dönüşmüş, insan türünün vebalini gittikçe arttırmıştır.  
Vahşi Kapitalizm, mabetleri olan bankalar aracılığı ile insanlara sürekli para dağıtmaktadır.  Elbette ki bedava değil! Daha çok harca, daha çok borçlan, daha çok köleleş ki efendilerine başkaldırma ve daha çok emir al. Malın karşılığı bir değer olması gereken ve ticareti mal takasından kurtararak kolaylaştıran paranın bizzat kendisi mal olmuştur artık! Dağıtılan para gerçekte karşılığı olmayan, dağıttığı sermayenin ancak %10’unu yasal olarak devlete teminat gösterme zorunluluğu olan paradır ve kredi şeklinde faiziyle halka dağıtılmaktadır. O paranın pardon pastanın, çerez dahi olmayan kısmı vatandaşa esas çoğu ise çoğunlukla kamu bankaları aracılıyla yandaşlara dağıtılıyordur artık! 
Bu sistem içinde, hiç serveti olmayan ama sadakati güçlü olan kişiler dahi sadece yönetici ve siyasi erke yakın olmak vasfı ile yine dolar milyonerleri arasına girebilmektedir artık. Ücretli, bordro mahkumu, alt gelir grubu vs ile çoğunluğu teşkil eden halk ise kişi başına düşen payımız artıyor, ekonomimiz büyüyor diye onlara alkış tutuyordur! Oysa elbirliği ile kaymak tabakanın servetini büyüttüğümüz, kendi ekonomimizi ise küçülttüğümüz gerçeği yandaş medya aracılığı ile gözden kaçırılmaktadır.
Küresel güç odakları ve tepe ekonomik baronlar ise manzarayı umumiye bakarak, “Harca harcayabildiğin kadar, ben seni esir aldım zaten. Sen vermezsen kefilin, o vermezse devletin hazinesi aracılığı ile o parayı senden tahsil ederim.” diyordu!..
Sekülerizm insanın kimyasını bozmuş, insanı diğer hayvanlardan ayıran en önemli ayraçlardan biri olan ahlakı erozyona uğratmış ve WIN İNSAN her koşulda kazanmayı hedefleyen insan türetmiştir. Bu insan doğal olarak hem İnsan kitabının ayetlerini okumada, hem de Tabiat kitabının ayetlerini okumada aşırıya kaçmıştır. 
O iki hususu daha sonra açıklamak üzere sizi kendinize getirmek üzere uyandıranlara, doğal ve natürel insan olmaya davet edenlere kulak vermeye çağırıyorum. Herkese günaydın!..

Hayati YAMAN 

Yorumlar

Popüler Yayınlar