HELAL

Helaldir, helal. Ananızın ak sütü gibi helaldir.

Hocam, yazılarınızı kaydediyor ve biz de paylaşıyoruz. Bize izniniz var mı? Şeklinde mesaj atan öğrencilerim var. O konuda asla bir ambargom olmadığını dile getirmek isterim. Dilediğinizle, dilediğiniz şekilde paylaşabilirsiniz. Sadece isteğim, kutsiyet atfetmemenizdir. Bana yazdırılmıyor. Ben kendim yazıyorum. Sanal alemin risaleleri, İnteraktif ortamın mektupları gibi değerlendirmeyin. Bunlara sarılın yeter. Bunlar sizin imanınızı kurtaracak gibi uluhiyet yüklemeyin. Ben sizin rehberiniz, mürşidiniz, şeyhiniz, üstadınız, gavsınız değilim. Sizler de benim vahiy katiplerim, müritlerim, şakirtlerim, havarilerim, sofilerim değilsiniz…

Tekrar ediyorum, bana yazdırılmıyor, ben yazıyorum. Hatta sizi de teşvik ediyorum. Siz de yazın. Ortalık kendisine yazdırılanlarla dolu. Ortalık ilahi ve Rabbani mesaj, mektup ve risalelerle dolu. Lütfen bir yenisini de biz eklemeyelim!
Örnek mi istiyorsunuz? Celalettin Rumi Mesnevi bana yazdırıldı, diyor. Bu kitap korunmuş kattan indirildi. Bunun önünden arkasından batıl erişemez, bu ilahidir, şeklinde Kur’an ın özelliklerini kendi kitabına atfediyor. Ne gariptir ki içerisinde pornografik hikayeler anlatıyor. “Kabak Risalesi” yazın Google ye görürsünüz.

Said Nursi Risalelerin kendisine yazdırıldığını, onları okumanın yeterli olacağı ve onların imanımızı kurtaracağını lahikalarında anlatır. Öte yandan 18. Lema da Hz. Ali’ye de vahiy geldiğini ama yanlışlıkla Cebrail AS ın onu Hz. Peygamberimizin kucağına düşürdüğünü yazar! Müdavimleri onun eserlerini Kur’an ın önüne geçirmek için “Kur’an bir hazine. Risale-i Nur ise o hazineye ulaşmak için anahtar.” Şeklinde beyanat verirler. Bu durumda hangisi daha önemli olur?

Cübbeli ve Şeyhi Mahmut Efendi (Her ne kadar kendisi hasta olsa da!) Furkan Tefsirini bizzat Hz. Peygamberimizin izni ve denetimiyle yazıyorlarmış! O şekilde reklam ederek kitaplarını teb’asına pompalıyor.

Bütün bu zatların piri olan Muhyiddini Arabi Fisusul Hikem isimli eserinin Allah tarafından yazdırıldığını beyan eder. Bu liste uzar gider.

Sohbetlerinde söyledikleri bilgilere, “Kaynağınız ne hocam?” diye sorulduğunda: “Biz kitaptan konuşmuyoruz ki, kaynak söyleyelim. Biz levhi mahfuz (Kur’anın indirildiği, Allah katındaki bütün bilgilerin yer aldığı ana kaynak)dan konuşuyoruz.” diye milleti kandırır ve koyun sürüsü yaparlar.
 
O nedenle siz ve biz öyle olmayacağız. Kaynak ve delil göstermeden söz etmeyecek, bilgi vermeyecek ve beyanda bulunmayacağız. Soru sormayı ve sorgulamayı asla elden bırakmayacağız. Aklımızı, irademizi birilerinin eline ve vicdanına terk etmeyeceğiz… Eksik ve hatalı olan yanlarımızı düzelteceğiz. Birbirimizin dostu ve yaranı olacağız. Birlikte yol alacağız. Kapalı yolları birlikte açacağız ve mesafe kat edeceğiz. Koşu bandında terlemek yerine hep ileri daha ileri gideceğiz.

Ve sonunda ululardan kurtularak kendinizi keşfedeceksiniz. Kendinize güvenecek ve kendinizi geliştireceksiniz. Allah’ın izniyle siz bizi geçeceksiniz. Selametle kalın, Allah’a emanet olun…


Hayati YAMAN