YAKARIŞ-2
ALLAH’IM…
-SEN her sözü dinleyin, en doğrusuna uyun diyordun!(Zümer-18), her yeryüzü tanrısı kendi teb'asına "falancaları dinlemeyin, onlar sizi saptırır. Falancaların eserlerini okumayın, TV lerini izlemeyin. Sadece bizi dinleyin, bize gelin." diyor ve onların gözünün açılmasını istemiyordu.
-SEN dininizi paramparça yapmayın, topluca ALLAH'ın ipine/Kur'an a sımsıkı sarılın diyordun!(En’am-159 ve Al-i İmran-103), onlar ümmet 73 fırkaya/guruba ayrılacak ve kurtulan gurup biz olacağız zaten diye ha bire amip gibi bölünerek çoğalıyorlardı.
-SEN bir topluluk kendi üzerindeki hükmünü fert fert topyekûn değiştirmedikçe, ben o topluluk üzerindeki hükmümü değiştirmem, diyordun!(Rad-11); onlar bir mehdi gelecek, onun elinde sanki sihirli değnek var! Bizi değiştirecek ve topyekûn müslüman yapacak, biz de Mehdi'ye asker yetiştiriyoruz, diyordu.
-SEN kainatın efendisi/sahibi/rabbi, kendin olduğunu söylüyordun!(Fatiha-2), onlar kainatın efendisi Hz Muhammed dir, diyordu hâşâ. Tıpkı Hıristiyanlar gibi Peygamber Efendimizi tanrılaştırıyor ve kendilerini de "İslam'ın Pavlus ları" yapıyorlardı.
-SEN 6236 mesajın hepsini bize ev ödevi kılıyor ve İslam'ın imanın şartı sayıyordun!(Zuhruf-44), onlar 54 farz, 32 farz adı altında farzlar sayıp bizi "takvim yaprağı müslümanı" yapıyordu.
-SEN mal biriktirmeyin, kendinizi perişan etmemek koşulu ile ihtiyacınızdan fazlasını dağıtın, fakirliği bitirin diyordun(İsra-29 ve Bakara-219); onlar kırkta bir, maldan değil kârdan, şunlar şunlar zekâta sadakaya girmez, gibi abuk sabuk kriterler geliştirip fakirliği kader saydırıyor ve onlara sabrı öğütlüyor, kendileri ise holding patronu oluyordu…
-SEN bu kitap size yeterli, ben onu eksiksiz ve her türlü örneğiyle açıklanmış olarak size gönderdim diyordun!(Her bir kelime için ayrı bir ayet var. Örn: Ankebut-51), onlar kitabın önüne ilmihal, fıkıh, hadis, kelam, tefsir, mektubat, risaleler vs. Diye bir dünya kitap koyuyor ve adeta Kur'an'a ulaştırmak istemiyorlardı.
-SEN kat kat arttırmayın, faize bulaşmayın, öyle yaparsanız Allah ve Resulü ile savaş halinde olursunuz diyordun!(Bakara-275 ve 280 arası), adamlar “hileyi şer’iye” ihdas etmiş ve yine sana din öğreterek "İslami" kelimesini bankaların önüne yerleştirmiş, adına katılım demiş, kar payı dağıtıyoruz demiş ve yine savaşa devam kararı çıkarmışlardı.
-SEN kardeş olun, ben sizin kalplerinizi ısındırdım diyordun!(Al-i İmran-103), onlar alt fırkalar oluşturarak kendi guruplarındakileri kardeş saydırıyordu.
-SEN ben sizi Müslüman olarak isimlendirdim, bundan daha şanlı ne olabilir ki? Diyordun!(Hac-78), onları bu isimlendirme kesmiyor ve her gurup sofi, ihvan, şakirt, nur talebesi, derviş, …-cılar vs şeklinde kendi özel ismini de ekliyordu.
-SEN yapmadığınız şeyleri söylemeyin, bunda Allah'ın nefreti vardır diyordun!(Saf-2), onlar ısrarla "hocanın söylediğini yap, gittiği yoldan gitme" sözünü tasdik ettirircesine yaşatıyordu.
-SEN emaneti ehline verin ve adaletle hükmedin diyordun!(Nisa-58), onlar uzayan kol bizden olsun, başarıya giden her yol mübahtır anlayışı ile makyavelist bir nesil yetiştiriyordu.
