O Gün İlk Defa


Her insan aynı değildir sonuçta ama yine de her insanın içinde bağlanma denilen bir duygu vardır bana göre! Ben de kendimi öyle bağlamışım ki annemin "geçecek" kelimesine! Sanki o bana “geçecek” demese, yaşadığım her olumsuzluk hiç geçmeyecekmiş gibi hissettiriyordu kendisini bana.

O Gün İlk Defa...

Ve çok garip… Her sıkıntımda yanına gidip, her defasında sabırla beni dinleyen annem, o gün ilk defa geçecek demedi!..

Yaşadığım bu sıkıntı aslında öyle çok büyük, hayatımı yerle bir eden bir şey de değildi aslında. Hani derler ya "İnsan en çok neyi severse, en çok onunla sınanırmış!" Benimki de öyle bir şeydi işte. Sevdiğim bir şeyle sınanmıştım.

Bu durumun farklı şekillerini defalarca kez yaşamıştım aynı zamanda. Her seferinde anneme gittim, aynı konuyu belki yüzlerce kez anlattım. O da hep sabırla dinledi. Ve hep aynı kelimeyle içimi rahatlattı: "Geçecek!"

O kelime bana umut gibi geliyordu. Sanki annem geçecek dediği an, hayatımda her şey yavaş yavaş yoluna girecekmiş gibi geliyordu bana. 

Ama bu sefer… Bu sefer o kelimeyi söylemedi. Sustu. O kadar alışmışım ki o söze, duyamayınca bu sefer kendimi iyileşememiş hissettim! Hatta o durumu, annemin o kelimeyi söylememesine bağladım. İçimden “Senin yüzünden oldu. Sen bu kez geçecek demedin, o yüzden geçmedi.” dedim. Çünkü ben artık kendi duygularımı değil, onun kelimelerini merkez yapmıştım.

Belki annem bile yorulmuştu, ya da beni bilinçli bir şekilde hayata hazırlıyordu!

Belki de bunlardan bağımsız, içi parçalanarak beni dinledi ama bu kez “geçecek” demeye gücü yetmedi! 

Bir süre sonra anladım ki bana göre, "Annem artık benim toparlanmamı, kendi ayaklarımın üzerinde durmamı istedi." Kısacık bir suskunluğun ardında, annemin “Artık kendi yolunu çiz.” demeye çalışan bir sessizliği vardı sanki. Şimdi daha iyi anlıyorum onu ve süzgeçten geçirdiğim kısacık hayatımı!

Çünkü zamanla fark ettim ki, bu aslında benim için bir uyarıymış. Hayatta bazı şeylere fazla bağlanmak, dengeyi kaybettiriyormuş insana. Bir kelimeye, bir kişiye, bir duyguya… Her şeyi ona göre şekillendirince, o olmadığında sarsılıyormuş insan! Oysa hayat bir denge meselesiymiş. Ne fazlası iyi, ne yokluğu… Her şey kararında güzelmiş. Ne bir kelimeye yaslanmalı tamamen, ne de birine sonsuzca yüklenmeli insan! 

İnsan, önce kendi içinde bir denge kurmalıymış.

Anneme kırılmıştım oysa o an! Ama şimdi düşünüyorum da, o gün "geçecek" demeyerek bana en büyük dersi vermiş, en büyük iyiliği yapmıştı! 

Artık biliyorum ki, insan bazen kendi kendine “geçecek” demeyi öğrenmeliymiş. Çünkü annen veya koruyucu kollayıcın kabul ettiğin her kim ise o, hep yanında olamayacağı gibi, her zaman hayatta aynı şeyler de olmuyordu. Hayat değişiyor. Biz de değişmeliydik ve kendi ayaklarımız üzerinde durabilmeliydik...

Çok sevdiğim bir öğretmenimin bir gün bana verdiği öğüt, o yaşadıklarımı anlamamda en çok yardımcı olan şeydi! 

“Bu hayatta gereğinden fazla her şeyi sadece annenle babana göstereceksin. Kimseye gereğinden fazla değer vermeyeceksin!” demişti. 

Muhtemelen lise hayatımın başında duyduğum bu söz, ömrümün sonuna kadar zihnimin bir köşesinde kalacak. Çünkü şimdi anlıyorum ki; hayatı dengede yaşamak, hem sevmeyi hem de bırakabilmeyi bilmekle mümkünmüş.

O gün annem geçecek demedi.

Ve o gün ben, her şeyin geçmesini bir başkasından değil, kendimden beklemem gerektiğini anladım. Geçiyor...



Beren DEMİRÇAL

Yorumlar

  1. Kendini geliştirdiğine tanık oluyorum. Maşallah diyorum Beren kızım. Kurgu yerine yaşadığını yazıyor, yazdığını yaşıyorsun. Oldukça eğitici ve öğretici izler barındıran bir metin idi. Senin gibi bir öğrencim ve blog'ta misafir kalem olduğu için gurur duyuyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Lütfen yorumlarınızı bizimle paylaşınız. Yorumlarınız bizler için çok değerli. Onaylama işlemi zaman alabilir. Hakaret içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Popüler Yayınlar