ÖLÜMLER SAVAŞLA OLMASIN!
Ölüm.
Hayatım boyunca "ölüm"
kavramının soğuk yüzünden hep korktum. Neden bilmiyorum ama hem de çok
korktum?!
Belki yakınımdaki insanları kaybedişimdendi, belki de
soğuğu oldum olası sevmeyişimden!
Ölümün sıcak yüzü var mıdır? Varsa, belki de onu
kavrayamamış olmamdandı korkum. Ama sıcak yüzü varsa da onu silah, bomba, savaş
ısıtmamalıydı! Bunu çok iyi biliyor ve anlıyordum...
Savaş.
Savaşlar niye var ki? Hiç olmasa, olmaz mıydı
hayat? Neyin savaşını veriyor insanlar?
Uzay ve teknoloji çağındayız, uydu görüntüleriyle Dünya'nın küçücük bir yer
olduğunu adımız gibi biliyor, evimiz gibi her köşesini tanıyorduk oysa!
Değer miydi bu küçücük dünyamızın odalarını ateş
çemberine çevirmeye?
"Neden böyle bir yazı yazdığımı merak
ediyorsunuzdur." Demeye dilim varmıyor! Dünyanın sıcak gündemi, neredeyse
tüm insanlığı dondurmuş gibi. Zinde güçlerin gıkı çıkmıyor, bilmiyorum ne zaman
çözülecek buz kalıpları? Sıcak, sımsıcak savaş ateşinin donduruculuğuna da
tanık olduk küçük yaşımızda! Utanması gerekenler uyanmıyor, o utanç da biz
küçüklere kaldı! Daha küçükler, minikler, bebekler ölürken biraz büyük bizlere
bu utanç ağır gelmese gerek!
Uzun zamandır düşünüyordum savaşları, ölümleri, masum
insanların toplu yok edilişlerini. Bunları asla hak etmediklerini...
Son zamanlarda Filistin'de yaşanan bu tatsız olaylar,
yazmamı boynuma borç eyledi. Günlerdir ağlıyorum. Görüntülere yürek dayanmıyor.
İnanmayabilirsiniz, hatta "Abartma, o kadar da değil." dediğinizi duyar gibiyim! O
size kalmış. Ama ben bu gerçekliğimle yüzleşmek bile istemiyorum.
Bazen düşünüyorum da, ben buradan o katliamlara
katlanamazken, o ateş çemberinin içindeki masum insanlar nasıl katlanıyor? Bunu
da bir türlü aklım almıyor!
Annesini kaybetmiş binlerce çocuk mu ararsın?
Gözlerinin önünde çocuklarını, hatta tüm sevdiklerini kaybetmiş onlarca kadın
mı? Savaş çocuk işi mi? Yoksa kadın işi mi? Hangi savaş kararının altında
onların imzası var?
Sosyal medyada, haberlerde çoğu çocuk ve kadın, hep
sivil, masum insanların öldürüldüğüne şahit oluyoruz. Elimden ne geliyor ki,
savaşı durdurmak adına? Maalesef ki hiçbir şey gelmiyor! Ağlamaktan ve dua
etmekten başka bir halt yapamıyorum. İşte elimden hiç bir şey gelmemesinin
utancıyla ağlıyorum. Çok üzgünüm...
İnsanlarda zerre merhamet kalmamış. Hastane bombalamak
nedir ya? Bu hangi vicdana sığar Allah aşkına? Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Ben,
gerçekten bu vahşeti yaşatanlarla birlikte insan kimliğimle anılmaktan
utanıyorum. Ya onlara insan denmesin artık ya da vicdanı kararmamış insanlara
başka bir isim bulalım.
Küçücük ya küçücük, bir lokmacık! Bebekler ya ölüyor
ya da annesiz ve babasız kalıyor. Azıcık merhameti olan yapmaz diyeceğim fakat
görüyorum ki o evreyi çoktan geçmişler.
Artık birilerinin bu işe bir son vermesi gerekiyor.
Aksi takdirde ezilen, yıpranan, yok sayılan, en önemlisi ölen ve yok edilen hep
masumlar oluyor.
Eğer gerçekten merhametimiz ve vicdanımız varsa artık
bu işe bir el atılmalı!..
Ben artık insanların "Acaba ölecek miyim?" korkusuyla yaşamasını istemiyorum.
Daha fazla yürek yanmasın. Daha fazla can çekişilmesin. Bu işe bir son verilsin
artık yeter!..
Ölüm bir son değildir ama öldürmek bir sondur. Tabi ki
hayatımızda kaybettiklerimiz olacak ama bu, savaşla ve insan tarafından
katledilerek olmasın. Allah tarafından biçilen ömrümüzün normal son bulmasıyla
olsun...
İliklerime kadar bu acıyı hissedebiliyorum ve
hissetmeye de devam edeceğim. Bir insan olarak bu yaşananlara ses çıkarmamız
gerekiyor. Hz. Ali'nin de dediği gibi "Bir
zulmü engelleyemiyorsak en azından onu herkese duyurmamız gerekiyor."
Bu, bir "İnsanlık"
görevidir. Ama buna rağmen tek bir çıt çıkarmayan insana, insan denilir mi onu
da sizin takdirinize bırakıyorum?..
Daha fazla yazmanın bir anlamı olmadığını düşünüyor ve
cümlelerimi burada sonlandırıyorum.
Umuyorum ki beni çok iyi anladınız...
Hanife ELİBOL
Duygularımıza tercüman olmuşsun Hanifecim. Beyninin üretkenliği hiç durmasın, Kalemin her daim çalışsın inşallah kızım.
YanıtlaSil