-SEN Allah’a çağırandan daha güzel sözlü kim olabilir ki? Diyordun(Fussilet-33), onlar ha bire kendilerine çağırıyordu.
-SEN bize, “inananların dostu” olduğunu söylüyordun!(Bakara-257), onlar ruhban sınıfı oluşturarak bu payeyi kendilerine has kılıyordu.
-SEN dostlarımızla bir arada veya ayrı ayrı yiyip içebileceğimizi söyleyerek en alt sınırdan örnek veriyordun üzerini eğitim görmek, çalışmak, hayatın içinde olmak şekline yayabilmemizi istiyordun!(Nur-61), onlar zinhar olmaz, olamaz. Erkek ve kadının bir arada olması haramdır, haremlik/selamlık Allah’ın emridir diyorlardı.
-SEN hem bizleri, hem de peygamberlerini sorgulayacağını söylüyordun!(Araf-6), bizim ulular kendilerini kurtulmuş ilan ediyor ve bizi de kurtaracaklarını söylüyordu. Bu ne cür’etti yaaa!
-SEN Yahudi ve Hıristiyanlar gibi, alimlerimizi Rabb edinmememizi söylüyordun!(Tevbe-31), onlar ısrarla Rabb olmaya soyunuyorlardı.
-SEN her Peygamberine “Ben sizden buna karşı her hangi bir mal/para/ücret istemiyorum. Benim mükafatım Allah’a aittir.” Dedirtiyordun!(Pek çok ayet var. Örn: Hud-29), onlar ha bire senin dinini, Peygamberini satarak para kazanıyor, saltanat kuruyordu.
-SEN tek yaratıldığımız gibi, yargılanmamızın da tek tek olacağını bildiriyordun!(En’am-94), adamlar “Bizim guruptan olursanız yırttınız, bizim efendimiz bizi alacak ve topluca Hz. Peygamberimize götürecek.” diyorlardı…
-SEN kitabını kargaşa ve karışıklıkları gidersin diye rehber olarak gönderdiğini beyan ediyordun!(Nahl-64), adamlar sadece Kur’an olmaz, 500 tane de ayet getirseniz kabul edemem, diye ısrarla kaynak türetiyor ve dini çelişkiler yumağı yapıyordu.
-SEN hakikati çoğunlukların temsil etmediğini, hakikat vahye, kaynağı Allah olana dayanan bir kişi bile olsa, ondan çıkabilir!(Nahl-120) diyordun, adamlar bu kadar insan boşuna mı bize geliyor ki diye çoğunluk üzerinden akıl örtme işlemi yapıyordu…
-SEN bizleri duamız için, Allah bilinciyle yaşamamız için, iyi ve kötü olanımızı ayırt edici imtihan için ve ibadet için yarattığını (Furkan-77, Zariyat-56, Mülk-2, Hud-119) söylüyordun, adamlar “Levlake levlake, ve ma halaktul eflake=(Ey habibim!) eğer sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” uydurmasını yaratış gayen olarak bize sunuyordu.
-Sen “En güzel hadis, Kur’an dır.”(Zümer-23) diyordun, onlar bir sürü uydurma rivayeti hadis diye çakıyor, varlık sebeplerini o uydurma rivayetlere dayandırıyor ve Hz. Peygamberimize de zulmediyorlardı.
-SEN emr olunduğun gibi dosdoğru ol diyordun!(Hud-112), onlar “ilmî siyaset” diye bir kurum ihdas etmiş ve rüzgar gülü gibi her yöne dönüyordu, dönmeyi salih amel gösteriyordu.
-SEN üstünlük ancak ve ancak takvadadır yani Allah’lı yaşama duyarlığının yüksekliğindedir diyordun!(Hucurat-13), onlar soy sop, şekil kıyafet, gösteriş ve seçilmiş(!) olmakta olduğunu, iddia ediyordu.
-SEN nefislerinizi temize çıkarmayın diyordun!(Necm-32), onlar sol taraflarında çizik(!) olmadığını teb'asına pompalıyordu.
