GEÇECEK
Hayat bazen tek bir anda değişir. Küçücük bir an, yılların getirdiği düzeni altüst edebilir. Bazen fark edilmediğini hissetmek, insanın içindeki kırılganlığı ortaya çıkarır. Görülmemek, duyulmamak, varlığının başkaları için bir anlam ifade etmediğini düşünmek, derin yaralar açar.
Hatalarımız peşimizi bırakmaz, pişmanlıklar içimizi kemirir.
Bazen geri dönmek, geçmişin sıcak anılarına sığınmak isteriz. Ama ne geçmiş
geri gelir ne de hatalar silinir!
Yaptığımız hatalardan pişmanlık duymak, aslında bir tür
uyanıştır. İçimizdeki boşluğu, eksikliği fark ettiğimizde, o hatanın bize ne
kadar derin bir ders verdiğini görürüz. Önemli olan da budur. Farkında olmak!
Pişmanlık, sadece kaybetmek değil; aynı zamanda bir şeylerin
de farkına varmaktır. Gerçek ders, hatalarımızın, bizleri kırıp dökmesine izin
vermek değil de onlardan büyüyerek çıkmamızdır.
Bir hata, sadece bir kayıp değil; yeniden var olma fırsatıdır. Yeniden
bağ kurma fırsatıdır belki de...
Bir insan düşünelim…
Değer görmeye ihtiyacı olan ama bunu bulamayan biri. Kendini
ispatlamak için çabalar ama ne yaparsa yapsın fark edilmez. Fakat hayatına,
emek veren bir öğretmen girer ve girişte bahsettiğim hayatı değiştirecek
küçücük bir an'dır o! Belki de ilk kez fark edildiğini hisseder. Bir çift
anlayışlı göz, bir sıcak gülümseme, ilgisiz geçen yılların eksikliğini bir
nebze olsun doldurur. Sevgi ve ilgi, insanı değiştiren en güçlü şeylerdir.
Bazen de en çok değer veren kişiye, farkında olmadan en
büyük hata yapılır! Hak etmese de yapılır. Alışık olunmadığı için mi yoksa
sevginin, verilen değerin gerçekten hak edilip edilmediğinden emin olunmadığı
için mi bilinmez?.. Onun ilgisine, sabrına ve emeğine karşılık vermek yerine,
zaman zaman hırçın davranılır. Fakat yine de sevgi ve ilginin gücüne inanılarak
bu girdaptan çıkacağından emin olunur. Bu emniyet ve güven, hataları ile
büyümeyi öğretir insana. Kendin olmayı, özgüven kazanmayı, zorlukları aşmayı,
... öğretir!
Bu hatalar benliğimizi esir eder ve altında bizi ezerse, bu
defa geriye dönüldüğünde, pişmanlık ağır bir yük gibi hissedilir. Keşke verilen
değer incitilmeseydi. Keşke anlamaya çalıştığı yerde, sessizlikle değil,
hırçınlaşmadan açıklıkla cevap verilseydi. Şeklinde keşkeler ve pişmanlıklar
büyür insanın içinde!
Bazen sevgiyi, değeri, fark edilmeyi en çok arayan, onu en
zor kabul eden oluyor. Ve şimdi, onu kırmış olma ihtimali bile içten içe derin
bir iz bırakır insanın yüreğinin ta ortasında…
Hayat anlardan ibarettir... Değişmek ve değişimi kabullenmek
zorundayız. Ama en önemlisi, fark edilmediğimizi hissetsek de kendi değerimizi
unutmamaktır. Çünkü var olmak, her şeye rağmen devam edebilmektir.
Şunu öğrendim, bu hayatta olumsuzluklar hep varmış, engeller
hep varmış.
Olumsuz bir durum yaşadığım zaman annemin yanına gider,
dizinin dibine oturur ağlarım. Derdimi anlatırım anneme. Ve annemin yanına her
gittiğimde onun bana söyledikleri çok farklı şeyler olsa da değişmeyen tek ve
son sözü hep şu olur:
"Anne sözü dinle, geçecek."
Beren DEMİRÇAL
Fevkalade etkilendim, çok beğendim. Bloğumuz bir yazar daha kazandı Berencim. Yüreğine sağlık evladım.
YanıtlaSilHayati öğretmenin.
Yüreğine sağlık
YanıtlaSil