Ruhunu Benimsemeyen İnsan, Kendi Potansiyelini Yitirir!
İnsan, yaratılış amacı inançlara göre değişen, akıl ve irade
sahibi bir varlık...
Genellikle böyle tanımlanır, değil mi?
Belki çoğu kişi için böyledir ama benim için insanın tanımı
çok daha farklı. Aslında tamamen değil, sadece kendime özgü bir bakış açısı.
Peki, ben insanı nasıl tanımlıyorum?
Bence "İnsan, akıl ve irade sahibi bir varlıktır ve
kendi içinde ruhunu benimseyenler ile benimseyemeyenler olarak ikiye
ayrılır."
Öncelikle ruhunu benimseyen bireylerden söz edelim.
Genellikle bu kişilerde büyük bir sıkıntı görmeyiz. Burada dikkat edilmesi
gereken nokta, "sıkıntıları yok" demiyorum, "görmüyoruz"
diyorum. Çünkü sıkıntının görünmemesi, onun hiç var olmadığı anlamına gelmez.
Ruhunu benimseyen kişiler, stres ve psikolojik zorlukları izole edebilirler.
Ancak bir de ruhunu benimsemek isteyen ama bunu
başaramayanlar vardır. Ya da benimsemeye çalıştığını düşünüp kendi
gerçekliğiyle yüzleşemeyenler...
Herkes göründüğü gibi mi?
Toplumun genel algısıyla yorum yaparsak, maddi durumu iyi
olan ya da meslek sahibi kişiler mutlu ve huzurlu gözükür. Ama bu sadece
dışarıdan görünen kısmıdır. Hepimiz bunun farkındayız fakat ruhumuz bunu
gerçekten kabul edebiliyor mu?
Kaç kişi iç sesine bu soruyu sormuştur ki?
Belki beş, belki on kişi... ama daha fazla olduğunu
sanmıyorum.
İşte, tüm mesele burada!
Ruhunu benimsemeyen insanlar, kendilerinde herhangi bir
aidiyet hissetmez, büyük şeyler başarabileceklerine inanmazlar.
“Ben ruhumu benimseyememişim!" Diyerek içsel bir
reddediş yaşarlar. Oysa bilmezler ki bu his, onların kendi iç dünyalarıyla bir
sınavıdır. Önemli olan bu sınavı kaybetmemektir.
Fark edenler savaşır, çabalar, gayret gösterir, farkındalık
yaratır.
Fark edemeyenler ise ruhlarının onları reddettiğini sanarak
sürekli aşağı çekilir.
Halbuki çıkış yolu bellidir:
Çaba, gayret ve inanç.
İnsan kolay olanı seçmeye meyillidir. Kolay yolu seçmek,
yalnızca gerilemeye sebep olur. Ancak kendini geliştirmek, farkındalığını
kazanmak, ruhunu benimsemek zahmet ister.
Sonuç olarak:
Ruhunu benimseyen kişi düşünür, sorgular, varlığını
anlamlandırır ve acıya rağmen ilerler...
Ruhunu benimsemeyen kişi ise düşünmekten kaçınır, varlık
amacını sorgulamaz ve potansiyelini kaybederek kendini sorumsuzluğa mahkûm
eder...
İkincisi ne acı bir son!
Sıla Sungur
Yorumlar
Yorum Gönder
Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.