-SEN önce Rabbinin adıyla oku(Alak-1 ve 2), sonra kalem ile yazmayı öğreten Rabbinin şanını yücelt diyordun(Kalem-1 ve 9 arası), onlar okumamayla öğünüyor ve cehaleti, tüketiciliği, yük olmayı öğütlüyordu.
İşte manzarayı umumiyemiz bu idi ALLAH'ım. Senin göndermiş olduğun arı duru İslamı ne hale çevirmişlerdi! YALVARIYOR ve YAKARIYORUM ALLAH’IM…
Şahit ol ki, bütün bu yeryüzü tanrılarının hepsini süpürüp atarak SANA geldim ve SENİ Rabb olarak seçtim ALLAH’ım. İlah olarak sadece SENSİN benim Rabbim ALLAH'ım. Diyorum ve böyle söyleyen, böyle yaşayan kardeşlerimi SENİN selamınla selamlıyorum ALLAH’ım…
Hayati YAMAN
-SEN her sözü dinleyin, en doğrusuna uyun diyordun!(Zümer-18), her yeryüzü tanrısı kendi teb'asına "falancaları dinlemeyin, onlar sizi saptırır. Falancaların eserlerini okumayın, TV lerini izlemeyin. Sadece bizi dinleyin, bize gelin." diyor ve onların gözünün açılmasını istemiyordu.
-SEN dininizi paramparça yapmayın, topluca ALLAH'ın ipine/Kur'an a sımsıkı sarılın diyordun!(En’am-159 ve Al-i İmran-103), onlar ümmet 73 fırkaya/guruba ayrılacak ve kurtulan gurup biz olacağız zaten diye ha bire amip gibi bölünerek çoğalıyorlardı.
-SEN bir topluluk kendi üzerindeki hükmünü fert fert topyekûn değiştirmedikçe, ben o topluluk üzerindeki hükmümü değiştirmem, diyordun!(Rad-11); onlar bir mehdi gelecek, onun elinde sanki sihirli değnek var! Bizi değiştirecek ve topyekûn müslüman yapacak, biz de Mehdi'ye asker yetiştiriyoruz, diyordu.
-SEN kainatın efendisi/sahibi/rabbi, kendin olduğunu söylüyordun!(Fatiha-2), onlar kainatın efendisi Hz Muhammed dir, diyordu hâşâ. Tıpkı Hıristiyanlar gibi Peygamber Efendimizi tanrılaştırıyor ve kendilerini de "İslam'ın Pavlus ları" yapıyorlardı.
-SEN 6236 mesajın hepsini bize ev ödevi kılıyor ve İslam'ın imanın şartı sayıyordun!(Zuhruf-44), onlar 54 farz, 32 farz adı altında farzlar sayıp bizi "takvim yaprağı müslümanı" yapıyordu.
-SEN mal biriktirmeyin, kendinizi perişan etmemek koşulu ile ihtiyacınızdan fazlasını dağıtın, fakirliği bitirin diyordun(İsra-29 ve Bakara-219); onlar kırkta bir, maldan değil kârdan, şunlar şunlar zekâta sadakaya girmez, gibi abuk sabuk kriterler geliştirip fakirliği kader saydırıyor ve onlara sabrı öğütlüyor, kendileri ise holding patronu oluyordu…
-SEN bu kitap size yeterli, ben onu eksiksiz ve her türlü örneğiyle açıklanmış olarak size gönderdim diyordun!(Her bir kelime için ayrı bir ayet var. Örn: Ankebut-51), onlar kitabın önüne ilmihal, fıkıh, hadis, kelam, tefsir, mektubat, risaleler vs. Diye bir dünya kitap koyuyor ve adeta Kur'an'a ulaştırmak istemiyorlardı.
-SEN kat kat arttırmayın, faize bulaşmayın, öyle yaparsanız Allah ve Resulü ile savaş halinde olursunuz diyordun!(Bakara-275 ve 280 arası), adamlar “hileyi şer’iye” ihdas etmiş ve yine sana din öğreterek "İslami" kelimesini bankaların önüne yerleştirmiş, adına katılım demiş, kar payı dağıtıyoruz demiş ve yine savaşa devam kararı çıkarmışlardı.
-SEN kardeş olun, ben sizin kalplerinizi ısındırdım diyordun!(Al-i İmran-103), onlar alt fırkalar oluşturarak kendi guruplarındakileri kardeş saydırıyordu.
-SEN ben sizi Müslüman olarak isimlendirdim, bundan daha şanlı ne olabilir ki? Diyordun!(Hac-78), onları bu isimlendirme kesmiyor ve her gurup sofi, ihvan, şakirt, nur talebesi, derviş, …-cılar vs şeklinde kendi özel ismini de ekliyordu.
-SEN yapmadığınız şeyleri söylemeyin, bunda Allah'ın nefreti vardır diyordun!(Saf-2), onlar ısrarla "hocanın söylediğini yap, gittiği yoldan gitme" sözünü tasdik ettirircesine yaşatıyordu.
-SEN emaneti ehline verin ve adaletle hükmedin diyordun!(Nisa-58), onlar uzayan kol bizden olsun, başarıya giden her yol mübahtır anlayışı ile makyavelist bir nesil yetiştiriyordu.
-SEN Allah’a çağırandan daha güzel sözlü kim olabilir ki? Diyordun(Fussilet-33), onlar ha bire kendilerine çağırıyordu.
-SEN bize, “inananların dostu” olduğunu söylüyordun!(Bakara-257), onlar ruhban sınıfı oluşturarak bu payeyi kendilerine has kılıyordu.
-SEN dostlarımızla bir arada veya ayrı ayrı yiyip içebileceğimizi söyleyerek en alt sınırdan örnek veriyordun üzerini eğitim görmek, çalışmak, hayatın içinde olmak şekline yayabilmemizi istiyordun!(Nur-61), onlar zinhar olmaz, olamaz. Erkek ve kadının bir arada olması haramdır, haremlik/selamlık Allah’ın emridir diyorlardı.
-SEN hem bizleri, hem de peygamberlerini sorgulayacağını söylüyordun!(Araf-6), bizim ulular kendilerini kurtulmuş ilan ediyor ve bizi de kurtaracaklarını söylüyordu. Bu ne cür’etti yaaa!
-SEN Yahudi ve Hıristiyanlar gibi, alimlerimizi Rabb edinmememizi söylüyordun!(Tevbe-31), onlar ısrarla Rabb olmaya soyunuyorlardı.
-SEN her Peygamberine “Ben sizden buna karşı her hangi bir mal/para/ücret istemiyorum. Benim mükafatım Allah’a aittir.” Dedirtiyordun!(Pek çok ayet var. Örn: Hud-29), onlar ha bire senin dinini, Peygamberini satarak para kazanıyor, saltanat kuruyordu.
-SEN tek yaratıldığımız gibi, yargılanmamızın da tek tek olacağını bildiriyordun!(En’am-94), adamlar “Bizim guruptan olursanız yırttınız, bizim efendimiz bizi alacak ve topluca Hz. Peygamberimize götürecek.” diyorlardı…
-SEN kitabını kargaşa ve karışıklıkları gidersin diye rehber olarak gönderdiğini beyan ediyordun!(Nahl-64), adamlar sadece Kur’an olmaz, 500 tane de ayet getirseniz kabul edemem, diye ısrarla kaynak türetiyor ve dini çelişkiler yumağı yapıyordu.
-SEN hakikati çoğunlukların temsil etmediğini, hakikat vahye, kaynağı Allah olana dayanan bir kişi bile olsa, ondan çıkabilir!(Nahl-120) diyordun, adamlar bu kadar insan boşuna mı bize geliyor ki diye çoğunluk üzerinden akıl örtme işlemi yapıyordu…
-SEN bizleri duamız için, Allah bilinciyle yaşamamız için, iyi ve kötü olanımızı ayırt edici imtihan için ve ibadet için yarattığını (Furkan-77, Zariyat-56, Mülk-2, Hud-119) söylüyordun, adamlar “Levlake levlake, ve ma halaktul eflake=(Ey habibim!) eğer sen olmasaydın alemleri yaratmazdım” uydurmasını yaratış gayen olarak bize sunuyordu.
-Sen “En güzel hadis, Kur’an dır.”(Zümer-23) diyordun, onlar bir sürü uydurma rivayeti hadis diye çakıyor, varlık sebeplerini o uydurma rivayetlere dayandırıyor ve Hz. Peygamberimize de zulmediyorlardı.
-SEN emr olunduğun gibi dosdoğru ol diyordun!(Hud-112), onlar “ilmî siyaset” diye bir kurum ihdas etmiş ve rüzgar gülü gibi her yöne dönüyordu, dönmeyi salih amel gösteriyordu.
-SEN üstünlük ancak ve ancak takvadadır yani Allah’lı yaşama duyarlığının yüksekliğindedir diyordun!(Hucurat-13), onlar soy sop, şekil kıyafet, gösteriş ve seçilmiş(!) olmakta olduğunu, iddia ediyordu.
-SEN nefislerinizi temize çıkarmayın diyordun!(Necm-32), onlar sol taraflarında çizik(!) olmadığını teb'asına pompalıyordu.
-SEN önce Rabbinin adıyla oku(Alak-1 ve 2), sonra kalem ile yazmayı öğreten Rabbinin şanını yücelt diyordun(Kalem-1 ve 9 arası), onlar okumamayla öğünüyor ve cehaleti, tüketiciliği, yük olmayı öğütlüyordu.
İşte manzarayı umumiyemiz bu idi ALLAH'ım. Senin göndermiş olduğun arı duru İslamı ne hale çevirmişlerdi! YALVARIYOR ve YAKARIYORUM ALLAH’IM…
Şahit ol ki, bütün bu yeryüzü tanrılarının hepsini süpürüp atarak SANA geldim ve SENİ Rabb olarak seçtim ALLAH’ım. İlah olarak sadece SENSİN benim Rabbim ALLAH'ım. Diyorum ve böyle söyleyen, böyle yaşayan kardeşlerimi SENİN selamınla selamlıyorum ALLAH’ım…
Hayati YAMAN
Hocam maksat farklı bunlar hiçbir şekilde İslama inanan insanlar değil. Bize İslamın şartı beştir dediler ama ibadet"BEŞTEN" büyüktür değil mi?sonra Allahın isimlerini ezberle cennetliksin, peygambere komşu olmak içün okunacak dua vb.gibi bidatlar uydururken doğruları söyleyen bir lideri"Atatürk'ü dinsiz kabuk ettiler. Sebebi neydi gökten indiği sanılan din(buradaki dönemin Osmanlısında padişahın emrini ayetmiş Allahın zorunlu kıldığı bür şeymiş gibi lanse eden topluluğu eleştirmesi). Hala bile insanlar buradan vurmaya çalışıyor. Oysaki Allah gökte mi Allah her yerde YERDE GÖKTE ALYUVARDA DNADA. Bu gerçekten acınılası bir durum. Tekkeleri kapattı diye eleştirilen bir lider. Neden insanlar O'na sığınmak varken çaput bağlamayı tercüh eder ki. Anlaması gerçekten güç. İslam aleminin bir an önce KURANI HAYAT EDİNMESİ GEREKİYOR. ..
YanıtlaSilEyvallah evlat. Sen benim damardan giriyorsun. Aynen öyle hayat kitabını bayatlattık ve hayatın dışına çıkardık. Bütün çelişkiler, kitaba uyumak yerine kitabına uydurmak tabiatımızdan doğuyor... Atatürk e gelince, büyük adammış vesselam. Gittikçe değeri daha iyi anlaşılan lider. Ama "oku" emrine riayet edenler için...
SilSiyasal İslam denilen ve bizzat İslam'ı kemiren o soysuz zihniyetin çirkin yüzünü ve kirli ruhunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren yirmidört ayar altın değerinde; mümin ve mücadeleci bir yüreğin kaleminden çıkmış, münafıkların yüzünde tokat gibi patlayan muhteşem bir yazı.
YanıtlaSilAziz kardeşim Hayati Bey'i kutlarım.
Tanrı kalemine güç, yüreğine sağlık versin!
Bu yazıyı, izniniz olursa, kıymet bilir bir kaç güzel insanla paylaşmak isterim.
Sağlık ve esenlik dileklerimle...
İbrahim ÖZMEN / Ankara
Estağfurullah abi. Senin izin isteme talebin, beni üzer. Ayrıca nitelik ve kalite tutkunu nesiller yetiştirme gayreti içinde olduğunu yakinen bilen birisi olarak, hürmetle selamlıyorum saydegrr ağabeyim...
YanıtlaSil